Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
İmam Hasan (as)
Cennet Gençlerinin Efendisi
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-08-2012 10:34 - 1845 Okunma

İmam Hasan (as)'ın Kısaca Hayatı

Hz. İmam Hasan Mücteba (ve kardeşi İmam Hüseyin), Hz. Emir-ül Mü'minin'in oğlu olup, Peygamberin kızı Hz. Fatıma'dan (a.s) dünyaya geldiler. Peygamber defalarca "Hasan ve Hüseyin benim oğullarımdır." buyurmuştur. Bu buyruğa göre, Ali (a.s) diğer çocuklarına "Siz benim oğullarımsınız. Hasan ve Hüseyin de Peygamberin oğullarıdır." demiştir.[1]

Hz. İmam Hasan (a.s) hicretin üçüncü yılında Medine'de dünyaya geldi.[2] Yedi yıl kadar değerli büyük babası Peygamberin yanında onun muhabbetli kucağında geçirdi. Önce Peygamberi ve ondan üç ay ya da altı ay sonra vefat eden annesini kaybedince, babasının terbiyesi altında büyüdü.

Babası Hz. Ali (a.s) şehit olunca, onun vasiyeti ve Allah'ın emriyle imamet makamına ulaşıp zahiri hilafeti de üstlendi, altı ay kadar Müslümanların işlerini idare etti. Bu müddette Ali (a.s) ve evladına aşırı düşmanlık güden ve yıllarca hilafet için savaşan Muaviye, (ilk olarak Osman'ın kanı için daha sonra apaçık bir şekilde halife olmak için savaştı) İmam Hasan'ın hilafet merkezine karşı ordu düzenleyip savaş açtı. Aynı zamanda İmam Hasan'ın (a.s) ordu komutanlarını yüklü paralarla satın alıp, O Hazretin aleyhine kışkırttı.[3]

Bilahare İmam Hasan (a.s) barışı mecburen kabul edip zahiri halifeti bazı şartlar altında (Muaviye hilafeti kendisinden sonra kimseye bırakmak hakkı olmayıp, hilafetin tekrar İmamın kendisine verilme ve Şialara taarruz edilmeme şartıyla) Muaviye'ye bıraktı.[4]

Böylece Muaviye hilafeti ele geçirdi. Daha sonra Irak'a gelip umumi bir konuşmasında barış şartlarını çiğnedi.[5] Bütün yollara başvurarak Ehl-i Beyt'i ve Şiileri çok zor durumlara maruz bıraktı.

İmam Hasan (a.s) on yıl süren imamet müddetini çeşitli baskılar altında geçirdi. Hatta evinde bile can güvenliği yoktu ve bilahare hicretin ellinci yılında Muaviye'nin hilelerine uyan karısı vesilesiyle zehirlenerek şehit edildi. [6]

İmam Hasan insani değerlerde babasının hatırası ve ceddi Peygamberin aynasıydı. Peygamber hayattayken Hasan ve kardeşi Hüseyin, devamlı Peygamberin yanındaydılar ve bazen de Peygamber onları omuzlarına çıkarırdı.

Şia ve Sünni, Peygamber'den (s.a.a) İmam Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında şöyle rivayet ederler: "Bu ikisi benim oğullarımdırlar ister otursunlar, ister kıyam etsinler." (Zahiri hilafeti üstlenip üstlenmemekle ilgili kinayeli bir açıklamadır.)[7] Hz. Peygamber ve Hz. Ali'den o hazretin imameti hakkında birçok rivayet nakledilmişti


[1]- Menakıb-ı İbn-i Şehraşub, c.4, s.21 ve 25. Zehair-ul Ukba, s.67 ve 121.

 

İmam Hasan’la İmam Hüseyin’in Yarışı

Bir gün İmam Hasan’la İmam Hüseyin (a.s) henüz küçük yaşta iken yazı yazıyorlardı. İmam Hasan (a.s) kardeşi Hüseyin (a.s)’a: “Benim yazım senin yazından daha iyidir.” dedi.

İmam Hüseyin: “Hayır! Benim yazım daha iyidir.” dedi.

Bu yüzden anneleri Fatıma (a.s)’ın yanına gidip; “Anneciğim! Hangimizin yazısı daha iyidir?” dediler.

Hz. Fatıma (a.s) hiç birinin kalbini kırmamak için; “Gidin babanızdan sorun.” buyurdu.

Babalarının yanına gidip; “Babacığım! Hangimizin yazısı daha güzeldir?” dediler.

Hz. Ali (a.s) hiçbirinin kalbini kırmamak için; “Gidin dedeniz Resulullah’dan sorun.” buyurdular.

Dedeleri Resulullah (s.a.a)’in yanına gelerek; “Dede! Hangimizin yazısı daha güzeldir?” diye sordular.

Resulullah (s.a.a); “Ben Cebrail’den sormadıkça sizin yazınız hakkında hakemlik yapmam” buyurdular.

Cebrail Resulullah (s.a.a)’in huzuruna gelerek şöyle dedi: “Ya Resulullah! Ben de onların arasında hakemlik yapmam, İsrafil’in onların arasında hakemlik yapması gerekir!” dedi.

İsrafil; “Ben de Allah Teâlâ’dan sormadıkça onların arasında hakemlik yapmayacağım.” dedi.

İşte bundan dolayı İsrafil; “Allah’ım! Hasan’ın yazısı mı daha güzel, yoksa Hüseyin’in yazısı mı?” diye sordu.

Allah-u Teâlâ: “Ben hakemlik yapmayacağım, anneleri Fatıma onların arasında hakemlik yapmalıdır.” buyurdu.

Allah-u Teâlâ’nın emri üzerine Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyurdu: “Ben sizin aranızda bu gerdanlığın tanelerini dağıtacağım, sizden hanginiz daha çok tane toplarsa, onun yazısı daha güzeldir.”

Daha sonra gerdanlığın tanelerini onların arasında dağıttı. Allah-u Teâlâ Cebrail’e, yeryüzüne inmesini ve onların rencide olmaması için gerdanlığın tanelerini onların arasında eşit olarak bölmesini emretti. Cebrail de, onların ihtiramı ve tazimi için Allah-u Teâlâ’nın emrini yerine getirdi.”

İşte böylece onlardan hiçbirinin kalbi kırılmadı ve her ikisi eşit olarak toplayıp hoşnut oldular.

İmam Hasan (a.s)'ın Farklı Konularda Babası Hz. Ali (a.s) ve Başkalarının Sorularına Verdiği Cevaplar

İmam Hasan aleyhisselâm'a “Zühd nedir?”Hata! Başvuru kaynağı bulunamadı denildi; İmam: "Takvalı olmaya rağbet etmek (ilgi göstermek) ve dünyaya gönül vermemektir." buyurdu.

“Hilim nedir?” denilince; "Öfkeyi belirtmeyip yutmak ve kendine hâkim olmaktır." buyurdu.

“Doğruluk nedir?” denilince; "Kötülüğü iyilikle önlemektir." buyurdu.

“Şeref nedir?” diye sorulduğunda; "Akrabalara iyilik etmek ve suçlarının malî cezasına (diyete) katlanmaktır." buyurdu.

“Yiğitlik nedir?” diye sorulunca; "Sığınmış olan kimseyi (mülteciyi) savunmak, savaş meydanlarında direnmek ve zor durum­larda girişken olmaktır." buyurdu.

Ululuk nedir? Denilince; "Darlıkta da olsan ihsanda bulunman ve suçu affetmendir." buyurdu.

“Mürüvvet nedir?” diye sorulunca; "Dini korumak, onur ve şahsi­yetine önem vermek, yumuşak davranmak, ihsanda bulunmayı adet edinmek, hakları eda etmek ve halka sevgi göstermektir." buyurdu.

“Kerem nedir?” diye sorulunca; "Muhtaç olan kimsenin isteme-sini beklemeden ona bağışta bulunmak ve kıtlıkta yemek vermektir." buyurdu.

“Alçaklık nedir?” denilince; "Titiz olup, küçük kusurları büyük görmek ve değersiz şeyleri esirgemektir." buyurdu.

“Adilik nedir?” diye sorulunca; "Cimrilik ve çirkin konuşmaktır." buyurdu.

“Cömertlik nedir?” diye sorulunca; "Bolluk ve darlıkta bağışta bulunmaktır." buyurdu.

“Cimrilik nedir?” diye sorulduğunda; "Elinde olanı kendine şeref bil­mek, bağışladığını da boşa gitmiş saymaktır." buyurdu.

“Kardeşlik nedir?” diye sorulunca; "Zorlukta ve bollukta yardım­laşmaktır."  buyurdu.

“Korkaklık nedir?” denilince; "Dosta karşı cesur olup, düşman-dan çekinmektir." buyurdu.

“Zenginlik nedir?” diye sorulunca; "Az olsa bile, nasip ne ise ona razı olmaktır." buyurdu.

“Fakirlik nedir?” diye sorulunca; "Her şeye göz dikmektir." buyurdu.

“Cömertlik nedir?” diye sorulduğunda; "Kişinin gücü yettiği kadar, bağışta bulunmasıdır." buyurdu.

“Kerem nedir?” diye sorulunca; "Darlıkta ve bollukta himaye etmek­tir." buyurdu.

“Cesaret nedir?” diye sorulunca; "(Çekinmeden) rakiplerin karşısında durmaktır." buyurdu.

“Kahramanlık nedir?” denilince; "Savaşta direniş göstermek ve güçlü insanlara karşı koymaktır." buyurdu.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-08-2012 10:34 - 1845 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
19-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım