Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Hz. Alemdar Abbas (a.s)’ın Ziyareti
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-06-2014 16:10 - 3780 Okunma

Hz. Ebu’l-Fazl (a.s)’ın ziyaretini açıklamadan önce kısa da olsa, ziyaret kavramının tanımına işaret etmeyi uygun görüyoruz. Ziyaret kavramı için çeşitli açılardan tanımlar zikredilmişse de, kanımızca, en uygun tanım şu tanım olsa gerek:

Ziyaret, insanın bir şahıs veya bir mekâna duymuş oldu-ğu alaka ve ilgi münasebetiyle, başka şeylerden alaka ve ilgisini keserek, o şahıs veya mekâna sevgi ve saygısını sunmak gayesiyle gitmesidir.

Dolayısıyla ziyarette iki hususiyet vardır: Birincisi, ziyaret edilenin dışında kalan şeylerden alaka ve ilgiyi kesmek; ikin-cisi ise, tam bir alaka ve ilgiyle ziyaret edilene yönelip ona halis saygı ve sevgiyi sunmak. Evet, ziyaretin hakikati bu iki unsurdan oluşur. Zair, ziyaret edilenin dışında kalan her şeye sırt çevirmeli, kopmalı ve hatta kendisinden bile geçerek bü-tün varlığıyla ziyaret ettiği gerçek maşukuna yönelmelidir.

Büyük Âlimlerin Sözlerinde Ziyaret

Ehl-i Beyt mektebinin önde gelen müçtehitlerinden olan Allame Hilli (r.a) bu hususta şöyle buyuruyor: “Peygamber ve İmamların ziyaretleri ibadettir; dolayısıyla ziyarette niyet şarttır.”[1] Keza, masumu ziyaret etmek ibadettir. İbadetin şartı da taharettir. Öyleyse ziyaret için taharet de şarttır. Ziyaretin taharet ve temiz-liği ise gusüldür. Dola-yısıyla hem masumlardan gelen hadislerde, hem de bütün Şia âlimlerinin fetvalarında masumların ziyareti için gusül almak müstahap sayılmıştır.

Yine, Ehl-i Beyt müçtehitlerinden Allame Seyyid Hasan-ı Hemadani şöyle diyor: “Ziyaretin hakikati, İmamın huzuruna müşerref olmaktır. Ziyaret ibadet olduğu için, temizlik ve taharete ihtiyacı vardır. İnsan çeşitli mertebelere sahiptir. Bunun ilk mertebesi, onun cismi, diğer mertebesi de, onun hakikat ve mahiyetidir. Dolayısıyla ziyaretçi, bütün mertebelerde pak ve tahir olmalıdır. Cismin tahareti, bedeni bütün necasetlerden temizlemek ve gusül yapmaktır. Ama insanın hakikat ve mahiyetinin temizliği ise, ruhunun her günahtan te-mizlenmesidir. Öyleyse, eğer insan temiz olmak isti-yorsa, varlığının bütün merhalelerinde, İmamın vela-yeti karşısında teslim olmalıdır.”[2]

Netice itibarıyla şöyle diyebiliriz: Masumları ziya-ret ettiğimizde, başka her şeyden kopmalı, sırf ziyaret edilen masuma yönelmeli; bu arada hem bedenen, hem de ruhen, ister maddi, ister manevi olsun, bütün kirlilik, kötülük ve günahlardan arınmalı, tövbe etmeli ve tam bir sadakatle ilgili masuma teslim olunmalıdır.
 

[1] - Tezkiret’ul- Fükaha, c. 8, s. 449

[2] - Şumus’ut- Talia, s. 10-12


İmamlardan Gelen Rivayetlere Göre Ziyaret

Zeyd-i Şeham isminde bir şahıs, İmam Sadık (a.s)’a: “Resulullah (s.a.a)’i ziyaret eden biri, nasıl bir makam elde eder?” şeklinde bir soru yöneltince; İmam (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “Böyle bir kimse Allah’ı arşta ziyaret etmiş gibi olur.”

Zeyd-i Şeham şöyle devam eder: “Peki sizlerden birini ziyaret eden biri, nasıl bir makam elde eder?”

İmam (a.s): “Bizi ziyaret eden kimse de, Resulullah (s.a.a)’i ziyaret etmiş gibi sayılır” diye cevap verir.[1]

Bu hadisten, sonuç itibariyle, Allah Resulünü ve İmamlardan birini ziyaret edenin, Allah’ı ziyaret et-miş gibi bir makam elde ettiği sonucunu alıyoruz.

Yine, İmam Rıza (a.s) İmam Hüseyin (a.s)’ın zi-yareti hususunda şöyle buyurmuştur: “İmam Hü-seyin (a.s)’ı Fırat kenarında ziyaret eden kimse, Allah’ı arşta ziyaret etmiş gibidir.” [2]

İmam Kazım (a.s) da İmam Rıza (a.s)’ın ziyareti hususunda şöyle buyurmuşlardır: “Oğlum Rıza’yı ziyaret eden ve O’nun yanında bir gece kalan kimse, Allah’ı arşında ziyaret etmiş gibidir.” [3]

Büyük Ehl-i Beyt müçtehit ve muhaddislerinden Merhum Allame Meclisi’nin bu tür hadisler hak-kındaki açıklaması özetle şöyledir. “Allah’ı arşında ziyaret etmek, yani miraca gitmek demektir. Miraç-tan amaç ise İlahi ilimleri elde etmektir. Çünkü Pey-gamber (s.a.a) cismi ve ruhi miracında bunları al-mıştı.

Ayrıca, her Cuma akşamı imamlar (a.s) ruhi mi-raca giderler ki, Allah onlara bu miraçta büyük kerametler ata eder. Zira miraç Allah’a olan yakın-lığın nihayeti ve en son haddidir.[4] Böylece bu kutsal ve büyük insanları ziyaret etmek de, müminin mira-cıdır. Onların ziyareti hem insana marifet verir, hem de teslim ile nuraniyet bağışlar. Aynen şu hadiste belirtildiği gibi:

Hicazlı Ebu Amir adında biri, İmam Sadık (a.s)’ın huzuruna vararak şöyle bir soru yöneltir: “Birisi Ali (a.s)’ın kabrini ziyaret eder ve onu onarırsa, bunun ne gibi sevap ve faydaları vardır?”

İmam Sadık (a.s) cevabında şöyle buyurur:

“Babalarım, Allah Resulünden şöyle buyur-duğunu nakletmişlerdir: Allah Resulü (s.a.a) İmam Ali (a.s)’a hitaben: “Ey Ali! Sen Irak topraklarında öldürüleceksin ve orada defnedileceksin” buyurdu.

İmam Ali (a.s) ise: “Ey Allah Resulü! Bizim ka-birlerimizi ziyaret eden ve onaran için ne gibi sevap ve faydalar vardır?” diye sordu.

Resulullah (s.a.a) şöyle cevap verdiler: “Allah senin ve evlatlarının kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe karar kılmıştır.”

Bu yüzden de, herkes bu yerleri ziyaret etmeye muvaffak olamaz. Sadece özel ve has insanlar ziya-ret etmeye layık ve muvaffak olurlar.

Peygamberimiz, buyruğuna şöyle devam etmişlerdir:

“Ya Ali! Benim şefaatim sizleri ziyaret edenler içindir. Onlar kıyamet günü benim havuzumun ya-nına geleceklerdir ve cennette benim ziyaretime nail olacaklardır. Sizlerin kabrini tamir eden ve ona-ranlar, Hz. Süleyman (a.s)’a “Beyt’ul-Mukaddes”in yapımında yardım edenler gibidir. Sizleri ziyaret etmenin sevabı yetmiş hac sevabıdır. Kabirlerinizi ziyaret eden ve onaran kimseler, günahlardan te-mizlenir ve yeniden dünyaya gelmiş gibi olurlar.”

Bu arada Allah Resulü (s.a.a), Ehl-i Beyt’in ziya-retçileri hakkındaki buyruğunu şöyle devam ettirir: “Ama halktan aşağılık insanlar, sizlerin ziyaretini ayıp sayar ve ziyaretçileri aşağılarlar. İşte bunlar ümmetimin en kötüleridir. Benim şefaatime nail olmayacak ve kıya-mette benim havuzuma ulaşamayacaklardır.” [5]

Yukarıda Allah Resulünden naklettiğimiz bu ha-disten, Ehl-i Beyt ziyaretçisinin bir takım özellik ve hasletleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu özelliklerden birkaçını şöyle sıralayabiliriz:

1- Bunlar, Allah’ın seçkin kullarıdırlar ve ziyaret uğruna zorluklara katlanmaya hazırdırlar.

2- Ziyaretlerinden amaçları, Allah’a yakınlaşmak ve Hz. Muhammed (s.a.a) ve Ehl-i Beyt (a.s)'a olan muhabbetlerini göstermektir.

3- Bunlar, bu ziyaretleri dolayısıyla Resulullah’ın şefaatine ve ziyaretine nail olacaklar ve Kevser su-yundan içeceklerdir.

Bu arada, şu da bilinmelidir ki, ziyaretin daha fazla etkin ve daha fazla sevaplı olmasında ziyaret-çinin ruhi derecesinin etkisi olduğu gibi, ziyaret za-manının da büyük rol ve tesiri vardır.

Örneğin; İmam Rıza (a.s), yazmış olduğu mek-tuplarından birinde kendisini ziyaret eden şiasının sevabının binlerce hac sevabı kadar olduğunu bildi-rince, ashabından Ebu Nasr-ı Bezenti diye biri, bunu garipser ve aynı mevzuu İmam Cevad (a.s)’a sorar; İmam (a.s) da babasının buyruğunu aynen onaylar.

Ama İmam Rıza (a.s), Ebuselt-i Herevi ismindeki ashabına: “Peygamberin ziyareti Allah’ın arşta ziya-ret edilmesi gibidir” diye buyurunca, onun, i-mamın bu sözünden herhangi bir tereddüt ve şüp-heye kapılmadığını ve halis bir kalple imamın buy-ruğuna tam manasıyla itikat ettiğini sergilediğini görmekteyiz. Demek ki, insanların velayete inanç konusunda makamları fark ediyor ve ziyaretin sevap derecesinde de bunun büyük bir rolü vardır.

Ziyaretin zamanı mevzuuna gelince, zamanın da ziyaretin sevap derecesinde büyük rol sahibi oldu-ğunu görmekteyiz. Örneğin; hadislerde, İmam Hüse-yin (a.s)’ın, Şaban ayının ortasında ziyaret edilme-siyle, Arafe veya Aşura gününde ziyaret edilmesi arasında sevap açısından farklılık olduğu kaydedil-miştir.
 

[1] - Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 225

[2] - Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 411; Tehzib, c. 6, s. 84; Sevab’ul- A’mal, s. 110

[3] - Vesail’uş- Şia, c. 14, Kafi, c. 4, s. 585; Bihar, c. 99, s. 25

[4] - Ravzat’ul- Muttakin; Men La Yahzuruh’ul- Fakih şerhinde, c. 5, s. 363 392

[5] -Vesail’uş- Şia, c. 14, s. 382; Tehzib, c. 6, s. 22

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-06-2014 16:10 - 3780 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
20-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım