Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Bulaç: İki tokat yiyeceğiz
Asıl tokat Suriyeli'lerin ahından
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
27-01-2014 10:50 - 1015 Okunma

  Türkiye’nin dış politikada içine girdiği tıkanıklık ve bunun yol açtığı ağır maliyeti “Biz küresel güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi veriyoruz.

Veya küresel güçler istemiyor diye onlara boyun eğelim mi?” yollu sorularla hafifletmek mümkün değildir. Bazıları ileri gidip “Erbakan da bağımsızlıkçı dış politika izledi, o da mı hatalıydı?” diye güya bizleri sıkıştırmaya çalışırlar. Bu retorikler sadece kamu diplomasisi veya halkla ilişkiler meyanında slogan üretenlerin işine yarar. Bazı yanlışlıkları düzeltelim:

1) Bu hükümet ilk günden bağlı olduğu sisteme (NATO, ABD, AB, kısaca Batı) kendi başına bölgede “bağımsız bir politika” izleyeceğini söylemedi, aksine Batı’yı bölgede daha stabil hale getirmek, AB’yi İslam dünyasına ve Türk cumhuriyetlerine taşımak, ABD’nin öngörüleri doğrultusunda Ortadoğu’ya yeni bir düzen getirmek üzere yola çıktı, taahhütlerde bulundu. Bunun arşivlerde bol miktarda belgesi ve bilgisi mevcut.

2) Rahmetli Erbakan’ın projesi ilk aşamada merkezinde D-8’lerin yer aldığı İslam Birliği idealiydi. Ancak o Batı’yla herhangi bir taahhüde girmedi,  vaatlerde bulunmadı; onların parası, diplomatik ve siyasî desteğiyle yola çıkmadı. Gücü yetmedi, iktidardan indirdiler. Erbakan ile AK Parti hükümetlerinin takip ettiği dış politika arasında en ufak benzerlik yok.

3) AK Parti, kendi stratejik müttefiklerini, iktidara giderken ona açık destek veren uluslararası güçleri atlatıp bölge üzerinde siyasî ve askerî hakimiyet kurabileceğini zannetti. Bu, feci şekilde geri tepti. Ya Erbakan gibi yiğitçe çıkıp “Ben size sormadan yürüyeceğim” dersiniz veya kimin parası, siyasî ve diplomatik desteği ve lojistiğiyle yola çıkmışsanız, kime birtakım taahhütlerde bulunmuşsanız -tek taraflı anlaşmayı bozmaya kalkıştığınızda- sonucuna katlanırsınız. Size ceza kesilirken ülkenin tamamını huzursuzluğa sürüklemek, olmadık iç tehditler üretmek, suçu masum kesimlere fatura etmek büyük haksızlıktır.

4) AK Parti’nin “bağımsız dış politika” izleme formasyonu, entelektüel, politik ve sosyal malzemesi yoktur. Bunu Cengiz Aktar gayet veciz ifade etmektedir: “İktidar Batı dışı bir siyaset izlemedi. Batı’nın bütün bildik tekniklerini kullanarak kendisine bir “bölgesel emirlik” kurmak istedi. Gücünün temelini oluşturan sermaye, inşaat, kalkınma, tüketim, milliyetçilik, hepsi maddî ve manevî anlamda Batılı veya Batı kökenliydi. Kalkınma modeli de Batı’da modası geçmiş kötü bir kopya. Türkiye gerçekten farklı olabilse bunun kendisine ve diğerlerine muhakkak çok faydası olur. Nerdee o vizyon? (17 Ocak 2014, Taraf.)

5) Dünyaya “Bölgede düzen kurucu ülke biziz, biz olmadan yaprak kımıldayamaz” derken ve dünyaya “1911 öncesi sınırlara döneceğiz, kaybettiğimiz bütün toprakları geri alacağız” diye ilan ederken Osmanlı’nın 20 milyon km²’lik alanı içinde 50 civarında ülkeyi, bu alan üzerinde at oynatan küresel güçleri (ABD, AB, Rusya, Çin) karşınıza alacağınızı hesaplamak gerekmez miydi? NATO ülkesi Türkiye toprakları üzerinde 28 noktada İttifak’ın ve ABD’nin öldürücü tesisleri ve üsleri var. İncirlik’te atom bombaları konuşlandırılmış. Türkiye fiiliyatta Körfez ülkeleri gibi askerî denetim altında iken –hadi ‘işgal’ altında demeyelim- kaybettiğiniz toprakları hangi kuvvetle geri alacak ve Yeni Osmanlı’yı kuracaksınız? Bölge ülkeleriyle kardeşçe hareket edip zamanla küresel güçleri bölgeden uzaklaştırmak varken, bölge ülkeleri üzerinde yeni hakimiyet kurmaya yeltenmek, bu ülkeleri bizden uzaklaştırdı. İttihad-ı İslam’ın İran, Mısır ve diğer Arap ülkelerinin tümünde samimi savunucuları olan İslamcıları hayal kırıklığına uğrattı, ellerini zayıflattı. Bizimkiler “Herkes Türkiye’nin liderliğini bekliyor” şarkısıyla sarhoş olurken, Mısır’da darbe oldu, Suriye kan gölüne döndü, Suudiler sınırlarımıza “problemli yeni bir devlet”le dayandı.

İki tokat yiyeceğiz: Biri küresel mafya babalarının, diğeri bu hale gelmelerinde payımız olan Suriyelilerin âhı dolayısıyla İlahi tokat olacak. Asıl ikincisinden korkalım!

(25 Ocak 2014, Cumartesi- Zaman)

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
27-01-2014 10:50 - 1015 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
23-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım