Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
‘‘Mantıklı her insanın varacağı en üst mertebe İslam’dır’’
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
14-01-2014 17:12 - 1526 Okunma

Rus yazar ve filozof Lev Nikolayeviç Tolstoy’a ait olan, ‘‘Mantıklı her insanın varacağı en üst mertebe İslam’dır’’ sözü takipçilerimiz arasında büyük ilgi gördü. Bu noktadan hareketle sizlere, Dünya klasik edebiyatının bu büyük yazarının doğu kültürüyle olan ilgisini daha yakından tanıtmak istedik.

Tolstoy’un Müslümanlarla olan kişisel diyalogu ve İslam hakkındaki bilgisi, Rus klasik edebiyatının temsilcisi olan hemen her yazardan daha fazladır. Tolstoy daha 13 yaşındayken ailesi ile birlikte dedesi İlya Andreyeviç’in 1815 – 1820 döneminde valilik yapığı ve şu anda Tataristan’ın başkenti olan Kazan’a taşınır. Bu arada, dede İlya Andreyeviç’in mezarı Kazan’da bulunan Kiziçeskiy Nekropol’ünde bulunmaktadır. 1844 yılında Kazan Üniversitesi Filoloji Fakültesi Doğu Dilleri Bölümü’ne kaydolan Tolstoy, bir süre eğitim aldıktan sonra Hukuk Fakültesi’ne geçiş yaparak burada yaklaşık iki yıl daha okur. Üniversitede çok uzun süreli bir eğitim almamış olmasına rağmen, doğu bilimleri disiplininin Rusya’daki kurucularından biri olan ünlü bilim adamı Mirza Kazimbek’in (1802 – 1870) bilimsel danışmanlığında Arapça ve Türkçe kökenli dilleri öğrenir.

1851 yılında ağabeyi Nikolay, Lev Tolstoy’u kendisi ile birlikte Terek Irmağı’nın kıyısında bulunan Kazak yerleşim bölgesine gelmeye ikna eder. Burada üç yıl yaşayan Tolstoy, Kizlyar, Tiflis ve Vladikavkaz’da bulunmuş, önce gönüllü ve daha sonra görevli olarak askerlik yapmıştır. Tolstoy’un savaştığı karşı tarafın yaşam tarzını, değerlerini bilmesi, İslam kültürü temelinde şekillenmiş olan karakterleri tam manası ile kavramış olması ve bölgenin görkemli bir güzelliğe sahip doğası O’nun otobiyografik romanı ‘‘Kazaklar’’da, öyküleri ‘‘Baskın’’ ve ‘‘Ormanın Kesimi’’nde ve daha sonra kaleme aldığı ‘‘Hacı Murat’’ta etkisini göstermiştir. Rusya’ya geri döndüğünde bölge ile ilgili izlenimlerini günlüğüne aktaran Tolstoy, şu cümleleri kaleme almıştır: ‘‘Birbirine en zıt iki kavram olan savaş ve özgürlüğün son derece garip ve bir o kadar da şiirsel bir biçimde birleştiği bu vahşi bölgeyi çok sevdim’’. Söz konusu satırları kaleme alan Tolstoy, hayatının son anına kadar Kafkasyalı arkadaşlarını hatırlayacak ve onlardan sık sık bahsedecektir: Bölgede bulunduğu esnada oynadığı kâğıt oyununu kaybeden ve bu yüzden büyük bir borç yükü tehdidi ile karşı karşıya kalan genç yazarı içine düştüğü bu zor durumdan Çeçen arkadaşı Sado Miserbiyev kurtarmıştır. Tolstoy, Sufi şeyhi Kunta Hacı Kişiyev’in barışa ve şiddetten uzak durmaya yönelik öğretisine karşı duyduğu beğeni ve saygıyı da ömrü boyunca pek çok kez dile getirmiştir.

Kırım Savaşı esnasında kuşatma altında bulunan Sivastopol’de topçu bataryasına komuta eden Tolstoy, burada ünlü eseri Sivastopol Serisi’ni kaleme almış ve savaşta göstermiş olduğu kahramanlık sebebiyle Anna Nişanı ve Cesaret Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Tolstoy, Kırım’da bulunduğu süre zarfında sadece savaşın trajedisini ve kahramanlığını değil, aynı zamanda Kırım’ın asıl yerlileri olan Müslüman Tatarların adetlerini de yerinde görüp, öğrenmiştir. Daha da önemlisi, Tolstoy’un bu yıllar içerisinde genç bir subay olarak edindiği izlenim ve tecrübeler, ileride bir vaiz, bir filozof kimliği ile geliştireceği ‘‘yeni bir din anlayışının kurulması’’ ve ‘‘barışın ve iyiliğin dünyası’’ adlı felsefi konseptler üzerine düşünmesini de sağlamıştır.

Tolstoy, yaşamının ileriki dönemlerinde ünlü İslam reformcusu olan Mısır Müftüsü Muhammed Abdo ile uzun süre mektuplaşmış, geleneksel İslam yaklaşımının ve dinde modernizasyonun temsilcisi olan pek çok Tatar ile kişisel olarak görüşmüştür. Son olarak Tolstoy için şunu söylemek mümkündür: O dönemde Avrupa’yı ve Avrupa kültürünü merkez noktası olarak kabul eden Rusya’nın bir temsilcisi olan ve hiçbir İslami eğitim almamış olan Tolstoy, bir din alimi olmamasına rağmen, yine de bu nitelikteki bir insan için olağanüstü sayılabilecek bir şeklide İslam konusunda geniş bir bilgiye ve empatiye sahip olmayı başarmıştır.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
14-01-2014 17:12 - 1526 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
23-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım