Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Nevruz Geleneği
Nevruz Şia-Alevi inancına göre; Hz. Ali' (a..s) nin Peygamber (s.a.a.) tarafından halife olarak ilan edildiği gündür.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
21-03-2018 08:44 - 2491 Okunma
 Türkler'le İranlılar' ın ''Yılbaşı'' olarak kabul ettikleri gün; Farsça bir sözcük olan ''Nevruz'' terimiyle ifade edilmektedir. Sözcük ''yeni-gün'' anlamına gelmektedir. Yeni gün olarak kabul edilen gün, güneşin ''koç burcu'' na girdiği gün olan miladi 21 Mart'a, Rumi 9 Mart'a rastlamaktadır. On iki hayvanlı Türk Takvimi'nde görüldüğü gibi Nevruz Türkler'de çok eskiden beri bilinmekte, günümüzde de törenlerle kutlanmaktadır.
 
''Yeni-gün'' anlamına gelen nevruz değişik topluluklarda farklı sözcüklerle ifade edilmektedir.  
 
    Nevruz; Türkiye'de ''Sultan Nevruz'', Kırım'da ''Nawros'', Çuvaşistan'da ''Naurus'', Azerbaycan'da ''Norus-Noyrus'', Kazakistan'da ''Noyruz'', Özbekistan'da ''Nayruz'', Tataristan'da '' ''Noyruz'', Türkmenistan'da ''Noyruz'' ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ise ''Mart Dokuzu'' olarak isimlendirilmektedir. Şia,Alevi topluluklarında olduğu gibi Sünni Türk topluluklarında da Navruz geleneğinin yaygın olduğu görülmektedir. Türkler Nevruzu; ''Nevruz-i Sultan'', ''Sultan Nevruz'' veya Orta Asya Türk Topluluklarında görüldüğü gibi ''Sultan Navrız'' olarak kutlamaktadırlar. Türklerde konuyla ilgili anlatılan en önemli rivayet bu günün bir kurtuluş günü kabul edilmesidir. Bundan dolayı 21 Mart Ergenekon Bayramı olarak da kabul edilmektedir. Diğer bir açıdan bakıldığında; Nevruzla ilgili gelenek görenek, adet ve inanmalar incelendiğinde bu günün doğrudan doğruya tabiat kültürüyle de ilgili olduğu görülmektedir. Bu nedenle nevruz bir anlamda da tabiat bayramıdır.
 
Birçok olaya denk gelen nevruz; Bektaşilere göre; Hz. Ali'nin doğum günü, Şia inancına göre; Hz. Ali'nin Peygamber tarafından halife olarak ilan edildiği gün, Naldöken Tahtacı Türkmenlerine göre; ölülerin yedirilip, içirilip, eğlendirildiği gün, Alevilerde ''su dolu ana'' inancı; ''su dolu ana''nın Nevruz'da güneş doğarken sudan çıkarak parmaklarıyla saçlarını taradığı gün, İslam inancına göre; Tanrı'nın dünyayı yarattığı gün olarak kabul edilmektedir. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.
 
ARAŞTIRMA BÖLGESİYLE İLGİLİ BİLGİLER  
 
    Iğdır iliyle ilgili olarak bu güne kadar yapılan arkeolojik kazılar sonucu; Iğdır'da tarihin çok eski devirlerinden itibaren yerleşimin olduğu ortaya çıkmaktadır. Iğdır ili 1406 yılında Karakoyunlular, 1496 yılında ise; Akkoyunlular’ın hâkimiyetine girmiştir. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan; Aras Dağları'nı ve Iğdır Ovası'nı kendisine kışlak merkezi yapmıştır. Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran Savaşı'nı kazanmasıyla (1514) bütün Doğu Anadolu Bölgesi'yle birlikte Aras Havzası da Osmanlı yönetimine bağlanmıştır. 1583'ten itibaren Osmanlı hakimiyeti tam olarak yerleşmiştir. Iğdır’ın günümüzdeki yerleşim yeri yakın tarihe dayanmaktadır. Bu yer değişikliği 1964 yılında maydana gelen depremle Iğdır Kalesi'nin yıkılmasına bağlanmaktadır. Bu depremde Ağrı Dağı'ndan kurtulabilenler, ovadaki Baharlı Köyü yanına yerleşip 1964 yılında şimdiki kasabayı kurdular. 14 Kasım 1920 tarihinde Ermeni işgalinden kurtulan Iğdır; 27.05.1992 tarihinde il olmuştur.
 
    Doğu Anadolu Bölgesi'nin Erzurum Kars bölümünde yer alan ilin; kuzey ve kozeydoğu sınırını Aras Nehri ve bu nehrin yatağı boyunca geçen Ermenistan sınırı oluşmaktadır, doğu ve güneydoğusunda Nahcıvan ve İra güneyinde Ağrı ili, batı ve kuzeybatısında Kark ili yer almaktadır. İlin 1997 yılı nüfus sayımına göre; nüfusu 145.865 kişidir, km (kare) ye 41 kişi düşmektedir. Aralık, Karakoyunlu, Tuzluca olmak üzere üç ilçesi bulunmaktadır. İlin geçim kaynağı; tarım, hayvancılık ve ticarettir. Doğu Anadolu gibi yüksek platolar ve dağlık alanların geniş yer kapladığı Iğdır; gerek iklim gerekse toprak, su ve bitki örtüsü gibi doğal çevre özellikleri bakımından oldukça farklı özellikler göstermektedir. Yarı kurak iklime sahip olan ilin; doğal bitki örtüsü bozkırdır. Araştırma 20-22 Mart 2001 tarihleri arasında Iğdır merkez; Melekli Beldesi, Yaycı Köyü ve Aralık İlçesi'nde gerçekleştirilmiştir. Gözlem ve görüşme tekniğinin kullandığı araştırmada bilgi ve belgeler ses kayıt cihazı ve slâytla belgelenmiştir.  
 
IĞDIR YÖRESİ AZERİLERİ'NDE NEVRUZLA İLGİLİ SÖYLENCELER
 
    Iğdır'da yaşayan Azeriler Nevruz bayramına çok önem vermekte, bayrama iki ay evvelden hazırlanmaya başlamaktadırlar. Yörede milli bayram olarak kabul edilen nevruz; bayramlar içerisinde birinci sırayı almaktadır. Çocuğu, genci, yaşlısı tüm halkın katılımıyla gerçekleştirilen nevruz etrafında birçok gelenek, görenek, adet ve inanmayı içeren uygulama ve pratik yer almaktadır. Geçmişte daha yoğun olarak gerçekleştirilen kutlamalar, günümüzde de değişen ekonomik koşullar ve kültürel yapının getirdiği yeni oluşumlarla kutlanmaya devam etmektedir. Nevruz yöre halkı arasında ''Navruz'' olarak ifade edilmekte ne olursa olsun nevruzun mutlaka kutlandığı söylenmektedir.Bayrama ''Navruz'' denmesi ise yöre halkı tarafından; ''Hz. Ali Efendimiz savaşta muharebeye giriyor ve kazanıyor, bu haberi hakka ulaştırmak için çok iyi koşan -Navruz- adında bir askerini görevlendiriyor -Git şehre haber ver zaferi kazandık diyor, Navruz' un bu haberi vermesiyle şehirde şenlik başlıyor bundan dolayı bu bayrama nevruz bayramı deriz'' şeklinde anlatılmaktadır.
 
    Araştırma yöresinde Nevruz Bayramı; bayramlar içerisinde en önemli kabul edilendir. Yöre halkı tarafından bayram; ''toprak bayramı'', ''rısk bayramı'', ''bahar simgesi'', ''eski yılın bitişi, yeni yılın gelişi'', ''baharın başlangıcı'',''iklimin değişmesi'', ''ırk bayramı'' şeklinde ifade edilmektedir.  
 
    Araştırma yöresindeki inanışa göre Nevruz bazı olaylara da denk gelmektedir. Konuyla ilgili kaynak kişi derlemeleri şöyledir;
 
Nevruz;
 
''Hz. Ali'nin doğduğu gündür''
 
''Hz. Muhammed' in Hicaz' a gittiği gündür''
 
''Hz. Ali Efendimizin halife olduğu gündür''
 
''Ramazan, kurban bayramı dolanır Nevruz dolanmaz serbest durur yerinde.''
 
Yöre halkı Nevruz bayramını kutlamaya çok özen göstermektedir.
 
''Biz Nevruz'u kutlamasak ağlarız, kötü bir şey gelir başımıza, bayramda cenaze olsa bile molla (hoca) der ki –Bugün bayramdır ağlamayın kapatın ölü yerini.''
 
    ''Bizim burada birisi vardı dedi ki  -Ben bu bayram kapımı kimseye açmayacağım, içeri bir çocuk almayacağım. Bayram günü kapısını kilitledi kimseye bir şey vermedi, gelen martın üçüne kadar o adam öldü, kapısı kilitlendi bir daha bayram yapamadı.'' ''Bu bir annedir, bu bayram mutlaka kutlanır, öbür bayramlarda insanlar küsülü kalsa bile bu bayramda mutlaka barışılır.'''İçimizde bir eziklik olur.''
 
  ''Kutlamazsak bir eziklik duyarız, örf ve adetlerimizin bir temeli de dine dayandığı için. dinsel açıdan da rahatsızlık duyarız.''
 
 
 
NEVRUZA HAZIRLIK
 
    Araştırma yöresindeki halk nevruza iki ay önceden hazırlanmaya başlamakta, hazırlıklar Şubat ayının 20'sinden itibaren hızlanmaktadır.''20 Aralık-20 Şubat çileli aydır, 20 Şubat'ta çile biter, 21 Şubat'tan itibaren önü bayrama gittiği için, 21 Şubat-21 Mart arasına bayram ayı denir. Çile ayının bitimiyle Navruz karşılanmaya başlanır.''Çilenin bitimi nevruzun karşılanması olan bir aylık dönemde de bir çok uygulama ve pratik yer almaktadır, bu yapılanlar çilenin bitişi, bayram ayını karşılamak içindir.
 
Halk arasında bu,Çile bitti diye ifade edilmektedir.Çilenin bittiği gün; şans, kısmet, arzu ve istekleri içeren Manilerle karşılanır, gece komşular toplanarak bir takım oyunlar oynanmaktadır. Bunların içinde en çok oynananı ve çok bilineni ''yüzük-yüzük'' oyunudur.''Çilenin çıktığı gün büyük bir leğene su konur, güneş bata bat ( batarken gün bakımında ) bir kızı görevlendiririz. Sen dereden akarsudan su getireceksin deriz, kız saatten sonra hiç kimseyle konuşmaz. Suyu getirip gençlerin toplanacağı saate kadar hiç konuşmadan oturup bekler. Gençlerin toplanma saati gelince kızın getirdiği su bir leğene dökülür, kızın başına leğenin üzerine gelecek şekilde kız suyun başına oturtulur, kızın başına bir örtü atılarak kız gelin edilir. Kızın kim olduğunu gençler bilmez.
 
    Gençlerin hepsi su dolu leğenin içine, kendilerine ait bir eşyayı atarlar ( yüzük, altın, para vb. ) atarken de niyet tutarlar.
 
    Gelin edilen kız suyun içinde parmağını dolaştırır, dışarıda toplanan gençlerden birisi de o sırada mani okumaktadır, gelin eşyalardan birini çıkartır, çıkan eşya kiminse söylenen mani onun niyetinedir, bu oyuna bütün eşyalar sudan çıkarılana kadar devam edilir. Maninin şekline göre eşya sahibi niyetinin tutup tutmayacağı konusunda yorum yapar.'' ''Çile bitiminde burada bir de - iğne iğne oyunu oynanır, yine gençler toplanır, su dolu bir kap konur ortaya iki tane ucuna pamuk sarılı iğne suyun içine atılır, bu iğnelerin biri kızı diğeri erkeği simgeler, bunu genellikle sevgilisi olan gençler, nişanlı olan gençler yapar. İğneler suyun içerisinde birbirlerine kavuşuyorlarsa kavuşacağız, birbirlerinden uzak duruyorlarsa ayrılacağız diye yorumlar yapılmaktadır.''Çilenin bitimiyle başlayan hazırlıklar bayram gününe kadar sürer.
 
    ''20 gün bir ay önceden hazırlığa başlarız, Navruz var diye özenle her şeyimizi yapar bayrama özenle her şeyimizi yapar, bayrama bütün işlerimizi bitirmeye çalışırız. Evlerimizi badana yapar, halılarımızı, kilimlerimizi yıkarız. Bir yılın kirlerini dışarı çırparız, kirlilik dışarı gitsin diye, hem mekan olarak hem de ruhsal olarak temizliktir Navruz.
 
Navruz'da daha güzel daha görkemli elbiseler giyer, kullanmadığımız elbiselerimiz varsa özellikle Navruz ayında onları çıkartıp atarız evden, böyle yaparız ki eskilik, kirlilik, köhnelik evden dışarı çıksın.
 
   Navruz yaklaştıkça kimse kimsenin kalbini kırmaz, sadaka ayıdır bu ay çok sadaka verilir, hayırlı olan her işimizi bu ayda yaparız. Bayram ayına girdiğimiz zaman yaptığımız her şey Navruz içindir, Yumurtaları boyamak için yemeğimize doğradığımız soğan kabuklarını biriktirir, eski kullanılmayan eşyaları Navruz ateşi yakmak için bir araya toplarız. Bayrama 20 gün kala, bayrama hazır olsun diye buğday veya mercimek gövertiriz.'' Nevruza yaklaşırken bağ, bahçe, ev temizliğiyle ilgili hazırlıklar yapıldığı gibi hayvanlarla ilgili de birtakım hazırlıklar yapılmaktadır.
 
    ''Bizim burada koyun, sığır, manda gibi hayvanlar yetiştirilir. Nevruzda erkek mandaların vücudu tamamen tıraş edilir, sonra sıcak ve sabunlu suyla yıkanır. Eğer alnında beyazlık varsa oraya da renkli boyalar sürülür. Halk arasında –bakalım kimin hayvanı kıştan şişman çıkacak diye konuşulur. Hayvanların sırt ve kalça kısımları kırmızı, yeşil, mavi pamuk boyalarıyla boyanır. Nevruzda bütün hayvanlar dışarı salınır. Kimileri hayvanlarına nazar değmesin diye alınlarına iple muska veya boncuk asarlar.''
 
Beden temizliği ile ilgili olarak da; ''Evde temizlik, bağ bahçede temizlik, hayvanlarda temizlik, olduğu gibi elbette ki insan kendi fiziksel görünümünde de gereken temizlikleri yapması, temiz bir şekilde Navruza girmesi önemlidir.'' Araştırma yöresinde Nevruz kutlamaları bir hafta önceden başlamaktadır.
 
    ''Son Salı ( 21 Marttan bir önceki Salı ) hangi tarihe rastlarsa o günden itibaren kutlamaya başlıyoruz, biz o güne-Ahır Çarşamba, Tek Çarşamba diyoruz.'' ''Ahır Çarşamba, Son Çarşamba günü bayram olur, yani 21 Marttan bir önceki Salı günü, bizim burada ona -tek gün- denir.Ahır Çarşamba yılın son Çarşambasından bir gün öncedir. Çarşamba günü uğursuz bir gündür, burada hayırlı işler Çarşamba
 
günü yapılmaz. Ahır Çarşambayla 21 Mart arasındaki gün sayısı altı gün de olabilir bir gün de olabilir, böyle yapmaktaki amaç; Çarşambayı dışta bırakmaktır.''
 
    Nevruz hazırlığı içerisinde bayram hediyelerini de hazırlamak yer almaktadır. Hediye alınırken geçmişte beş kuşağa kadar sayılmaktaydı ancak günümüzde ekonomik olanaksızlıklar nedeniyle bu iki kuşağı geçmemektedir. Kadınlar için; elbiselik, erkeklere çorap, genç kızlara eşarp, delikanlılara gömlek hazırlanırdı, buna da ''bayram patı'' denirdi.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
21-03-2018 08:44 - 2491 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
28-03-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım