Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Tüm resmiyet ve kamuoyu bir özür borçlu!
Türkiye başta olmak üzere Orta Asya, Afrika, Latin Amerika ve daha birçok bölgede CIA ve MOSSAD’ın yumuşak operasyon odası olarak kullandığı FETÖ / PDY (Fethullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması)’nın tüm Ortadoğu ile Kafkasya’nın geleceğini hedef alarak ülkemizde giriştiği kanlı darbe kalkışması halkın basiret ve cesareti ile bastırıldı.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
23-07-2016 10:27 - 1496 Okunma
Darbe kalkışmasının üzerinden geçen bir haftalık süreçte bu terör şebekesinin mahiyeti, bağlantıları, amaçları, bu zamana kadar kotardıkları komplolar, kurdukları hile ve desiseler başta olmak üzere iş tuttuğu mihrak ve çevreleri de kapsayan birçok bilgi ve belge açığa çıktı.
 
Öncelikle bu kalkışmanın Amerika, Avrupa Birliği ve İsrail tarafından organize edilmiş uluslararası bir komplo olduğu artık ayan beyan ortadadır.
 
İkinci olarak bu yapının hiçbir zaman gerçek anlamda bir “dini yapı” ve hele hele bir “hoşgörü hareketi” olmadığı bilakis ilk günden bu yana uluslararası şer şebekelerinin rahminde döllenmiş bir terör örgütü olduğu ispatlanmış oldu.
 
Bu minvalden olmak üzere bu zamana gelinceye kadar “Fethullah Gülen / Hizmet Hareketi” olarak adlandırılan bu terör şebekesine geçmişte bilinçli ya da cehaleten çıkar için, makam için, imkan için, iktidar için, meşruiyet kazanmak için veya mezhepçilik, kavmiyetçilik ve taassuptan kaynaklanarak destek olmuş, ön vermiş, el tutmuş, alan açmış ve imkan hazırlamış sivil olsun resmi olsun etkin ya da pasif konumdaki herkes bu günahta pay sahibidir.
 
İşin doğrusu özellikle etkin ve yetkin zümre ile STK, cemaat, tarikat, parti, medya ve edebiyat, sanat, spor ve siyaset dünyasından bu günaha direkt veya dolaylı olarak bulaşmamış insan sayısının çok sınırlı olduğu da bir sır değil.
 
Ancak Cemaat’in palazlandığı ve kendisine ön verildiği seksen darbesinden itibaren her zaman Cemaat’e karşı durmuş, tüm toplumu karşısına alma pahasına onun bir Amerikan projesi olduğunu sürekli dile getirerek bu şer şebekesinin gelecekte ümmetin başına açacağı musibetleri engellemeye çalışan küçük ancak dirayet, basiret, feraset, cesaret ve fedakarlığı kuşanmış bir topluluk her zaman olagelmiştir.
 
Cemaat’te sayısal olarak küçük olmalarına karşın etkinlik olarak çok derin ve yaygın bir hinterlanda sahip bu topluluğun farkında idi. Ve her zaman bir numaralı düşmanları olarak bu topluluğu bellemişti. Bu topluluğu boğmak ve yok etmek için seksenli yıllardan başlayarak sayısız komplo ve fitne üretti.
 
Bunların hiç kuşkusuz en büyüğü bu topluluğun değişik süreçlerde çıkardığı dergi ve gazete isimlerinden hareketle adlandırılan “Selam – Tevhid” kumpasıdır.
 
Bu kumpas ile dönemim CIA ve MOSSAD bağlantılı medya, askeri ve sivil yönetim ile maalesef o günkü laik-Kemalist çevrelerin yoğun katılımı ile 27 Şubat 1997 darbesi kotarıldı ve dönemin hükümeti Refah-Yol ile özelde onun anti-siyonist başbakanı Necmettin Erbakan görevden uzaklaştırıldı.
 
Bu kumpas ile ülke içerisinde yaygın bir gözaltı, tutuklama ve yargı süreci ile sayısız masumun hayatı karartıldı.
 
Günler süren işkenceler ve ölüm tehditleri altında imzalatılan ifadeler ile bir Neo-Con projesi olan“Fethullah Gülen / Hizmet Hareketi”ne karşı durmak ve mazlum Filistin’e sahip çıkıp gasıp siyonist İsrail rejimine karşı olmaktan başka suçu olmayan pek çok değerli ve masum insanın hayatı karartıldı.
 
Ülkenin en vatansever en akıllı en basiretli, Amerika ve İsrail’e uşak olmayı reddeden en cesaretli evlatları hapislere dolduruldu. Aileler hatta sülaleler mağdur edildi. Kendi öz imakna ve kabiliyetleri ile hak ettikleri her türlü makam ve imkandan mahrum edildiler. Yıllar boyunca görünmez bir kuşatma altında yaşamaya mahkum edildiler. Özellikle resmi görev ve makamlara ulaşmaları (artık faş olmuş olan) gizli bir el tarafından engellendi. Tabir yerindeyse tüm resmi yetkiler kullanılarak kamuoyu ve medya desteği de sağlanarak bu topluluğa karşı tam bir “şeytanlaştırma” operasyonu uygulandı.
 
CIA ve MOSSAD’ın yumuşak operasyon odası Cemaat, resmi ve sivil imkanlarla kuşattığı bu topluluğun etkisini sınırlamak için onları sürekli “dış bağlantılı” olmakla itham etti.! Ve maalesef bunu yıllar boyunca başarı ile uyguladı!
 
“Selam – Tevhid Kumpası”nı cemaat niçin tezgahladı?
 
Bu sorunun cevabı akıl sahipleri açısından yıllardır aşikar idi. Ancak yaygın kitleler ve “mezhepçilik, kavmiyetçilik ve taassup” elbiselerini kuşanmış olanlar için her şeyin ayan beyan açığa çıkacağı 15 Temmuz darbe kalkışması gibi bir olay gözleri açabilirdi.
 
Cemaat’in “anti-Amerikancı, anti-siyonist” bu gerçek vatansever çevreleri töhmet için isimlendirme de kullandığı SELAM GAZETESİ’nin 27 Ağustos 1997 tarihli nüshasında manşetten “Din ve Devlet arasında Fethullah Gülen” başlığı ile girilen yazı dizisinde rahmetli Sukuti Memioğlu imzası ile şunlar yazıyordu.
 
“Bay Gülen’in; katmerli bir milliyetçi tutum içinde, dini kullanarak devleti ihya etmeye yürüyen yoluyla, devletin kendisine meşruiyyet sağlayarak, bir geleneksel birikimi din kılmaya yönelik yolu, 80’li yıllarda PARALEL giden, 90’lı yıllarda ise birebir örtüşen iki yol olarak karşımıza çıkıyor.”
 
Bu topluluk cemaatin hakikatini biliyordu. Bu topluluk gelecekte olacakları görüyordu. Bu topluluk her türlü cefa ve eziyete rağmen Türkiye için, bölge için, insanlık için direniyordu!
 
Cemaat kendi hakikatini ve emellerini hakkıyla bilen bu topluluğu birincil düşman biliyordu. Onları boğmak, yok etmek için sayısız desise kurguladı. Bu mümkün olmayınca pasifize etmek ve etki alanlarını daraltmak için tüm resmi ve sivil yetkileri, medya ve sermaye gücünü harekete geçirdi..!
 
Selam-Tevhid Kumpası işte bunun içindir.!
 
Tüm resmiyet ve kamuoyu bir özür borçlu!
 
Allah’a hamdolsun ki, Neo-Con’ların kucağında büyümüş bu şer şebekesinin gerçek yüzü açığa çıktı ve musibetleri büyük oranda def yoluna girdi. Tüm resmiyet ve kamuoyu gördü ki “hizmet ve hoşgörü” kelimelerinin ardında dünyanın en tehlikeli terör örgütü vardır. Ve yine görüldü ki, bu terör şebekesi için efendilerinin kendilerine tevdi ettiği görevleri ifa etme de çiğnenmeyecek hiçbir kutsal ve hiçbir hukuk kuralı yoktur!
 
Bu terör şebekesinin gerçek mahiyet ve yüzü açığa çıktığına göre tüm resmiyet ve kamuoyu otuz yılı aşkındır her türlü zulüm, baskı, kuşatma, töhmet ve yıldırmaya rağmen bunlara boyun bükmeyen ve bunların hakikatinin açığa çıkması için kelimelere dökülemeyecek fedakarlık yapan topluluklara karşı kesinlikle bir özür borçludur.!
 
Ancak resmiyetin görevi özürle de bitmemektedir kanaatimce. Bu toplulukların otuz yıldır mahrum edildikleri imkan ve makamları da kendilerine iade edilmelidir. Uğradıkları maddi ve manevi zararlarda tazmin edilmelidir.
 
Resmiyete ve kamuoyuna bir tavsiye ile bitirmek istiyorum. Karmaşık ve girift bir düşmanı alt etmenin yolu, o düşmanın künhü ve mahiyetini kavramış ve hiçbir zaman o düşmana el vermemiş, iş tutmamış ve boyun bükmemişlerin yetkilendirilmesi ile mümkündür.!
 
Muntazar Musavi
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
23-07-2016 10:27 - 1496 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
25-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım