11-01-2014 tarihinde eklendi
Rus siyaset uzmanından Türkiye analizi
Bölgesel istikrar çifte diplomasi üzerine kurulmaz

   Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız yaptığı açıklamada ülkenin İran’dan doğalgaz almaya devam edeceğini, 2013’te Türkiye’nin İran’dan alınan doğalgaz karşılığı 4,5 milyar dolar, petrole karşılık 3,1 milyar dolar ödediğini söyledi. Ama bu, sadece rakamlardır. Rus siyaset uzmanı Stanislav Tarasov’un konu ile ilgili yorumu şöyle:



‘Bakan Yıldız’ın açıklamaları 12 Aralık 2013 tarihinde ABD yönetiminin İran’a yönelik yeni yaptırımlar uygulamasının ardından yapıldığı için önemlidir. ABD Türkiye’yi de bu yaptırımlara katılmaya çağırdı. Bunun üzerine Enerji Bakanı Taner Yıldız, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların Türkiye için geçerli olmadığını çünkü ülkesinin BM kararlarına uyduğunu belirtti’.

Haklı bir açıklamadır, ama sadece bu durumda. Çünkü biraz önce Türkiye müttefiklerini Suriye konusunda BM kararlarına aykırı davranmaya çağırıyor, bu ülkeye yönelik yaptırımlara katılmaya ve onu vurmaya hazırlanan güçlere ‘lojistik destek’ vermeye hazır olduğunu ifade ediyordu. Bununla beraber Türkiye Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad rejimini destekleyen İran ile ilişkilerinde sorunların baş gösterebilmesine rağmen sert tutum sergiliyordu. Şimdi görünüşe göre Türk diplomasisi gayriresmi şekilde İran ile bu yöndeki anlaşmazlıkları yumuşatıp Şam ile sert çatışma dönemine son vermeye çalışıyor.

Geçtiğimiz Kasım’da Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Tahran’da düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Bakanlar Konseyi Toplantısı’nda konuşma yaparken önümüzdeki yıllarda ülkesindeki enerji talebinin yılda 60 milyar doları bulacağını açıklamıştı. Bunun yanısıra Türkiye Avrupa’nın enerji pazarı ile İran arasında ulaşım koridoru olmayı amaçlıyor. Bu arada tarihin verdiği örnekler böyle jeopolitik konularda çifte standart diplomasisinin etkili olmadığını gösteriyor.

Türkiye ABD yaptırımlarına rağmen İran’dan enerji kaynaklarını almaya devam ediyordu. Türkiye’nin genel doğalgaz ihtiyacının yüzde 18’i ve petrol ihtiyacının yüzde 51’i İran’dan yapılan sevkiyatlarla karşılanmaktadır. Türkiye’nin İran enerji kaynakları ithalatından vazgeçmesi onun ulusal ekonomisinin çöküşüne yol açabilirdi, bu yüzden Türkiye bunu yapamaz. Ama şimdiki durumu daha da zorlaştıran şey Türkiye’nin İran’a doğalgaz karşılığını ülkeyi sarsmış yolsuzluk skandalının ortasında bulunan Halk Bankası üzerinden ödemesidir. Ankara’nın NATO’nun İran’a karşı füze savunma sistemine katılmayı kabul etmesi politikacıların işiydi. ABD ve AB’nin İran’a karşı uyguladığı yaptırımlara katılmayı reddetmesi ise iş çevrelerinin işidir. Ve Türkiye şimdiye kadar bu çelişkiden kurtulamamıştır.

İran’a o kadar büyük uygulamalı ilgi varken Türk diplomasisi mantıklı ve ölçülü davranıp ortaklarının memnuniyetsizliğini uyandırmamaya dikkat etmeli. Hele Bakan Davutoğlu’nun söylediğine göre söz konusu sadece İran ile enerji işbirliği değil ‘bölgesel istikrar temelleri’dir. Onlar da çifte diplomasi üzerinde kurulamaz.

http://www.caferider.com.tr/rus-siyaset-uzmanindan-turkiye-analizi_h10949.html