08-02-2014 tarihinde eklendi
İmam Hasan Askeri'den (a.s) Kırk Hadis


 On birinci İmam Hasan Askeri (a.s), hicri 232 yılı Rebi’us- Sani ayının sekizinci ya da dördüncü günü Medine’de dünyaya geldi. Babası İmam Ali Naki, annesi ise Hudeyse’dir; Susen olarak da tanınır.


İmam (a.s) Samirra'da "Askeri"(1) adındaki bir mahallede ikamet ettikleri için "Askeri" lakabıyla meşhur oldular. Hazret'in diğer meşhur lakapları "Zekiy" ve"Nakiy" dir. Künyeleri ise "Ebu Muhammed"dir.
İmam Hasan Askeri (a.s) 23 yaşındayken Allah’ın emri ve babasının vasiyeti üzerine İmam oldu. İmam Hasan Askeri (a.s), değerli babası gibi Samerra şehrinde askeri bir bölgede gözaltına alınmıştı. Bu yüzden de Askeri lakabıyla anılmıştır. Değerli ömrünün bir kısmını da zindanda geçirmiştir. Halk, serbestçe o hazretle görüşüp ilminden yararlanamadığı halde O’ndan çok değerli hadisler naklolunmuştur. Güzel ahlakı, ilmi ve fazlı, hiç kimseye gizli değildi.
İmam Hasan Askeri (a.s), 28 yıl bu dünyada yaşadıktan sonra hicri 260’da Rebi-ul Evvel ayının sekizinci ğünü Samerra’da zehirletilerek şehit edildi ve mübarek naaşı aynı şehirde defnedildi.
Tek evlat ve vasiyleri, varlığının nuru gaybet bulutu ardında gizli olan ve Allah Teala irade ettiğinde kıyam ve zuhur ederek yer yüzünü zalimlerden temizleyecek ve alemi adaletle dolduracak olan, imamların (a.s) sonuncusu, on ikinci önder emir sahibi ve imam'ı zeman hz. Hüccet İbn-il Hasan el-Mehdi aleyhisselâmdır (ruhlar ona feda olsun).
İmam Askeri'yi (a.s) görenler onu şöyle tarif etmişlerdir: "O hz. buğday tenli, iri gözlü, güler yüzlü, uzun boylu, heybetli ve azametli idi."
Onuncu İmam şehadet'e ulaştıkları zaman imam; (a.s) 22 yaşlarında idi. Babalarından sonra imamet süresi 6 yıl ve ömrü şerifleri 28 yıldır, hicrî 260'da 28 yaşlarında şehadet'e ulaştılar.
Onbir'inci imam'ın (a.s) ömrü şerifleri Abbâsi halifeleri "Mütevekkil", "Muntasar", "Musta'in", "Mu'tez", "Muhtedi" ve "Mu'temid'in zamanında geçmiş ve Mu'temid'in eliyle şahadete ulaşmıştır.[2]
________________
1- O mahalle Abbasi hükümetinin Türk ordularının ikamet yeri olduğu için) "Askeri" adıyla adlandırılıyordu. (Tetimmet'ul-Muhtasar fi-Ehbar'il-Beşer c:1, s.348.
2- Bihâr c: 50 s.235-239 ve 325.

İmam Hasan Askeri'den nakledilen hadisler

 Bu Dünyadan Kör Olarak Çıkanın Ahirette De Kör Olması

1- “Ey İshak, şunu kesin olarak bil ki, kim bu dünyadan kör olarak ayrılırsa (Allah’ın doğru yolunu ve zamanın İmamını tanımadan ölürse), ahirette de kör ve sapık olur. Ey İshak, (bu) gözler kör olmaz, fakat göğüslerdeki kalpler kör olar. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyuruyor: (O zalim der ki:) “Rabbim, beni neden kör olarak haşrettin, halbuki ben görüyordum?” (Allah da) der ki: “İşte böyle; sana ayetlerimiz gelmişti de sen onları unutuvermiştin (kalp gözünü açmamıştın), bugün de sen işte böyle unutulursun.” [1]

İyilerin İyileri Sevmesi

2- “İyilerin iyileri sevmesi, iyiler için sevaptır; kötülerin iyileri sevmesi, iyiler için bir fazilettir; kötülerin iyilere düşmanlığı, iyilere ziynettir; iyilerin kötülere düşmanlığı ise kötüler için aşağılanmadır.” [2]

Hakkı Terk Edenin Zelil Olması

3- “Hakkı terk eden her güçlü, zelil olur; hakka sarılan her zelil de izzetli olur.” [3]

Avamın Taklit Etmesi Gereken Müçtehitler

4- “Nefsini koruyan, dinini muhafaza eden, heva ve hevesine uymayan, Allah’ın emrine itaat eden fakihleri (müçtehitleri), avam (halk kesimi) taklit etmelidir.” [4]

Bir Zaman Gelir ki…

5- “Bir zaman gelir ki, insanlar güler yüzlü, ama siyah kalpli olurlar; Peygamber’in sünnetlerini bidat, bidatleri ise sünnet sayarlar; mümini küçümser, münafığa ise saygı gösterirler; hükümdarları cahil ve zalim olur; alimleri ise zalimlerin yanında yer alır…” [5]

İnsanların En Takvalısı

6- “İnsanların en takvalısı, şüpheli olan işlere teşebbüs etmeyen, en abidi, farzları eda eden, en zahidi, haramları terk eden, en çok çaba göstereni de günahları terk eden kimsedir.” [6]

Dostların İyisi

7- “Dostlarının en iyisi, hatalarını unutup yaptığın iyilikleri aklından çıkarmayan kimsedir.” [7]

Ahmağın Kalbinin Dilinde Olması

8- “Ahmağın kalbi dilindedir, hekimin (bilge kişinin) diliyse kalbindedir.” [8]

Zahmete Düşürecek Şeyle İkramda Bulunmamak

9- “Bir kimseyi zahmete sokacak bir şeyle ona ikramda bulunma.” [9]

Seyr-u Süluk Yolunun, Ancak Geceleri İbadet Etmekle Kat Edilmesi

10- “Allah’a ulaşmak (seyr-u süluk) bir yoldur ki, ancak geceleri dürmekle (ibadet ve duayla sabahlamakla) onu kat etmek mümkün olur.” [10]

Münakaşadan Sakınmanın Gereği

11- “Münakaşa yapma; yoksa değerin yok olur; şaka yapma; aksi takdirde başkaları sana karşı cüret eder (heybetin yok olur).” [11]

Mümin İçin Çirkin Olan Şey

12- “Müminin, kendisini zelil kılacak bir şeye meyletmesi onun için ne de çirkindir!” [12]

Allah-u Teala’nın Bazı Vazifeleri Farz Kılmasının Hikmeti

13- “Kendisinden başka ilâh olmayan yüce Allah, minnet ve rahmetiyle farzları size farz kıldığında, size muhtaç olduğundan dolayı onları size farz kılmadı; bilakis size bir rahmet olarak, iyiyi kötüden ayırt etmek, göğüslerinizdekini sınamak ve kalplerinizdekini ayıklamak için olanları size farz kıldı ki, Allah’ın rahmetine doğru yarışasınız ve cennetteki makamlarınız farklı olsun. Böylece haccı, umreyi, namazı, zekâtı, orucu ve velâyeti (Ehl-i Beyt imamlarının imamet ve hilafetine inanmayı) size farz kıldı ve farzların kapılarını açabilmeniz (farzları yerine getirebilmeniz) için size (velâyet adında) bir kapı açtı ve yolunu bulabilmeniz için de size (velâyet adında) bir anahtar verdi.” [13]

Bütün Hasletlerden Daha Üstün Olan İki Haslet

14- “İki haslet var ki, onlardan daha üstün bir şey yoktur: Allah’a iman etmek ve mümin kardeşlere yararlı olmak.” [14]

Bel Büken Musibetlerden Biri

15- “Bel büken musibetlerden biri de, gördüğü iyiliği gizleyen ve kötülüğü açığa vuran komşudur.” [15]

Kıskanılmayan Nimet

16- “Tevazu, (alçak gönüllülük) kıskanılmayan bir nimettir.” [16]

Üzüntülünün Yanında Şen Olmanın Doğru Olmayışı

17- “Üzüntülünün yanında şen olmak edepsizliktir.” [17]

En Huzursuz Kişi

18- “En huzursuz insan, kin güden kişidir.” [18]

Kötülüklerin Anahtarı

19- “Kötülükler bir odaya bırakılmış, yalan ise o odanın anahtarı kılınmıştır.” [19]

Affedilmeyecek Günahlardan Biri

20- “Affedilmeyecek günahlardan biri de kişinin, (günahlardan herhangi birini önemsemeyerek) “Keşke sadece bu günahtan sorguya çekilsem” demesidir. Sonra İmam (a.s) şöyle buyurdular: “İnsanlar arasında şirk, karıncanın karanlık gecede siyah çul üzerinde hareket etmesinden daha gizlidir.” [20]

Nimetin Değerini Bilen Kimse

21- “Nimetin değerini ancak şükreden bilir ve nimete ancak arif (onun değerini bilen) şükreder.” [21]

Övülmeye Layık Olmayan Kimseyi Övmenin Sakıncalı Olması

22- “Övülmeye layık olmayan bir kimseyi öven, töhmet ve iftira edilecek şahsın yerinde oturmuştur.” [22]

Dinin İkmal Edilerek Nimetin Tamamlanması

23- “Eğer Hz. Muhammed (s.a.a) ve soyundan olan vasileri olmasaydı, hayvanlar gibi şaşkınlık içerisinde halıp farzlardan hiçbirini tanımazdınız. Acaba şehre, giriş kapısından başka bir yerden girilir mi? Allah, Peygamber’den sonra veliler tayin etmekle nimetini size tamamladığında şu ayeti indirdi: “Bugün dininizi ikmal ettim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip beğendim.” Velileri için de sizin üzerinize bazı haklar farz kıldı. Eşlerinizin, mallarınızın, yiyecek ve içeceklerinizin size helâl olması için hakları eda etmeyi size emretti. Yüce Allah buyuruyor ki: “De ki: Sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgi göstermenizdir.” Bilin ki, kim (bu hakları ödemekte) cimrilik ederse, bu cimriliği sadece kendi zararınadır. Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur; sizlerse O’na muhtaçsınız; O’ndan başka ilâh yoktur.” [23]

Mucize Gibi Bir İş

24- “Cahile riyazet çektirmek (nefsinin isteklerine karşı durmasını sağlamak) ve bir işe alışkın olanı alışkanlığından döndürmek, mucize gibi bir iştir.” [24]

İsteklerde Israr Etmenin, Değeri Yok Etmesi

25- “Bil ki, isteklerin karşılanması için direnip ısrar etmek, değeri yok eder, yorgunluk ve boyun eğmeye sebep olur.” [25]

Sevilmeyen Sıfatlardan Kaçınmanın Edep Olarak İnsana Yetmesi

26- “Başkalarından sevmediğin huy ve davranışlardan kaçınman, edep olarak sana yeter.” [26]

Her Şeyin Bir Haddinin Olması

27- “Cömertliğin bir haddi vardır; o haddi aşarsa israf olur. İhtiyatın bir sınırı vardır; o sınırı geçerse korkaklık olur. İktisat yapmanın bir ölçüsü vardır; o ölçüyü aşarsa cimrilik ve tamahkarlık olur. Şecaatin bir haddi vardır; o haddi aşarsa tehevvür olur.” [27]

Allah Hakkında Kusur Etmekten Sakınmanın Gereği

28- “Sakın Allah’ın emirleri hakkında kusur etmeyin; yoksa hüsrana uğrayanlardan olursunuz. Allah’ın itaatinden yüz çeviren ve O’nun velilerinin öğütlerini kabul etmeyen kimse, Allah’ın rahmetinden uzak olsun. Allah size, kendisine, Resulün ve ulu’l-emre itaat etmeyi emretmiştir. Allah, güçsüzlüğünüz ve gafletinizden dolayı size acısın ve işlerinizde size sabır versin. Lütuf ve keremi bol olan Rabbine karşı insan oğlunu aldatan nedir acaba?” [28]

Dostun Çok Olmasına Sebep Olan Etkenler

29- “Huyu takva, tabiatı iyilik yapmak, hasleti tahammül etmek olan bir kimsenin dostu çok olur.” [29]

Kalpler İstekli İken Onları Yakalayın

30- “Söyleyeceğinizi kalpler istekli iken söyleyin; isteksiz oldukları zaman onları kendi hallerine bırakın.” [30]

Yaratılışın Hedefi

31- Bir gün adamın birisi, İmam (a.s)’ın küçük yaşta iken ağladığını, diğer çocukların ise oynamakla meşgul olduğunu görünce, İmam’ın oynamak için diğer çocuklar gibi oyuncağı olmadığından dolayı ağladığını zannederek İmam’a; “Sana oyuncak alayım mı?” dedi. İmam (a.s) bunun üzerine şöyle buyurdular:
“Ey aklı az adam! Biz eğlenmek ve oynamak için yaratılmadık.” “Peki ne için yatıldık?” dediğinde, İmam (a.s); “İlim ve ibadet için yaratıldık” buyurdular. “Bu sözü neye dayanarak söylüyorsun?” dediğinde de şöyle buyurdular: “Allah’ın şu ayetine: “Sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve döndürülüp huzurumuza getirilmeyeceğinizi mi sandınız?” [31]

Tazmin Olunmuş Rızkın Farz Olan Amelere Mani Olmaması

32- “Allah tarafından garanti edilmiş rızk, farz olan amellerden seni alıkoymasın.” [32]

Belaların Nimetlerle Kuşatılmış Olması

33- “Allah’ın nimetiyle kuşatılmayan hiçbir belâ yoktur.” [33]

Yaratıklar Hakkında Düşünmenin De İbadet Oluşu

34- “İbadet, çok (müstehap) oruç tutmak ve çok (müstehap) namaz kılmak değildir;ibadet, Allah’ın yaratıkları hakkında çok düşünmektir.”[34]

İmam (a.s)’ın Şiilere Tavsiyesi

35- Şiilerine buyurdular ki:
“Sizlere Allah’tan korkmayı, dininiz hususunda yasak olan şeylerden kaçınmayı, Allah için çaba göstermeyi, doğru konuşmayı, ister iyi olun ister kötü, size güvenip yanınızda emanet bırakan kimseye emanetini iade etmeyi, secdeleri uzatmayı ve iyi komşuluk yapmayı tavsiye ediyorum. Hz. Muhammed (s.a.a) işte bunları getirmiştir. Onların (Ehl-i Sünnetin) cemaatlerinde namaz kılın, cenaze merasimlerine katılın, hastalarını ziyaret edin ve haklarını ödeyin. Sizden biri, dininin yasak ettiği şeylerden kaçınır, doğru konuşur, emaneti sahibine verir ve halka karşı güzel ahlaklı olursa, “Bu Şii’dir” denilir. Bu bizi hoşnut eder. Allah’tan korkun, bize ziynet olun, leke olmayın. (İyi amelleriniz ve güzel ahlakınızla) Bizim için insanların sevgisini kazanın ve her türlü kötülüğü bizden uzaklaştırın. Çünkü biz, hakkımızda söylenen her iyiliğin ehli ve hakkımızda söylenen her kötülükten uzağız. Allah’ın kitabında, bizim hakkımız, Hz. Resulullah’a yakınlığımız ve Allah tarafından tertemiz (masun) kılındığımız açıklanmıştır. Bizden başka kim bu makamı iddia ederse yalancıdır. [35]
Allah’ı ve ölümü çok anın, Kur’an’ı çok tilavet edin,, Peygamber (s.a.a)’e çok salavat getirin. Çünkü Peygamber’e salavat getirmenin on sevabı vardır. Size ettiğim tavsiyeleri unutmayın. Selâmımı size ileterek sizi Allah’a emanet ediyorum.”

Toplantıda Makamından aşağıda Oturmanın Rahmete Sebep Olması

36- “Kim toplantıda makamından aşağı bir yerde oturmaya razı olursa, yerinden kalkıncaya kadar Allah ve melekleri ona salât ederler.” [36]

Çocuğun Küçüklükte Babaya Karşı Saygısızlığının Doğurduğu Netice

37- “Çocuğun küçüklükte babaya karşı saygısızlığı, büyüdüğünde ona karşı gelmesine sebep olur.” [37]

Sebepsiz Gülmenin Cehaletten Oluşu

38- “Taaccüp etmeksizin (bir sebep olmaksızın) gülmek cahilliktendir.”[38]

İnsanın Kısa ve Sayılı Günler İçerisinde Olması

39- “Şüphesiz sizler, kısa süre ve sayılı günler içerisinde yer almışsızın; ölüm ise ansızın gelmektedir. Hayır eken, sevinç ve saadet; şer eken ise, kötülük ve pişmanlık biçer. Her eken ektiğine ulaşır. Ağır davranan (dünyada kendisine belirlenen) nasibinden mahrum kalmaz; aç gözlü de nasibinden fazlasını elde edemez. Kime bir hayır verilmişse, Allah vermiştir; kim de bir şerden korunmuşsa, Allah korumuştur.” [39]

İnsanlardan Çekinmeyenin Allah’tan Çekinmemesi

40- “İnsanlardan (insanların önünde günah işlemekten) çekinmeyen, Allah’tan da çekinmez.” (İnsanlardan utanmayan, Allah’tan da utanmaz.)[40]
_________________
[1] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1309
[2] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1045
[3] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1049
[4] - Vesail’uş-Şia, c. 18, s. 95
[5] - Müstedrek’ul-Vesail, c. 2, s. 322
[6] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1049, h. 18
[7] - Bihar, c. 78, s. 379
[8] - Bihar, c. 78, s. 374
[9] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1051, h. 32
[10] - Envar’ul-Behiyye, s. 353
[11] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1043
[12] - Envar’ul-Behiyye, s. 353
[13] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1039
[14] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1049
[15] - Bihar, c. 78, s. 372
[16] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1051
[17] - Bihar, c. 78, s. 374
[18] - Bihar, c. 78, s. 373
[19] - Bihar, c. 78, s. 379
[20] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1045
[21] - Bihar, c. 78, s. 378
[22] - Bihar, c. 78, s. 378
[23] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1041
[24] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1051
[25] - Bihar, c. 78, s. 378
[26] - Bihar, c. 78, s. 377
[27] - Bihar, c. 78, s. 377
[28] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1041
[29] - Bihar, c. 78, s. 379
[30] - Bihar, c. 78, s. 379
[31] - Müminun/115. İhkak’ul-hak, c. 12, s. 473
[32] - Bihar, c. 78, s. 374
[33] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1051, h. 34
[34] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1047
[35] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1047, h. 12
[36] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1043, h. 2
[37] - Bihar, c. 78, s. 374
[38] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1047
[39] - Tuhaf’ul-Ukul, s. 1049, h. 19
[40] - Bihar, c. 78, s. 377

http://www.caferider.com.tr/imam-hasan-askeri-den-a-s-kirk-hadis_h11134.html