11-03-2014 tarihinde eklendi
AP'nin Türkiye raporu
Rapora 17 Aralık damgası

   Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2009-2014 yasama döneminin son Türkiye rapor ve kararı bu hafta Strasbourg’da görüşülüp oylanacak. AP Türkiye raportörü Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Ria Oomen-Ruijten tarafından kalame alınan karar taslağında Türkiye’de 17 Aralık 2013 tarihinden bu yana yaşanan yolsuzluk olayları, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bünyesindeki değişiklik, yeni internet yasası ve geçen yılki
 
Gezi olayları ön plana çıkıyor.
AP’nin kısaca “Hıristiyan Demokratlar” olarak anılan Avrupa Halk Partisi (EPP) Gurbu içinde 1989 yılından bu yana aralıksız üyelik yapan Hollandalı parlamenter Ria Oomen-Ruijten Mayıs ayında düzenlenecek 2014-2019 yasama dönemi için aday olmayacak. Bir diğer deyişle AP’yi bırakıyor. Oomen-Ruijten 2007 yılından bu yana AP Türkiye raportörlüğü yapmakta. Dolayısıyla bu hafta oylanacak karar metni şeklindeki raporu Türkiye hakkında hazırladığı son belge olacak. Hollandalı parlamenter giderayak olumlu bir iz bırakmak niyetindeydi. Ancak geçen Aralık ayından bu yana Türkiye’de yaşananlar, taslak versiyonunu Kasım ayında hazırladığı raporunun derinlemesine gözden geçirilmesine neden oldu. Kulislerde bu haftaki oylamaya kadar değişikliğe gidilebileceği dahi konuşuluyor.
 
Rapor, her yıl olduğu gibi, Türkiye’nin AB için “stratejik ortak” olduğu, Ankara’nın AB ile “uzun soluklu ve ucu açık bir müzakere süreci yürüttüğü”, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınması anlamına gelecek Ek Protokol’ün “hâlâ” imzalanmadığı gibi klişeleşmiş paragraflarla dolu. Fakat, AP kulislerinde raporun bu yanı değil, Türkiye’deki yolsuzluk olayları, gerginleşen siyaset, HSYK’daki değişiklik, son internet yasası ve Gezi olayları ağır basıyor. Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerinden “uzaklaştığı” ve Türk hükümetinin demokratik ilkelere gerçek anlamda bağlılık göstermediği ve ülkenin “Avrupa perspektifine inanmadığı” görüşü dillendiriliyor. Bu söylemler için AP tarafından son yıllarda Türkiye konusunda kullanılan en sert üslûp demek abartı olmaz.
 
Türkiuye’de “üst düzeydeki” yolsuzluk iddialarının “kaygı verici” olarak tanımlandığı taslak kararda, bu iddiaları soruşturmakla görevli savcı ve polis memurlarının görevlerinden alınması “üzücü” olarak niteleniyor, bu durumun “bağımsız yargı ilkesine aykırı olduğu” belirtilip, “soruşturmaların saygınlığına gölge düşürdüğü” görüşü dile getiriliyor. AP bu çerçevede, Türk hükümetine Avrupa Konseyi’nin yolsuzlukla mücadele birimi olan GRECO tarafından Türkiye hakkında alınmış kararları uygulama yükümlülüğünü hatırlatıp, Sayıştay’ın yürürlükteki uluslararası normlar çerçevesinde işleyişinin güvence altına alınmasını istiyor.
 
AP içinde HSYK’daki son değişiklikle ilgili kaygılar da rapora doğrudan yansımış durumda. HSYK içindeki son değişiklik için “derin kaygı” ifadesinin kullanıldığı taslak metinde, Adalet Bakanı’nın kurul içindeki yeni konumunun, “kuvvetler ayrılığı temelinde demokratik sistemin tam işleyebilmesi için gerekli önkoşul olan bağımsız yargı ilkesine aykırı” olduğu vurgulanıyor. HSYK yasasını “Avrupa standartları temelinde” yeniden gözden geçirilmesini isteyen AP, Türk hükümetine bu alanda Avrupa’nın referans kurumu olan Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu ile işbirliği yapması çağrısında bulunuyor.
Hukuk sistemindeki eksikler
 
Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi davaların da gündeme taşındığı taslak metinde, bu davalardaki “hukuksuzlukların”, kararların halkın içine sinmemesine neden olduğu vurgulanmakta. Pınar Selek’in 16 yıldır devam eden davası Türk hukuk sistemindeki eksikliğin örneklerinden biri olarak gösterilmekte.
Taslak metinde Türk hükümetinin Kürt sorununun çözümü için “PKK ile müzakereler temelinde” başlattığı sürece ise destek veriliyor. Hükümetten bu süreçte ilgili tüm tarafların ve muhalefetin görüşünü alması istenirken, muhalefete de süreci destekleme çağrısında bulunuluyor.
 
Kıbrıs sorununa çözüm amacıyla başlatılan yeni sürece destek verilen taslak metinde, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Ankara’dan Kıbrıs’taki askeri kuvvetlerini çekme ve kapalı Maraş’ı Birleşmiş Milletlere devretmesi isteniyor. Kıbrıslı Rumlardan ise Mağusa limanından Kıbrıslı Türklerin ticaret yapabilmelerine izin vermesi talebinde bulunuluyor.
 
AB'nin Ankara ile yürüttüğü katılım müzakereleriyle ilgili olarak üyelik teriminin itinayla kullanılmadığı metinde, Yargı ve Temel Haklarla ilgili 23 ve Adalet, Özgürlük ve Güvenlikle ilgili 23’üncü başlıkların açılması için AB ülkelerine çağrı yapılıyor. Türkiye'nin Avrupa’nın enerji politikalarına dâhil edilmesi isteniyor.
 
Türkiye’den dış politikasını AB dış politikası ekseninde yürütmesini de talep eden AP, Ankara’nın Suriye sınırından “insan hakkı ihlallerine neden olabilecek gruplar için savaşmaya gidenlerin ve silahların geçişini engellemesini” istiyor.
 
Rapor ve taslak karar metni 11 Mart Salı günü AP genel kurulunda tartışıldıktan sonra 12 Mart Çarşamba günü oylamaya sunulacak.
http://www.caferider.com.tr/ap-nin-turkiye-raporu_h11280.html