13-05-2014 tarihinde eklendi
Hz. Ali’nin doğum günü Bağcılar'da kutlandı
Ali aşkında buluştular


Şahı Velayet Hz. İmam Ali (as) doğum yıldönümünde Bağcılar İmam Ali Camii’nde düzenlenen törenle anıldı.

Tören Cabir âlimlerinden H. Ş. Ehed Talan’ın Kur’anı Kerim tilavetiyle başladı.



Törende açılış konuşmasını yapan Dünya Caferi Alimler Birliği Başkanı H. Ş. Hasan Karabulut şunları söyledi: ”Rahmet aylarının içerisindeyiz. Velayet ve imamet ayındayız. Nurun dünya âleminde tecelli ettiği günlerin içindeyiz. Ne mutlu kalp gözleriyle bu nurdan aydınlanan insanlara.  Şah-ı Velayetin adıyla müzeyyen olan bu mabedimizde kutlu bir doğum için toplanmış bulunuyoruz.  Gününüz kutlu bayramınız mübarek olsun. Sizden bir soruya cevap vermenizi istiyorum acaba Hz. İmam Ali kendisinden sonra bu varlık âlemine, beşeriyete kaç kitap hediye etti?

Bütün Müslümanların istisnasız olarak iki büyük değere dayanarak ibadetlerini yapmaktadır. Biri Kur’anı Kerim, Peygamberimizin ve Ehlibeytinin hadisleridir. Şunu arz etmek istiyorum: Ali kimdir sözü hangi meşrep ve mektepte olursa olsun, İslam’dan nasiplenen herkes bilir ki bütün Müslümanların aldıkları doğru İslami bilgileri, İslam’ın bekçisi, hamisi, hafızı, natıkı olan varlık âleminin ikinci değeri olan Ali Mürteza’ya borçludur. Nedeninin yanıtı şudur: Birincisi, Hz. Peygamberimize vahyin indiği günden itibaren Allah Resulüyle birlikteydi. 

Değerli Ehli Sünnet âlimlerinden İbni Ebil Hedid şöyle yazıyor: Ali; Kuran’ın natikiydi, Kur’anı yazan idi. Canlı Kur’andı. Bunu hepimiz biliyoruz. İkincisi Hz. Peygamberimizden sonra hadis yasağı getirdiler. Bu yasak tam 90 yıl devam etti. Hz. Ali Peygamberden sonra Peygamberimizin hadislerini, onun siyasi görüşmelerini, onun mektuplarını tamamını kitaplar haline getirdi. Tam altı kitap oluşturdu. Şeyh Tusi Tehzib-ul Ahkam’da bu hakikatin altını çiziyor.  Kendisinden sonra oğlu İmam Hasan ve ondan sonrada oğlu İmam Hüseyin’e emanet etti.

İmam Sadık’ın ashabından Zürare diyor ki ben İmam Caferi Sadık’ın (as) elinde yazmış olduğu o kitapları gördüm o kitapları bana gösterdi. O zaman şunu diyebiliriz Şia’nın elinde bulunan hadisler Resuli Ekremin (saa) mübarek ağzından çıkan hadislerdir. Çünkü bunun kâtibi, vahyin kâtibi olan Ali Murtaza’dır. Hz. Ali diliyle kalemiyle, yaşamıyla hem Kur’anı bu âleme beşeriyete aktarmıştır hem de Allah resulünün hadislerini… Ona seslenerek şöyle diyoruz: Ya Ali! Sana, yoluna kurban olayım, değerlerine kurban.  Bütün güzellikler sendedir çünkü din seninle yaşamıştır ve yine seninle yaşayacaktır.

Bizler bugün kendi adıyla süslenen bu camide onunla biatleşmeye ve sözleşmeye geldik. Bu mübarek ay ve günde diyoruz ki: “Ya Ali! Bizler de senin gibi düşüneceğiz, canımız evladımız, varımız, variyetimiz senin düşündüğün o dine, o Muhammedi dine, o tertemiz İslam’a kurban olsun. Allah bizi onun yolundan ayırmasın. Gününüz kutlu, bayramınız mübarek geleceğiniz aydınlık olsun.” dedi.

Konuşmanın ardından Arnavutköy Fatımatüz Zehra Camii imamı H. Ş. Ammar İlter Ya Ali Şiirini okudu.



Programda Hz. Ayetullah Musevi Erdebili’yi temsilen  katılan H.Ş. Saadeti ise  şunları söyledi: “ Acaba Hz. Ali’yi yeterince tanıyabildik mi? Bütün insanlar tarafından tanınan birisi midir Hz. Ali? Ben Allah’ı tanımayan Müslüman olmayanların dilinden Hz. Ali hakkında söylenenlerden söz etmek istiyorum. Dr. Şibli Şumeyl Allah’ı tanımayan birisiydi ama Hz. Ali hakkında konuştuğunda şunu diyordu: “ Ebu Talib’in oğlu Ali beşeriyet tarihinde tek nüshaydı. Marksist bir yazar diyor ki Hz. Ali bütün yönleriyle insanlık tarihine örnek bir kişilikti.  Yine bir başkası diyor ki Hz. Ali’ letafet ve Mihribanlığı kahramanlığıyla bütünleştiren tek kişilikti. Onun başka bir örneği yoktu. İkinci halife diyor ki kadınlar Ali gibi bir oğul dünyaya getirmemiştir. Evet, tarih Ali adıyla diri kalmıştır. Büyük Türk Şairi Şehriyar da diyor ki:
 Yürü ey miskin dilenci, Ali'nin kapısını döv!
Elaçıklıktan krallık kaşını verir yoksula!

Hz. Ali Müslüman olmayanların kapısına gider, onların miskinlerini, öksüzlerini ziyaret eder, harabeleri dolaşır Yahudi aile ve çocukların ihtiyaçlarını karşılardı. Hz. Ali’nin annesi üç gün Allah’ın evinde Kâbe’de kaldı. O doğduğu zaman alıp eve getirdi. İmam Ali kimseye gözünü açmadı. Ama Hz. Ali Allah Resulünün nefesini yanı başında hissettiğinde gözlerini onun yüzüne açıp gülümsedi. Allah bizi Ali yolundan ayırmasın.” diye konuştu

Konuşmanın ardından Erdebil’den gelen Ehlibeyt meddahı Habibi kürsüye çıktı ve okuduğu methiyeler törene katılanlara coşku dolu anlar yaşattı.

Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz de selavat ve coşkulu tezahüratlarla çıktığı kürsüde şunları söyledi: “Allah o ecdadınıza rahmet eylesin ki sizi Ali vilayetiyle tanıştırdı. Ali taraftarı olmaktan, göğsümüz kabarıyor. Ali imamımızdır diye utanç duymuyoruz bilakis o imamımızdır diye iftiharımız var ve onunla övünüyoruz. Biz hamd ediyoruz ki rabbimiz Allah, Kitabımız, Kur’an, Kıblemiz Kâbe, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (saa), İmamımız Ali bin Ebu Talip’dir. Allah bizi Ali yolundan ayırmasın dünya ve ahrette elimizi onun eteğinden ayırmasın.Özgündüz rahatsızlığıyla ilgili endişe edilecek bir durumun olmadığını da sözlerine ekleyerek Allah birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın, bozmak isteyenlere de fırsat vermesin diye konuştu.



Konuşmanın ardından Urfalı Ehli Beyt şairi Mehmet Mavi Bütün Kâinata mövladır Ali adlı şiirini okudu.



Kutlama töreninde konuşan Almanya Gelsenkirchen imam ali camii imamı H. Ş. Muhammed Mücahidi ise: ‘Hz. Ali’yi anmak ibadettir.  Hz. Âdem ve Âlem aslında bu gün için hazırlanmıştı. Allah Hz. Âdem’e emretti yeryüzünde Kâbe’yi hazırlayacaksın, Kâbe benim evimdir, o evin temelini atacaksın. Daha sonra Âdem’in neslinden gelen Hz. İbrahim’e emreyledi ey İbrahim! Benim evim Kâbe’yi onaracaksın, tertemiz yapıp süsleyerek evimi hazırlayacaksın. Ev neden hazırlanıp süslenir değerli mümin kardeş ve bacılarım? Misafir gelecek diye. Allah bununla şunu buyuruyordu:

Ey İbrahim ve Âdem sizin yolunuzu İmamet olarak devam ettirecek olan misafirim gelecek. O kimin misafiriydi Allah’ın evine. O eve tek bir misafir gelecek. Ondan sonra kimler gelecek?  Evvel Ali, Ahir Ali, Batın Ali. O eve kimse girmeyecek. Fatime Binti Ali’ye işaret ediliyor. Ya Fatıma gel. Benim evime, Kâbe’ye yani Allah’ın evine. Bu evde Ali dünyaya geldi. Kıyamete kadar da orası sadece Ali’ye açıldı.

Duvar yarılıp Fatıma Binti Esed bu kutlu doğumu orada gerçekleştirdi. Bütün Müslümanlar hacda o vilayetin etrafında dönmekte ve dönmeye devam edeceklerdir. Hz. Ali’nin yaşantısını dört evreye ayırmak gerekir. Bir on yaşına kadar peygamberin kucağında vahyin evinde eğitilip büyütülmesi.  23 yıl o peygamberin yanında onun izinde verdiği mücadele. Bedir, Uhut, Hendek, Huneyn, Hayber’de ve en zor savaşlardan birisi olan Cemel savaşında onu görüyoruz bu dönemde verdiği cihat. 

Üçüncü dönemi 25 yıl vahdet için sabırla verdiği mücadele. Kendi tabiriyle gözünde kılçık, boğazında kemik kalmış insan gibi sabrettim. Son beş yılı da adaletin kök salması için verdiği mücadele. Yabancı bir yazar diyordu ki ne olurdu ki dünya insanlığa her yüz yılda bir Ali gibi birini bahşetseydi. Allah’a hamdolsun. Şunu da demeliğim değerli büyüğümüzün H. Ş. Selahattin Özgündüz hocamızın gayretleriyle bu günlere geldik ve bu güzellikleri birlikte yaşıyoruz. Allah uzun ömürler versin ve Allah bizi Ali yolundan ayırmasın.”diyerek sözlerini bitirdi.


Araştırmacı yazar Necmi Santalu da Hz. İmam Ali’nin yolu İslam’ın özüdür. İnsanlığın ve Müslümanların ondan alacağı büyük derslerin olduğunun altını çizdi. Program okunan methiye ve duaların ardından verilen ikram yemeğiyle son buldu.

http://www.caferider.com.tr/-hz--alinin-dogum-gunu-bagcilar-da-kutlandi_h11663.html