11-07-2014 tarihinde eklendi
Allah Dostlarının Özellikleri


Yüce Allah, miraçta Peygamber'ine kendi dostlarını şu özelliklerle tanıtmaktadır:

"Benim dostlarım, kendilerine baktığım gibi onlarda benim kullarıma bakarlar."

Allah dostlarının ilk ve en belirgin sıfatı, Allah için sevmek ve Allah için düşman olmaktır. İnsanın başkalarını sevmesi Allah sevgisinin bir kısmıdır, Allah'ı sevmeyen başkasını da O'nun için sevemez. İnsan, Hak Teâlâ'yı sevdi mi, O'nu seven herkesi sevmeye başlayacaktır yahut tam tersi Allah'ın sevmediği insanları da sevmeyecektir. Allah dostu olan bir kul, insanlara Allah'ın onlara baktığı gibi bakar, yani eğer birisi Allah'ın katında aziz, değerli ve sevilen biriyse bu insan Allah dostunun yanında da böyledir. Allah'ı sevenin sevgi ve düşmanlık ölçüsü yüce Allah'tır.

"...ihtiyaçlarını halka götürmezler..."

Doğal olarak insan dünyada yaşadığı sürece her zaman bazı şeylere gereksinim duymuş, bir takım ihtiyaçları olmuştur, insanoğlu ne kadar büyürse ihtiyaçları da o kadar çoğalmaktadır. Hiçbir şekilde kimseye muhtaç olmayan sadece yüce Allah'tır, her şey O'na muhtaçtır ve O hiçbir şeye muhtaç değildir.

"Ey insanlar! Hepiniz fakir ve Allah'a muhtaç olanlarsınız. Zengin ve övülmeye layık olan ancak O'dur." [1]

İnsanın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak olan yalnızca O'dur, bunun bilincinde olan Allah dostları; ihtiyaçlarını yalnızca O'na arz ederler, hacetlerini O'nun sonsuz kudretinden alırlar, ümitleri yalnız Onadır ve Ondan başkasına asla ümit bağlamazlar.

Duanın ve sürekli duaya yönlendirmenin en önemli hikmetlerinden biri de, insanın her zaman bütün ihtiyaçlarını Allah'tan isteme alışkanlığını kazanıp, başkalarına ağız açmamayı öğrenmesidir. Dua sayesinde bu yakınlık ne kadar çoğalırsa Allah'a olan muhtaçlık ve başkalarından müstağni olma hissi de o denli çoğalır, öyle ki, artık hacetlerini Allah'tan başka hiç kimseden istemez olurlar. Bunu en güzel şekilde Hz. İbrahim'in ateşe atılma olayında gördük, Cebrail gelip ona bir isteğin var mı diye sorduğunda, o hacetini Cebrail'den bile istemeden, "Hayır" yanıtını verdi.

Bu bağ, kendi yaşamımızda da çokça görülmektedir meselâ, biri sizden bir şey istiyor ve siz de onun ihtiyaçlarını karşılıyorsunuz, sonrasında yine defalarca onun isteklerini karşılıyorsunuz. Bu durum zamanla sizinle onun arasında bir samimiyet, yakınlık ve dostluk oluşturacaktır. İnsanın Allah'a muhtaç olması ve isteklerini de ondan dilemesi zamanla çok güçlü bir dostluk oluşturacaktır. İnsanlarda olan dostluktan çok daha güçlü bir dostluk.

"...karınları asla haram malla dolmaz..." [2]

Allah dostlarının bir diğer özelliği, dünyanın fani ve geçici lezzetlerine kendilerini kaptırmayıp, ona bağlanmamalarıdır. Hatta helâl olan nimetleri bile çokça kullanmazlar, ondan sadece ihtiyaçları miktarınca alarak, yaşamlarını sürdürürler. Helâl nimetleri kullanırken, kasıtları lezzet almak ve hoşlarına gittiği için de değil, amaçları güç bularak Allah'a daha güzel ibadet etmek içindir. Zaten insan, bedenin güç bulup sağlıklı olması için gereken miktardan fazla yedi mi, bu ters etki yapacaktır, aşırı yemek daha da insanız güçsüz, tembel ve hastalıklı kılar.
 1- Fatir,15.
1- Bihar'ül Envar’daki nakle göre, "min ekli'l-helal / karınları helal malla dolmaz" tabiri kullanılmıştır yani, dünyanın helâlından bile fazla yararlanmazlar.

Müminlerin Sevinç ve Mutlulukları

Müminler Allah'ın helâllerinden dahi fazlaca yararlanmıyorlarsa, peki bunların sevinçleri ve mutlulukları nededir? Bu soruya yüce Allah şöyle cevap vermektedir:

"...dünyadaki sevinçleri benim zikrim, sevgim ve onlardan razı olmamdır..."

Allah dostları mutluluğu geçici ve boş şeylerde aramıyorlar, onlar gerçek mutluluk peşindedirler, gerçek mutluluk ise, Rabb'ul âleminin buyurmuş olduğu şu üç şeydedir:
1- Allah'ı Hatırlamak

Allah'ı seven, sevginin gereği sürekli O'nu düşünecek, her şeyde O'nu hatırlayacaktır. Doğal olarak bu hatırlama seven için en büyük mutluluk kaynağıdır. Tam bir kavuşma gerçekleşene değin, bununla avunacaktır. İmam Seccad (a.s) seher duasında şöyle buyurmaktadır:

"Sürekli senin zikrin ve hatırlanmanla kalbim canlıdır." [1]

Yani, yaşama sevincim, kalbime huzur veren sadece seni anmaktır, eğer kalbim seni anmayacak olursa yaşayamaz; çünkü senden başka benim yaşama ümidim ve sevincim yoktur.Mümin insan asla kederli değildir aksine, herkesten daha mutludur; çünkü Allah'ı anmaktadır, dünyanın boş ve geçici olan yalan mutluluklarıyla kendisini kandırmamaktadır.

Hadisin açıklamaya çalıştığımız bölümünde yüce Allah "dünyadaki" tabirini kullanmıştır. Bundan maksat belki de ahirette Allah'ı hatırlamaya gerek kalmadığı içindir. Allah dostu dünyada Allah'ı anarak mutlu oluyor, ama cennette artık bu şekilde anmak gerekmiyor, çünkü dünya ayrılık ve hicran yeridir, cennet ise kavuşma. Mümin insan ölümle beraber likaullaha, Allah'a ulaşacaktır. İşte o zaman sürekli olarak kalp gözüyle Allah'ı görecektir.

Zikir ve Allah Aşkı Arasındaki Bağ

Allah'ı zikredip [2] ,hatırlama O'na olan sevgiden kaynaklanmaktadır, sevgi çoğaldıkça zikir de çoğalacaktır. Bunu insanlarla olan normal yaşantıda da görmek mümkündür. Kim birisini çok sevip ona âşık olmuşsa, sevgisi ölçüsünde her zaman sevdiğini düşünecektir, eğer aşkları çok fazlaysa birbirlerini düşünmek de o denli çok olacaktır. Ama insan unutmaya başlarsa, saatler geçmiş ve hala sevdiğini düşünmemişse işte o zaman sevgileri de azalmaya başlamış demektir. Bu yüzden Allah'ı sevenler ve onun aşkına ulaşmak isteyenler, Hak Teâlâ'yı daha fazla düşünmektedirler, zira bu sevginin çoğalıp derinleşmesinin sebebidir.
2- Allah'ı Sevmek

Yüce Allah Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:

"İman edenlerin Allah'a olan sevgileri çok daha fazladır." [3]

Allah dostları kalplerinde hissettikleri ilâh-î aşk sayesinde huzurludurlar, Allah'ı sevmeleri onların mutluluk kaynağıdır. Ölümü, gönüllerinin bu aşktan yoksun olmasına yeğlerler. Ruhlarının huzuru bunda saklıdır, Allah sevgisi onların yaşama sebebidir, bunun için de Allah sevgisini çoğaltacak amelleri yapma ve bu sevgiyi azaltacak işlerden de uzak durmaya çalışırlar.
3- Allah'ın Razı ve Hoşnut Olması

Seven için en güzel şey sevdiğinin de onu sevdiğini bilmesidir. Âşık olduğu kimsenin ondan hoşnut olduğu ve sevdiğini anlaması, seven için en büyük mutluluktur.

Evet, Allah'ı sevenlerin en büyük hedefi onun rızasını kazanmaktır, ne zaman ki rızasının ve sevgisinin azaldığının farkına varsalar hemen endişeye kapılırlar, ruhları sanki büyük bir azaba uğrar, biran önce onun sevgisini yeniden kazanmak için çalışıp çabalarlar, ancak bu şekilde çektikleri acıdan kurtula bilmektedirler.
 

1- Bihar'ül Envar, c:98,s:89.

1- Zikirden maksat, sürekli olarak Allah’ı subhanalla, lailaheillallah diyerek zikretmek değildir, bu sadece bir çeşididir. İnsanın her yerde ve her işte Allah’ı hatırlaması, onun rızası doğrultusunda hareket etmesi, hiçbir zaman ondan gafil olmaması da Allah’ı zikir etmektir.

2-  Bakara,165.

http://www.caferider.com.tr/allah-dostlarinin-ozellikleri-_h11986.html