27-07-2016 tarihinde eklendi
Bu darbe Girişimi Buram Buram Amerika Kokuyor
Kumpas davalarının avukatı Celal Ülgen, “Balyoz darbe planı sahteydi. İçindeki bulgu ve kanıtlardan kumpas Amerika kokuyordu. Bu darbe girişiminde de aynı koku var” dedi ve ekledi: ABD, Fethullah Gülen’i iade etmeyecektir.

O geceden bu yana hemen hemen hiç uyumayan isimlerden biri de kumpas davalarının avukatı Celal Ülgen. Tıpkı kumpas sürecinde olduğu gibi, bugün de doğruları tüm çıplaklığı ile anlatıyor. Ülgen bu işe baş koyduğunu da tüylerimi diken diken eden şu cümle ile dile getiriyor: “Eğer darbe tamamlanmış olsaydı, hepimiz ya ölecektik, ya da cezaevlerindeydik!…”
 
BİR HUKUK DEVLETİ ASLA İNTİKAM DEVLETİ OLMAZ
 
– Öncelikle OHAL’i hukukçu gözüyle yorumlar mısınız? 
Şiddetin yoğunlaşması durumunda OHAL, kalkışmanın gerçekleşmesi durumunda ise sıkıyönetim ilanı anayasamızın 120 ve 122. maddelerinde düzenlenmiştir. İktidar sıkıyönetim ilan etme nedenlerine sahip olduğu halde Olağanüstü Hal ilan etmeyi tercih etti.
– Peki OHAL idam cezasının yeniden getirilmesi için de bir yaptırım olabilir mi? 
İdam cezasının yeniden getirilmesini isteyen bir güruh var. Bir hukuk devleti asla intikam devleti olmaz. Darbeciler yaptıkları alçaklıklarının hesabını yargı karşısında verecek ve yaptıkları kalkışma nedeni ile en ağır biçimde cezalandırılacaklardır. Bu nedenle OHAL ilan edilmesi ile idam cezası arasında bir nedensellik bağı görmüyorum.
 
EĞER DARBE BAŞARILI OLSA AMERİKA’YA YARAYACAKTI
 
– Bu darbe girişiminde o çok ünlü Roma Hukuku sorusu CUİ BONO’nun yanıtı ne olabilir? Kime yaradı, ya da yarayacaktı?
Evet Roma Hukuku’nda; faili meçhul bir soruşturmada faile ulaşmak için “cui bono”, yani “suçtan yararlanan kim” diye sorar ve bu sorunun yanıtı üzerine soruşturmayı derinleştirirlermiş. Darbenin gerçekleşmesi halinde bu durumun Amerika’ya yarayacağını, darbenin akim kalması durumunun ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaradığını söylemek mümkün.
– Neden Amerika’ya yarayacaktı?
Çünkü Amerika bugünün değil 50 yıl sonrası ülkesinin hesaplarını bile yaparak bir dünya düzeni kurmak istiyor. Ortadoğu ve BOP da bu isteğin bir ürünü. Balyoz darbe planı sahteydi, kumpastı fakat içindeki bulgulardan ve kanıtlardan bu kumpasın Amerika koktuğunu hep söyledim. Önceki bilgi ve bulgularımızla bu darbe girişiminin de buram buram Amerika koktuğunu söyleyebiliriz. Amerika, Ortadoğu petrolünü ve bölgedeki çıkarlarını korumak için zaman zaman belli güçlerle ve odaklarla işbirliği ve güç birliği içinde olmaktadır. Türkiye’de ise; bir dönem kurum olarak TSK ile yakın ilişki ve işbirliği içinde olunmuş, özellikle 12 Eylül dönemi bu işbirliğinin doruk noktasını teşkil etmişti. Zamanla TSK içinde “Bağımsız Türkiye” ilkesi ile hareket eden bir yapı komuta kademelerine gelmeye başladı. Amerika savaş gemilerinin boğazlardan Karadeniz’e geçmesine izin vermedi. İşte bu dönemlerde Amerika işbirliğini “Din” kaldıracını da arkasına alabilecek şekilde Fethullah Gülen’e ve Erdoğan’a yönlendirdi. Fethullah Gülen daha küresel ve daha gizli olarak bir işbirliği içine girdi. Gülen gizli örgütlerin de maşasıdır.
 
GÜLEN OKULLARI, CIA’İN KONUŞLANDIĞI YERLERDİR
 
– Hangi örgütler onlar?
Özellikle CIA… Fethullah Gülen’in yabancı ülkelerdeki okulları, o ülkelerdeki CIA teşkilatının da konuşlandığı yerlerdir.
– Bu darbe girişiminin arkasında Amerika varsa, o zaman önümüzdeki süreç için ne öngörüyorsunuz? Fethullah Gülen iade edilir mi? Edilmezse ne olur?
İki açıdan Fethullah Gülen’in iade edileceğini sanmıyorum. Birincisi; biz iade nedenine yönelik usulüne uygun talep yapamıyoruz ne yazık ki. Bu sistemi iyi kavramış değiliz. Kanıt olarak gördüğümüz şeyler, onlar için kanıt olmaktan uzak şeyler sayılabiliyor. İkincisi; Amerika Gülen’in hem etinden, hem sütünden ve hem de yününden faydalanıyor. Bu nedenle iade etmeyecektir. Cumhurbaşkanı; Gülen’in iade edilmemesinin Türk-Amerikan ilişkilerinde bir gerginliğe neden olmayacağını söyledi. Ama bunu da “Başbakan söyledi” demek isterdim açıkçası!
 
TEHLİKE ORTADAN KALKMIŞ DEĞİL, SUİKASTLAR OLABİLİR
 
Darbe girişimi ve zamanlaması ile ilgili çok sayıda yanıt bekleyen soru var. 17/25 Aralık sonrası ortaya çıkan sürecin rövanşı olma ihtimaline nasıl bakıyorsunuz? Diyelim ki öyle… Peki o zaman neden 15 Temmuz? 
17/25 Aralık sonrası ortaya çıkan sürecin rövanşı değil 17/25 Aralık sürecinin bir devamı niteliğinde bir darbe girişimidir. 17/25 Aralık ilk atağın yapıldığı dönemdir. Yargı eli ile yapılmak istenen bir darbe başarısız olunca, TSK içinde uyuyan hücrelerin yapacağı bir darbeye dönüşmüştür. 15 Temmuz bir sıkışmış olma halinin getirdiği tarihtir. Acul, erken bir tarih. Ama iyi ki böyle oldu. Daha olgun ve daha kapsamlı bir tehlike böylece atlatıldı. Burada hedef gene cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı şans eseri kurtuldu. Acul ve erken kalkışma olmasına karşın cumhurbaşkanını saf dışı bırakabilselerdi, belki darbe tamamlanmış ve hepimiz şu anda ya cezaevlerinde ya da ölmüş bulunacaktık.
 
NİYE ZAMANINDA HABER VERİLMEDİ? 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Al Jazeera’ye verdiği röportajda “İstihbarat zafiyeti var” ifadesini kullandı. Yani bir bakıma bu konudaki zafiyet dünyaya ilan edilmiş oldu. Peki ya güvenlik zafiyeti?…
Elbette istihbarat zafiyeti var. 6 saat cumhurbaşkanından ve başbakandan gizlenmiş bir darbe girişimi var. MİT nerede, Başbakanlığa bağlı bu kurum neden zamanında kendisine ulaşan bilgiyi iletemiyor? Üstelik neden istihbarat yapmadın demiyoruz. Kucağınıza düşen bilgiyi neden zamanında paylaşmadınız? 
Hâlâ yakalanamayan darbeciler olduğunu biliyoruz. Bu durumda tehlikenin devam ettiğini düşünüyor musunuz? Buna ek olarak bir iç savaş tehdidi görüyor musunuz?
Bu konuda tehlikenin tamamen ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Ancak başarısız bir darbe girişiminden sonra suikastlar başlar. Bu suikastlar sadece iktidara olmaz. Kaos yaratacak her kesime ve toplumun sevilen yüzlerine karşı da olabilir. Bu konuda istek ve yetenekleri var. Bence Olağanüstü Hal’in biraz güvenlik için kullanılması gerekir.
 
BALYOZ SÜRECİNDE HERKESİ UYARDIK AMA DİNLEMEDİLER
 
– Cemaat yapılanması yıllardır konuşulurken, üzerine kitaplar bile yazılmışken bu darbe girişiminin gerçekleşebilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sorunuz içinde yanıt da var aslında. Gaflet… Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları sırasında ekrandan ve yazılı basından sürekli ortada dev bir örgütlenme olduğu, uyuyan hücreler bulunduğu, her tarafa sinmiş ve sızmış olduklarını söylemiştik. Kimse dinlemedi. Hatta düğmeye bastıklarını iddia ettikleri tarihten bu yana bile etkin hiçbir mücadele yapmadılar, önlem almadılar. Adeta darbeye çağrı çıkardılar. Bu; siyasi iktidarın en büyük aymazlığıdır.
 
ÇOK TİTİZ BİR İNCELEME ŞART
 
– Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmadığı kadar gözaltı ve tutuklamalar var. Bu kadar insanın aynı anda yargılanmaları nasıl mümkün olacak?
Evet rekor sayıda gözaltı var. Bu kadar çok şüpheli arasında suçsuz ve günahsız insanlarında sıkıntı çekeceğinden korkuyorum. Örneğin bana gelen ilk bilgiler
arasında Askeri Casusluk ve Fuhuş adı verilen davanın Anayasa Mahkemesi’nden dönmesinden sonra Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde beraat kararları çıktı. Kumpas yapanlar ve kumpası kasten görmeyen önceki yargıçlar için de suç duyurusunda bulunuldu. Şimdi bu kararda imzası bulunan bir yargıcın da tutuklandığını söylediler. Bu nedenle kılı kırk yaran çok titiz bir inceleme gerekli.
 
sözcü
http://www.caferider.com.tr/bu-darbe-girisimi-buram-buram-amerika-kokuyor_h17379.html