05-10-2017 tarihinde eklendi
CAFERİDER (Caferilik İnancını Tanıtma Araştırma ve Eğitim Derneği) tarafından Halkalı’da düzenlenen Evrensel Aşura Matem Merasimi’ne yurt içi ve yurt dışından yüz binlerce kişi katıldı.

İSTANBUL- 30 Eylül 2017- Cumartesi Peygamber Efendimiz’in (s.a.a) sevgili torunu İmam Hüseyin (a.s) ve 71 yâreni, Aşura Günü Kerbela’da şehit edilişlerinin 1378. yıl dönümünde İstanbul Halkalı'da törenlerle anıldı.
 
Törende bir konuşma yapan Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz “Yine bir Kerbela matemini birlikte tutuyoruz. Muharrem ayı Müslümanlar için bir matem ayıdır. Kerbela bizim hem çölümüzdür hem gülümüzdür, Kerbela bizim hem yolumuz hem kervanımızdır, Kerbela bizim hem derdimiz hem dermanımızdır. Bugün Hüseyinle birlikte olanlar, onun muhabbetiyle dolanlar bu salonda ve biz bu salondan aslında hep birlikte şöyle sesleniyoruz: “Ey Hüseyin! Can Hüseyin! Gül Hüseyin, keşke çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım. Senin için görülmüş bir düş de ben olsaydım. Kılıcının kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım. Senin için gözlerden akıtılan bir damla yaş da ben olsaydım.” Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım, diyor bu salonu ben biliyorum.
 
Mercan mercan uçuk dudağında kan, inci inci soluk şakağında ter, ne baş yedi ne kan içti bu meydan bu meydan aşıktan canını ister. Biz Aşura Meydanı’nda, Kerbela Meydanı’nda aşkı için ve iman aşkı için ölenlere hep birlikte selam gönderiyoruz. Ve dünyanın şunu bilmesini istiyoruz. Kerbela sadece bir ağıt değildir, Kerbela kuru bir matem değildir, Kerbela zulme baş kaldırmak, boyun eğmemektir. Kerbela iman tazelemektir, zalime karşı gelirken onun zulüm kuvvetini hesap etmemektir. Kim olursa olsun mazlumun sesine kulak vermektir. Kerbela bir imandır. Kerbela aşkın ateşle imtihanıdır, bu ateşle yaşayanlara ve yananlara selam olsun. 
 
"Bize yakışan Allah'ın ipine sımsıkı yapışmak"
 
Değerli kardeşlerim, hepimiz şunu çok iyi biliyoruz, bunu herkes aslında çok iyi biliyor: Peygamberimiz bize iki şeyi emanet etti. Bunları bırakıp da yeni mukaddes emanetler icat etmenin lüzumu yok. Bize emanet edilen şeyin, Kur’an ve Ehl-i Beyt olduğunu çok iyi biliyoruz. O yüzden Peygamber’in ayak izini çerçevelerde saklayıp da Ehl-i Beyti’ni ayaklar altına almaya hiçbir Müslümanın tevessül etmemesi lazım. Peygamber’in hırkasını öpüp de arkasını hançerlemeye hiçbir Müslümanın tevessül etmemesi lazım. 
 
Ehlibeyt sevgisi abdest gibidir. Nasıl ki abdestsiz namaz olmaz; ehlibeyt sevgisi, muhabbeti olmadan da Kur’an anlaşılamaz, Kur’an’ca yaşanamaz. İşte Kerbela deyince biz bunu anlıyoruz. Biz Hüseyin’i ve mücadelesini unutmuyoruz. Hüseyin’in altı aylık yavrusu Ali Asgar’ın boğazına üç perçemli ok saplandığında mübarek kanını avucuna alıp gökyüzüne savurduğunda, “Rabbim bu kurbanı bizden kabul et.” dediğinde biz hep beraber amin diyen müminleriz.  
 
Değerli kardeşlerim, bundan sonra inşallah özellikle mezhep taassuplarına saplanıp yeni dünyada yeni Kerbelalar oluşturmaya fırsat vermememiz gerekiyor. Müslümanlar olarak yapmamız gereken birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu göstermektir. Çünkü bize yakışan Allah’ın ipine sarılmaktır. O ipi bırakıp onun bunun eteğine yapışmaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Biliyorsunuz Kerbela yasında esas şey kara elbiseler içerisine bürünmek değildir. Karalar giymek değildir. Aslı olan şey, Ehli- Beyt’e kara bir sevda duymaktır. Rabbim sizi bu kara sevdanızdan hiç ayırmasın inşallah. Ancak bu şekilde birlik ve beraberlik içinde olabiliriz” diye konuştu. 
http://www.caferider.com.tr/_h20058.html