15-04-2013 tarihinde eklendi
Sünni-Şii


Rahmetli Özal’ın Azerbaycan Türkleri için söylediği “Onlar şii, biz sünni” sözünden bu yana çok yıl geçti. Üstelik Özal Azerbaycan’a gitti ve gönüllerini aldı.

   Bu olaydan bize çıkarılacak dersler var. Öncelikle ne kadar tanınmış, ne kadar üst düzeyde bulunmuş ve ne kadar akıllı bilinmiş olsa da insanların yanlıştan kurtulamayacakları gerçeği... Özal’ın uzman olduğu konulardaki bilgisine ne diyebiliriz... Ama Türklük bilgisi çok sınırlı idi... O sınırlı bilgisinde de çok yanlışlar vardı...

   Özal’ın o sözü bir çok gerçeğe aykırıydı.

    Birincisi, Azerbaycan Cumhuriyetinde yaşayan Türklerin çoğunluğu şii olsa da yüzde kırka varan bir bölümünün de sünni olduğu gerçeği...

     İkincisi, Türkiye Cumhuriyetinde yaşayanların çoğunluğu sünni olsa da çok önemli bir kısmının alevi ve bir kısmının da şii olduğu gerçeği...

    Üçüncüsü, hangi mezhepten olursa olsun İslam’ın temel konularına inanan herkesin Müslüman olduğu ve Müslümanlar arasında böylesine mezhep bölücülüğü yapmanın büyük bir yanlış olacağı gerçeği...

   Dördüncüsü, hangi mezhepten hatta hangi dinden olursa olsun Türklüğün bizim kimlik adımız olduğu gerçeği... Dünya Türklüğünün çok büyük bir kısmı Müslüman’dır ve iyi ki de böyledir. Bütün Türklerin Müslüman olmasını istemek ve yolda çalışmak bir Müslüman Türk için amaç olmalıdır. Ama bu, Müslüman olmayan Türkleri dışlamayı da gerektirmez... Gagauzlar, Çuvaşlar, Sahalar ortodoks olsalar da bizim Türk kardeşlerimizdir. Elbette Türkiye’deki ortodoks Türkler de... Yeter ki Sevgi Erenol  gibi olsunlar...

Beşincisi, bir devlet yöneticisine çevredeki olaylar karşısında böyle konuşmalar hiç yakışmamıştır, gerçeği...

Şimdilerde
O, rahmetlinin bir boş bulunması idi... Ağzından kaçırdığı bir yanlıştı, geçti gitti diyelim..

  Ama şimdilerde şeytanların yeni bir oyun kurduklarını gözden kaçırmayalım...

   Irak, Suriye, İran üzerinde toplum terziliğine soyunanlar ile onların arkalarındaki global kapitalizm, şimdi bu sünni-şii ayrımına dayalı yeni oyunlar ardında...

   Yeni oyun ne mi? Sünni-şii ayrımını derinleştirmek ve Müslümanlar arasında oluşacak çelişkileri, çatışmalar durumuna tırmandırmak...

     Bilinen gerçek, Irak’ta şiiler çoğunlukta... Türkmen diye adlandırılan Irak Türklerinin de yarısı şii...

     Bilinen gerçek Suriye’de de şiiler çok...

    Bilinen gerçek Iran’ın çok büyük çoğunluğu şii...

    Ne yapmalı?

  Türkiye kamuoyunda şiilik karşıtlığı oluşturmalı; var olanları derinleştirmeli...

   Neden gerekli?

  İran’a karşı yapılacak bir global kapitalist saldırıda Türkiye kamuoyunun büyük bölümünü yanına almak ve hükümetlere teslimiyet mazereti sağlamak için...

   Ne diyeceğiz?
 “Onlar şii, biz sünni...”
Tuzağa Düşmeyelim

   Şeytanda oyun mu ararsın... Çok... Her türden... Beğen beğen al...

   Belki merak edenler vardır. Nedir bu şiilik? “Şia” yandaşı demektir. Kimin yandaşı? Sıffın savaşında Hazreti Ali’nin yandaşı... Kime karşı? Suriye Valisi olan ve devlete isyan eden Muaviye’ye karşı...

 Siz hiç Hazreti Ali’ye karşı Muaviye’yi tutan Müslüman gördünüz mü?

Yani…

Yani  ister sünni olsun, ister şii, ister alevi...
Allah’ın varlığına ve birliğine inanan...
Yüce Muhammed’in Allah’ın kulu ve Elçisi olduğunu bilen...

  Kur’anı Kerim’i Allah’tan gönderilmiş Hak kitap olarak bağlanan herkes Müslüman’dır. Adı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun.

İşte sünniler... İşte şiiler... İşte aleviler... Hepsi böyledirler...

Her Müslüman dinini kendi yolunca yaşasın, birbirini de sevsin...

Ve asla şeytanın tefrika tuzaklarına düşülmesin, diyorum...

Gün dayanışma günüdür.

 Gün şeytanın oyununu bozmak günüdür. Şeytan cinden de olur insandan da… Şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak demek, şeytanın oyununa düşmemek demektir.
 

http://www.caferider.com.tr/sunni-sii_m3215.html