Mehdilik inancı ahir zamanda zuhur edip, zulüm ve haksızlıkla dolmuş yeryüzünden  her türlü zulmü kökünden kazıyarak onu baştan başa adalet ve eşitlikle dolduracağı inancı asrı saadetten beri Müslümanlar arasında yaygın olan köklü bir akidedir.

 

Tüm semavi dinlerde, gerçek manası mehdeviyet olan bir kavram yer almaktadır. Dolayısıyla Mehdeviyet konusu, üzerinde hiç şüphe olmayan Kur’an-i bir hakikattir. Bu hakikat, Hz.Peygamber (s.a.a) ve evliyalardan  naklen beyan edilmiştir. Dolayısıyla  Mehdilik inancı sadece Şii mezhebine özgü bir inanç da değildir.

 

İslam’ın bütün yorumlarında Mehdilik inancı vardır. Ancak Ehl-i Beyt inancından farklı olarak belli bir kişi olmadığına ve henüz doğmadığına inanılmaktadır.

Ehl-i Beyt Mektebine göre Mehdilik inancı ahir zamanda dünyaya gelmesi beklenen belirsiz bir kurtarıcıya inanmak değildir. Bize göre Mehdi (a.f) babası, annesi doğum yeri ve bir çok alametleri ile tanınan ve yeryüzünün imamı olarak şu anda hayatta olan ancak İlahi hikmet gereği gizli bulunan belli bir şahıstır.

 

Yine Ehl-i Beyt Mektebine göre ismi Hz. Peygamber'in ismi, künyesi yine Hz. Peygamber’in künyesidir. Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a)  soyundan gelmektedir. Hicri 255. yılın Şaban ayının 15’inde dünyaya gelen Hz. Mehdi (a.f),  Hz. Peygamber'in (s.a.a) 10.kuşak torunudur.

 

Yüce rabbimiz, bu hak-batıl mücadelesinin sonunda ezilen mazlumların üstün geleceğini, yeryüzü son olarak salih kulların yurdu olacağını, fitnenin kökünün kazınacağını, dünyaya sadece Allah’ın dininin hükmedeceğini vaat etmiştir. “O, kendisine ortak koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber'ini hidayet ve hak din ile gönderdi.(Saf-8) Şüphesiz ki Allah doğru söylemiştir, o vaadinde sadıktır. 

 

Evet, biz diyoruz ki Mehdi haktır ve gelecektir. Ve bu inanış Ehl-i Beyt mensuplarını umutvar kılan, zinde tutan bir inanıştır. Bu inanç sayesindedir ki, haksızlığa, adaletsizliğe ve zulme karşı emsali olmayan bir direniş gösterilebilmektedir.