23-07-2016 tarihinde eklendi
Terörle yatıp-kalkmak


Türkiye organize terör eylemleri ile 1980’li yıllarda tanıştı. 1976 yılında Ankara’da birkaç eylem yapan küçük bir gurup 1979 yılında partileşerek kendilerine PKK dediler. 12 eylül 1980 darbesine kadar 213 sivil olmak üzere 243 kişiyi öldürdüler. 1984 yılında ise Şemdinli ve Eruh’ta köy ve karakol basarak bir polis memuru şehit edildi. O günden bu yana, zaman zaman azalan zaman zaman artan eylem sayısıyla 40 bin kişiden fazla sivil ve devlet görevlisi terör örgütü tarafından şehit edildi. 2000’li yılların başında bitme noktasına getirilen örgüt bu tarihten sonra yeniden güç topladı. PKK’nın yanında Türkiye ayrıca ASALA terör örgütünün diplomatlarımızı şehit eden eylemlerine tanık oldu. Son birkaç yıldır ise PKK dışında IŞİD  terör örgütü de toplumsal barışımıza yönelik vahşi ve kanlı eylemler gerçekleştirmektedir. 
 
Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulayıcıları 2010 yılında Suriye’ye çullandıklarında, Türkiye de dış politikasında “Yurtta sulh Cihanda sulh” ilkesinden vazgeçerek, yeniden Osmanlı hayaliyle Ortadoğu’da etkin olmak hevesine kapıldı. Bu nedenle olsa gerek, Batılı istihbarat örgütlerince kurulan, Suud-Katar kaynaklarıyla beslenen İslami görünümlü terör örgütleri sempatiyle karşılandı. 
 
Ne yazık ki bu sempati, sınırların denetimsizliği, sempatizanların  rahatça hareketi, eğitim ve eleman toplamada bir engelle karşılaşmamaları gibi örgütün Türkiye içerisinde yapılanmasına ve yerleşmesine neden oldu. İlgili kurumlarca bilinen ve takip edilen örgüte karşı etkili ve sonuç alıcı operasyonlar yeterli boyutta yapılamayınca, yine sosyal, kültürel ve dini alanlarda gerekli tavırlar yeterli düzeyde olmayınca bombaların patlamasıyla karşılaşmak mukadder hale gelmiştir. 
 
 
Büyüklüğü açısından örnek vermek gerekirse (rakamlar resmi rakamlardır); 
11 Şubat 2013 -Hatay Cilvegözü bombalı eylem 13 ölü, 50 yaralı, 
11 Mayıs 2013- Hatay Reyhanlı'da iki ayrı bombalı saldırı 52 ölü, 146 yaralı,
20 Mart 2014-Niğde’de çatışması 3 ölü, 8 yaralı, 
06 Ocak 2015-Sultanahmet’te canlı bomba eylemi bir ölü,  
05 Haziran 2015-Diyarbakır’da patlama 4 ölü, 400 kişi yaralı, 
20 Temmuz 2015- Suruç’ta canlı bomba eylemi 35 ölü, 104 yaralı
10 Ekim 2015-Ankara’da canlı bomba eylemi 100 ölü, 400 yaralı, 
12 Ocak 2016-Sultanahmet’te canlı bomba eylemi 10 ölü, 15 yaralı, 
20 Mart 2016- Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde canlı bomba eylemi 4 ölü, 40 yaralı, 
28 Haziran 2016- İstanbul Atatürk Havalimanı canlı bomba eylemi 40 ölü, 130 yaralı, 
 
Bu terör unsurlarının gerçekleştirdiği katliamlar ne yazık ki yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine ve toplumsal dokumuzda onarılması güç yaralar açılmasına neden olmuştur. Reyhanlı, Cilvegözü gibi yerlerde yapılan toplu katliamlar, sönen ocaklar, yaşanan acılar milletimizin benliğine, bilincine derin travmalar olarak yerleşmiştir. 
 
Bugün Türkiye dış politikasında revizyona giderek komşularıyla yeniden barışa yönelik ilişkiler kurma arzusunun işaretlerini vermesine rağmen, terör örgütlerinin eylemlerini hasarsız atlatması kolay olmayacaktır. 
Ocak 2015 tarihindeki EDİTÖR yazımızdaki çözüm önerimiz şu olmuştu; bu vahşeti durdurmanın tek çözümü İslam dinine mensup olduklarını söyleyenlerin, her türlü ayrılıkçı düşünceleri bir yana koyarak Hz.Peygamber’in (s.a.a) tahrif edilmemiş tebliğine, sünnetine, vahiy evi olan Ehl-i Beytin öğretisine yönelmesi ve Kur’an’ın istediği “Müslüman kardeşliğini” yeniden kurmasına bağlıdır. (Ocak 2015)
http://www.caferider.com.tr/terorle-yatip-kalkmak_m3391.html