03-05-2012 tarihinde eklendi
Uluslar arası Kutlu Doğum Konferansı
Caferilik İnancını Tanıtma, Araştırma ve Eğitim Derneği ile Uluslararası El Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliğinin ortaklaşa düzenlediği “Rahmet Güneşi ve İslam’da Kardeşlik” Konferansı İstanbul Halkalı’da bulunan Courtyard Marriott otelde yapıldı.

Konferansa Irak, İran, Azerbaycan ve ülkemizden seçkin ilim adamları katıldı.

 Programın açılışında konuşan CAFERİDER Başkanı Av. Sinan Kılıç Caferi’derin ülkemizin ve İslam dünyasının birlik ve dirliği için çaba sarf ettiğini ifade ederek, günün anlamı, içeriği ve katılımcıları itibariyle düzenlediğimiz bu tür toplantıların özelde ülkemizin ve genelde de İslam dünyasının vahdetine i çok büyük katkılar sağladığına vurgu yaptı.

Dünya Caferi Âlimler Birliği başkan yardımcısı Ş. İbrahim Şeren’de kısa adı CABİR olan Dünya Caferi Alimler Birliğinin kurulduğunun müjdesini vererek önümüzdeki süreç içerisinde birlik ve dirliğimiz için çok güzel çalışmalar başlatacaklarını dile getirdi.    

   Konferansın birinci oturumunda  konuşan Türkiye Caferileri Lideri  Selahattin Özgündüz , Alemlere rahmet Resulü Ekrem’in veladeti Müslümanların  birlik ve dirliğinin vesikası olsun diye  din büyüklerimizce bu münasebetle vahdet haftası olarak ilan etmişlerdir. Bu gün ayrıca peygamberimizin dördüncü torunu altıncı imam sekizinci masum İmam Caferi Sadık (as)’ın da mübarek doğum günüdür. Bu gün yeryüzünde bir buçuk milyar Müslüman’ın amel ettiği İslam Fıkhının babası, banisi ve kurucusudur İmam Caferi Sadık (as).

 Peygamber (s.a.a)in torunu İmam Caferi Sadık Emevilerin seksen yıllık hükümeti döneminde orjini bozulan inhirafa sürüklenen İslam’ı hem ameli ve hem de itikadi anlamda çığırından çıkarmışlardı. Emevi ve Abbasiler arasında yaşanan çekişmeden doğan boşluktan yararlanarak Hind ve Yunan felsefesine karşı ilmi yaymaya müsait bir zaman buldu ve İslam’ı her anlamda fıkh-ı asgar ve fıkh-ı ekber anlamında kendi mecrasına oturttu. Böylece ceddinin dinini gereği gibi yaymış, İslam’ın bozulan orijinini bu sayede sağlam bir şekilde onarmıştır dedi. İmam Ebu Hanife, İmam Malik İmam Caferi Sadık (as)’ın talebeleri olmaktan övünmüşlerdir. Ben ayetlere, hadislere, Resullullah’ın buyruklarına ve Nehcül Belaga’ya baktığımda bize birliğimizi ve dirliğimizi öğütlüyor. Bir ailede bile herhangi bir konuda ihtilaf yaşanabilir bu doğaldır. Farklı düşünmek insanın doğasında vardır. Fakat Allah buyuruyor ki aranızda bir ihtilafa düşerseniz Allah ve Resulullah’a müracaat edin buyuruyor. Bizler de bu buyruğa göre davranmalıyız. Bizler farklı düşüncelerimizle birlikte birbirimizi sevme erdemini göstermeliyiz diye konuştu.

 İran Tebriz Binap İlahiyat Fakültesi Dekanı Ayetullah H.Ş. Abdülhamit Bunabi de, İslam aleminde Kur-an'ın faziletinin üstünde bir gerçek olmadığını ifade ederek şunları söyledi;  Allah Resulü (s.a.v) ‘nün yüce şahsiyetini öncelikle kendimizin tanıması gerektiğini ifade ederek bu tanımanın ardından o yüce peygamberi başkasına tanıtma şansına sahip oluruz dedi. Onu tanımadan başkasına da tanıtamayız diyen Binabi,   İmam Caferi Sadık (a.s) döneminde yaşanan bir olayı anlattı, İmama bir kişinin şöyle sorduğunu, ey imam Cebrail mi Üstündür? Ceddin mi? İmam ona şöyle cevap verdi, Cebrail benim ceddimin yanına geldiğinde ondan izin almadan içeriye girmezdi, izin alınca da onun karşısında mevlasının karşısında durur gibi dururdu diye buyurdu. Ruhlar aleminde onun peygamberliğine en çabuk kim iman ettiyse Allah peygamberleri onlardan seçti. Allah onun peygamberliğine en çabuk hangi melek iman ettiyse o meleği mugarreb mertebesine yüceltti diye konuştu.

Necef El Hikme Müessesesi Dış İlişkiler Sorumlusu Seyyid Salih El Hekim ise konuşmasında şunları söyledi; El Hekim Allah Resulunun bütün halklar için rahmet ve barış mesajı getirdiğini, bunun için tüm insanlara barış, muhabbet ve hoşgörü mesajları vermemiz gerektiğini söyledi. El Hekim bu güzel görüntüler eşliğinde tüm Dünyaya söylüyorum ki bu güzel ülkeden sesleniyorum. Bizim Dinimiz birdir tüm Peygamberlerin Dini birdir, mezhepler ise ayrıntıdır, bizler mezhep fitnesine düşmemeliyiz, bu çok önemli, biz bunu yaşadık ABD ülkemize geldi ve mezhep kavgası çıkarmaya çalıştı, ama bizim taklit mercilerimiz buna izin vermediler. Ayetullah El-Uzma Seyyid Ali El-Hüseyni El Sistani bizlere ehlisünnet bizim kardeşimizdir demeyin çünkü onlar bizim özümüzdür diyerek çıkarılmak istenen mezhep kavgasına müsaade etmemiştir dedi.

El Hekim biz zor dönemlerden sonra güzel günler yaşamaktayız zalim Saddam döneminden sonra rahatlıkla Dünyaya mesajlarımızı duyurabiliyoruz ve Türkiye için iyi şeyler düşünüyoruz Türkiye İslam ülkeleri arasında iyi bir konumda olmalıdır ve tek bir mezhep tarafından tutmamalıdır her tarafa eşit davranmalıdır dedi İslam coğrafyasında dökülen kanları beraberce engelleyebiliriz dedikten sonra sizlere Irak’tan tüm taklit mercilerimizin selamını getirdim diyerek sözlerini tamamladı.

Uluslar arası El Mustafa Üniversitesi Türkiye temsilcisi Dr. Resul Abdullahi de yaptığı konuşmada, Kur’anı kerimde Allah’ın Peygamberler göndererek özellikle de son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa’yı göndermekle müminler üzerine minnet koyduğunu ifade ederek insanların cehaletten kurtulmasının yegane yolunun  Peygambere tam bir teslimiyet içinde uymasıyla mümkün olacağını dile getirerek, Hz. Peygamberin güzel ahlakının Müslümanlar için kurtarıcı bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.

 

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan ise konferansta yaptığı konuşmada; Mezhep bağnazlığının tehlikesine dikkat çekerek bundan şiddetle kurtulmamız gerekiyor diyerek cihan şumul düşünmemiz gerektiğini ifade etti. Nur Doğan, Kur’an’ın mesajının evrensel olduğunu, bu mesajı iyi anlayarak üzerimizde oynanan oyunları boşa çıkarmanın gayreti içinde olmalıyız. Medeniyetler çatışmasını ABD’nin boşuna üretmediğini ve İslam’ı da kültür olarak tanımlamalarının düşündürücü olduğuna dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü, Oysa İslam kültür değil ilahi din ve bir medeniyettir. İslam’ın özünde bulunmayan suni ayrımları bir kenara bırakalım. İnsanlık dine değil din insanlığa gönderilmiştir. Yapacağımız bir şey vardır o da Allah’ın şu buyruğudur “Hepiniz birden Allah’ıh ipine sımsıkı sarılın ve dağılmayın”. Allah’a, Resulüne ve onun tertemiz ehlibeytine sarılarak vahdetimizi ve birliğimizi koruyalım diye konuştu.

Tiyemder Başkanı Selahattin Yazıcı da konuşmasında Nehcül Belaga’nın önemine değinerek ilmin bir nokta olduğunun orada net bir şekilde görüldüğünü o noktayı çoğaltanların cahiller olduğunu, zaman konuşma zamanı değil, icraat zamanı olduğunun ifade ederek birlik ve beraberlik mesajı verdi.
 

  Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr.Ekrem Keleş ise yaptığı konuşmasında, ''İslamiyet, ırkları, coğrafyaları, dilleri, renkleri ve kültürleri farklı milyonlarca insanı kaynaştırıp, yüce değerler etrafında birleştiren evrensel bir nizamdır'' olduğunu söyledi.

Keleş, İslam'ın kölelerden, köle azatçılarından büyük ilim adamları, sanatkârlar ve komutanlar yetiştirecek kadar insana değer veren bir sistemdir. İslam'ın devlet başkanı ile hizmetçiyi Allah'ın huzurunda aynı safa dizen bir eşitlik tablosu olduğunu belirten Keleş, ''En basit bir bireyin canını, malını, meskenini, imanını, inancını ve düşünce özgürlüğünü, toplumun en üst düzeyindeki kadar saygın ve dokunulmaz sayan bir hukuk düzenidir. Halife ile gayri Müslim bir vatandaşını hakimin karşısında yan yana ayakta tutan bir adalet sistemidir'' diye konuştu.

Keleş, Hz. Peygamber'in buyurduğu gibi, İslam'ın yalanla imanı bir araya gelmez kabul eden, samimiyeti dinin özü sayan, kendisi için istediğini başkaları için de isteyebilme, kendisi için istemediğini başkaları için de istememe ilkesini mensuplarının teme anlayışı haline getiren ahlak felsefesi olduğunu aktardı.

Bütün bunların Kur-an'ı Kerim'in, Hz. Peygamberin ve İslam büyüklerinin temel ilkeleri ışığında ortaya konmuş, İslam kardeşliğinin olmazsa olmazı olmuş bazı temel ilke ve yaklaşımlar olduğunu dile getiren Keleş, şunları söyledi:

''İslamiyet, ırkları, coğrafyaları, dilleri, renkleri ve kültürleri farklı milyonlarca insanı kaynaştırıp, yüce değerler etrafında birleştiren evrensel bir nizamdır''İnsanları Arap ve Arap olmayan, Arap ve Acem diye ikiye ayıran ve Arap olmayanların hiçbir şekilde Arap olanlarla eşit olamayacağı anlayışına sahip bulunan bir toplumda, Allah resulü 'Arap'ın Arap olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap olana hiçbir üstünlüğü yoktur' diye öylesine gür bir seda ile seslendirmiştir ki, bu seda insanların ve toplumların yaşadığı birçok unsurun temelinde yatan tahakküm ve istiğfar anlayışını yerle bir etmiştir.

Böylece insanın insana, insanın topluma, toplumun insana, bir ırkın başka bir ırka, bir toplumun bir başka topluma, bin sınıfın bir başka sınıfa tahakküm anlayışı ortadan kaldırılmış ve İslam kardeşliği bu sağlam temel üzerine kurulmuştur. Hz. Peygamber İslam dinini tebliğ ederken renk, ırk, cinsiyet ve sosyal statü farkı gözetmedi. İslam kardeşliğinin önündeki her türlü engeli ortadan kaldırdı. Bütün müminleri kardeş ilan etti.''

 

Azerbaycan Bakü Cuma Mescidi İmamı H. İ. Ilgar İbrahimoğlu da yaptığı konuşmada 70 yıllık rus esareti döneminde Allah demenin bile yasak olduğu bir sürecin içinde çok büyük acılar yaşadıklarını anlatarak 1990 lı yıllardan sonra İslam’ı anlama ve yaşama konusunda büyük aşamalar kaydettiklerini ifade etti. Dünyada İslami fobya propagandasının yapıldığına işaret eden İbrahim oğlu dünyanın ve muhatapların artık değiştiğini gözlemliyoruz. Emperyalistlerin ve Siyonistlerin bölgemizde oynanan oyunlar konusunda İslam dünyasının uyanık olması gerektiğinin altını çizdi.

Caferider Alimler Yüksek İstişare Kurul Başkanı H. İ. Abdullah Turan da Hz. Peygamber’in yüce şahsiyeti üzerinde durarak Hz. Peygamberin en yüce varlık olduğunu o yüce şahsiyetin hürmetine Alemlerin yaratıldığını söyledi.

 Gün boyu süren konferansta, ''Hz. Muhammed'in gözüyle insan'', ''Günümüz dünyasında İslam imajı'', ''İslam'da kardeşlik hukuku'', ''Fikirde uzlaşı eylemde birlik'' gibi konular ele alındı.

 

  

http://www.caferider.com.tr/uluslar-arasi-kutlu-dogum-konferansi_h6152.html