25-06-2012 tarihinde eklendi
Fikirde Uzlaşı, Eylemde Birlik
Selahattin Özgündüz

 

Fikirde Uzlaşı, Eylemde Birlik

Selahattin ÖZGÜNDÜZ  -Türkiye Caferileri Lideri

"Fikirde Uzlaşı, Eylemde Birlik" uluslararası sempozyum, daha bir yaşına girmemiş olan derneğimizin düzenlediği ilk sempozyumdur. Ben peşinen kusurlarımız olursa şimdiden hoşgörünüze sığınarak af diliyorum. Özellikle basınımız tarafından sıkça sorulan bir soru var: "Bu sempozyuma neden ihtiyaç duyuldu?"

 Malumunuz olduğu üzere bölgemiz Emperyalist ve Siyonist güçlerin işgali altında ve her gün Müslüman kanı akmakta.

İslam toprakları Amerikan ve İsrail bombalarıyla milyonlarca Müslüman'ın kanıyla, kan gölüne dönmüştür. Müslüman analar ağlamakta, Müslüman çocuklar yetim kalmakta, minnacık yavrular analarının kucağında can vermektedir… Bununla birlikte Müslümanların en güzel örneğini verdiği Lübnan'daki mücadele, keza Irak ve Afganistan'daki mücadele, Amerika'yı ve istikbarî gücü, askerî alanda hezimete uğratmıştır. Başarı şansını engellemiştir. Lübnan da İsrail'i mağlup etmiştir.

Askerî başarıdan ümidi kesilen Emperyalist ve Siyonist şeytanî güçler, öteden beri İngiliz'in üstlendiği oyunu, şimdi,İngilizlerle beraber Amerika Emperyalizmi ve Emperyalizmin Müslümanların kucağına attığı gayrimeşru odaklarla birlikte İsrail açıkça Müslümanlar arasında etnik mezhebi çekişme, çatışma ve savaş çıkarmak üzere bütün oyunlarını sergilemektedirler. Hal böyleyken her Müslüman'a farzdır ki, Kur'an'ın ifadesiyle gücünün yettiği oranda, düşmanın kültürel işgalinden sonra, fiili işgaline karşı mukabele etmek durumundadır.

Biz de, gücümüzün yettiği oranda, İslam'ın bilge şahsiyetleri olan sizleri davet ettik. Sizin de hüsnü kabulünüzle bu toplantıyı teşkil ettik. Sizler de teşrif buyurdunuz. Hepinize teşekkür ediyorum.

Birlik, biz Müslümanların klasik söylemi haline gelmiştir. Fakat ameli olarak birlik konusunda ne yazık ki sorunlar yaşıyoruz. İşte o sorunlara çözüm aramak için, değerli ilim adamları, bilge şahsiyetleri sizler, bunun için buradasınız.

Birliği pratiğe nasıl yansıtacağız?

Biz, ülkemizde birlik ve beraberliğimizi tevhit, nübüvvet ve mead'da necip Türk milleti olarak, bu bayrak altında ve bu sınırlar içerisinde, bu değerler etrafında Kur'an nuru ışığında, Muhammed Mustafa (s.a.v) aşkında ve Ehl-i Beyt aşkında birlik ve konsensüs oluşturmuşuz. Allah'a hamd olsun. Bu diğer ülkelere de örnek olabilir.

Keza, bir Azerî olmam hasebiyle iftiharla örnek verebilirim, cenabı şeyhülislam Allahşükür Paşazade ve yardımcısı buradadır. Başyardımcısı Sünnî'dir. Biliyorsunuz, Azerbaycan'ın çoğunluğu Caferî'dir. Diğer İslam ülkelerine örnektir. Biz bir Kur'an'ın, bir kitabın talebeleriyiz. Bırakın ne kadar farklı düşünceler olursa olsun, ihtilafın olmamasına çalışmayın. Herkes Kur'an üzerinde düşünüp fikir üretsin. Bunda bir sakınca yok.

 Sorun; fikirleri, düşünceleri, istinbatları, içtihat farklılıklarını düşmanlık sebebi saymaktır. İşte bu noktada çözüm üretmek gerek…

Benden olmayan düşmanımdır, benim gibi düşünmeyen kâfirdir anlayışından Müslümanların vazgeçmesi lazım. Kur'an'ımız bize; 'Size selam sunan ya da İslam'ını sunan birine, sen Mümin değilsin deme hakkınız yoktur' diyor. İmanı ölçme aleti kimin elinde var? Kimin haddine, kimin ne kadar mümin olup olmadığını hesaplamak!

 Kimin ne haddine "lâ ilâhe illallâh" diyen birisini tekfir etmek, kafir demek? Kur'an bunu açık ve aleni bir şekilde yasaklamıştır. Emperyalizme ucuz fiyata satılanlar, Kur'an'ın bu net ve sarih ayetine rağmen "Bizden olmayan kâfirdir" diye oyun oynamaktalar.

İslam toplumunun onurlu bilge şahsiyetleri!

Bize düşen görev, bugün Emperyalizme hizmet eden, uşaklık eden satılmış kalemlerin önünde, yiğitçe durmaktır… Üzülerek ve utanarak, Irak'ın işgal dönemlerinde, İslam dünyasının bazı bölgelerinde, birkaç yüz milyon dolarlar, kalemleri ve mikrofonları satın almak üzere dağıtıldı.

Satılık kalem ve mikrofonların önünde, sizin gibi değerli şahsiyetlerin de, onların oyunlarını boşa çıkarması gerekmektedir diye düşünüyorum. Ben haddimi de aşmayarak akşam Türk Caferi âlimleriyle de bir aradaydık, kararımız bu yöndedir. Müslümanlar bir birinin bireysel anlamda kardeşidir, grupsal anlamı kabul etmiyoruz. Bizleri gruplara kimse bölemez, ayıramaz. Allahın sağlam ipinden başka bir ip yok ortada. Öyleyse grup olarak, Kur'an'ın ve Muhammed Mustafa'nın grubuyuz şu grup bu grup kabul etmiyoruz.

Şia'nın içerisinde de Müçtehitler farklı fetvalar veriyor, Sünni'nin içerisinde de farklı fetvalar veriyor. Düşman aramıza bölücülük sokuyor, etnik anlamda da mezhebi anlamda da bunu tartışmaya gerek yok, eğer bölünürsek zafer düşmanındır şeytanın gözü aydın. Hal böyle olursa Resulullah bize küser, Kur'an bizi lanetler, Allah bize en büyük azabı vaat eder; ama bizler birleşip de tek yumruk düşman karşısına çıkarsak, küçük bir örgütün elinde zelil olan Amerika, koskoca ümmet karşısında gizlenmeye delik arayacaktır. Zafer bizim olacaktır. Hepinize çalışmalarınızda ve tebliğlerinizde başarılar diliyorum. Her bireriniz İslam dünyasının her yerinde ve ülkemizin doğusundan ve batısından bu sempozyuma teşrif ettiniz ve burada birbirimizden alacağımız fikirleri, birbirimizden alacağımız pozitif enerjiyi, yaşadığımız coğrafyalara taşıyarak düşmanın oyunlarını bozma noktasında elimizden gelen gayreti, onlar gece gündüz çalışıyorlar, biz başarırsak gece ve gündüzü de uzatarak çalışmalıyız.

Bizim aşkımız onların fitne aşkından daha büyüktür. Türkiye Caferileri olarak bizim duruşumuz ve görüşümüz bu. Sünni de Şii de canımdır benim, bir Şiî'nin canı, malı, ırzı ne kadar mukaddesse, bir Sünnî'nin de aynı şekilde canı, malı, ırzı aynı derecede muhteremdir.

http://www.caferider.com.tr/fikirde-uzlasi-eylemde-birlik_h6582.html