17-12-2012 tarihinde eklendi
Diyanet'ten Hac Değerlendirme Toplantısı
Görmez: En büyük tehlike Hacc'ın inanç turizmine dönüşmesidir

Büyük Abant Otel’de Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileriyle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hac organizasyonu sırasında yaşanan aksaklıklar hakkında bilgi verdiği konuşmasında yaşanan sorunların çoğunun bir başka ülke toprağında organizasyon gerçekleştirmekten kaynaklandığını belirtti. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şunları söyledi:

Bu toplantıda üzerinde durmamız gereken çok önemli bir husus var. Seyahat ve konaklama hizmetiyle, irşat hizmetini birbirinden ayırabilir miyiz? Birincisini daha sabit ve profesyonel, asgari 500 kişilik bir hac umre rehberliği kadrosuna dönüştürebilir miyiz? Arapçası olan, sadece işin seyahat ve konaklama kısmıyla uğraşan kişilerden oluşması gerekiyor. Diğer arkadaşlarımızın da daha çok dini, manevi, ruhani boyutuyla ilgilenerek bir iş bölümü yapılması üzerinde durmamız gerekiyor. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Zira gittikçe işin ibadet kısmı, dini, irşat kısmı zayıflıyor. Biz güçlendirmeye çalışıyoruz. Ama zayıflıyor.”

“Modernizm ve sekülerleşmenin etkisiyle hac ibadeti inanç turizmine dönüşmemeli…”

Hac ibadetinin modernleşme ve sekülerleşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, günümüzde hac ibadetinin gayesinde sapmalar yaşandığını belirterek bunun üzüntü verici olduğunu söyledi. Başkan Görmez, şunları söyledi:

“Halbuki ibadetlerimiz içerisinde hac kadar modernizmin etkisinde kalan, sekülerleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan başka bir ibadet yoktur. Din İşleri Yüksek Kurulu üyelerimiz burada, irşat ekibimiz burada. Hep birlikte bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Elli- yüz sene önce yapılan hac ibadetinin mahiyetiyle, bugün yapılan bir hac ibadetinin mahiyeti aynı mıdır? Bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Şeâirin, meşair mekanlarının modernizasyonu, organizasyonlar, vasıtaların modernizasyonun hac ibadetine etkisi nedir? Hac ibadeti, mahza gaye demektir. Bu gayede bir sapma yaşıyor muyuz? Haccın anlamı ve hikmetinde bir sapma yok mu? Bunun üzerinde bütün İslam dünyasının durması lazım."

“Kabe manzaralı devre mülkler, haccın ruhaniyetiyle ne kadar uyuşuyor?”

“Kitaplarımızda hac çeşitleriyle ilgili ne yazıyor? İfrat, kıran ve temettu. Ama şimdi haccın çeşitleri değişti. Lüks hac, VİP hac, otel tipi hac, müstakil tipi hac. Bunlara dönüştü. İslam dünyası, Kâbe manzaralı odalardan bahseder oldu. Hatta Kâbe manzaralı devre mülkler satılıyor. Bu, hac ibadetinin, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Resul-i Ekrem’in bütün insanlığa armağan ettiği o büyük menasikin ruhaniyetiyle ne kadar uyuşuyor? Bu nereye varacak… Bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Tavaf ediyoruz. Tavafta hac ibadetini yapan insanların, bir kulağında telefon, bir gözünde kamera… Ben şahsen bu sene tavafların birisinde bir hacı adayının Brezilya’daki bir ortağıyla yaptığı iş görüşmesini kulaklarımla dinledim. Bu haccın mahiyetini nereye kadar götürecek. Sonra dört- beş katlı döner merdivenli metaf alanı tasarımları konuşuluyor. Bu modernizasyon hac ibadetini nereye kadar götürecek.”

“Bizi bekleyen en büyük tehlikelerden birisi, haccın bir inanç turizmine dönüşmesidir…”

“İnanç turizmi bizim medeniyetimize ait bir kavram değildir. Karşımızda bizi bekleyen en büyük tehlikelerden birisi, haccın bir inanç turizmine dönüşmesidir. Allah korusun. Dolayısıyla bu iki husus birbirinden çok iyi ayrılırsa, Diyanet İşleri Başkanlığı daha çok kendi hizmet alanlarına teksif eder. Daha çok dini, manevi, ruhani kısmı üzerinde durmak zorundayız.”

Konuşmasında, hac ibadetinin hem din görevlileri için hem de hacı adayları için bir eğitim seferberliğine dönüştürülmesinin önemini de vurgulayan Başkan Görmez, “Biz haccı bir eğitim olarak görerek yaygın din eğitiminin en önemli parçası haline getirebiliriz. Yılda yaklaşık 400 bin vatandaşımız umre, 100 bine yakın vatandaşımız da hac yapıyor. Bu 500 bin insan demektir. Eğitimden kastım şudur: Gerek hacı adaylarına ve gerekse görevlilere yönelik önce sahip olması gereken bütün bilgiler tespit edilir. Bunlara uygun programlar ve programlara uygun materyaller geliştirilir. Daha sonra bu materyallerle eğitim verecek eğiticiler hazırlanır ve daha sonra Anadolu’nun her tarafında hacılarımıza kayıt olduğu günden itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının talebesi olmalıdır” diye konuştu.

Toplantıya Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Dr. Ekrem Keleş, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdür Vekili Ergün Yücel ile birlikte hac organizasyonunda görev yapan ekip başkanları da katıldı.

http://www.caferider.com.tr/diyanet-ten-hac-degerlendirme-toplantisi_h8074.html