17-04-2013 tarihinde eklendi
Rus basını Lovrov'un ziyaretini değerlendirdi
Suriye hariç aynı görüşteyiz

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bir çalışma ziyareti çerçevesinde Türkiye’de. Lavrov, Ortak Rusya ve Türkiye Stratejik Planlama Grubu üçüncü toplantısına katılan Rus delegasyonuna başkanlık yapıyor. Bu grubun 2010 yılında kurulan Üst Düzey İşbirliği Konseyi çerçevesinde çalışma yaptığını ve eşbaşkanlıklarını Rusya Devlet Başkanı ve Türkiye Başbakanı’nın yaptığı hatırlatalım.  Stanislav Tarasov bu ziyaretin bazı özelliklerini şöyle yorumladı.

Rusya ve Türkiye politikacıları aynı görüşteler: Son yıllarda iki ülke birbirlerine yönelik örneği olmayan bir atılım gerçekleştirdi. Rusya, Türkiye’nin ticari partnerleri arasında 2. sırada. Rusya’nın Türkiye dış ticaret hacmindeki payı neredeyse %10. Türkiye ise Rusya’nın ticari partnerleri arasında 7. sırayı alıyor. Rusya’nın dış ticaret hacminde Türkiye’nin payı %4,7. Yakın yıllar içinde karşılıklı ticaret hacminin 100-150 milyar dolar seviyesine çıkarılması hedefleniyor.

Rusya’nın Türkiye’deki çok büyük bir yatırımı olan Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı son hızıyla devam ediyor. Diğer bir stratejik proje olan ‘Güney Akım’ın planlandığı gibi gerçekleştirilmesine devam ediliyor. Uydu haberleşme ve uzay araştırmaları dahil olmak üzere ulaştırma ve komünikasyon alanında yeni işbirliği alanları araştırılıyor. Yani ticari-ekonomik işbirliğinin gelişmesi açısından stratejik partnerlik seviyesine ulaşıldığından bahsedebiliriz, çünkü ortak projelerin çoğunluğu uzun vadeli nitelikte.

Ancak bu tür porjelerin gerçekleştirilmesi bölgede politik durumun istikrarlı olması halinde mümkündür. Bu noktada ise çok değişik yaklaşımlar söz konusu. Rusya ve Türkiye arasında ekonomik ve ticari ilişkiler alanında bağlantılar farklı seviyelerde günlük niteliğe kavuşmuş iken, politik istişare mekanizması konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız bir seferinde Rusya ve Türkiye arasındaki karşılıklı ilişkilerde ekonomi ayrı, politika ayrı demişti. Ekonomi ile ilgili olanları söyledik. Politika da ise söz konusu olan öncelikle genelde Yakın Doğu’da özelde ise Suriye’de meydana gelen süreçlerin Rusya ve Türkiye tarafından farklı değerlendirilmesidir.

Bu noktada bilindiği üzere Moskova ve Ankara’nın yaklaşımları farklı. Üstelik Suriye krizinin yerel bir olay olmadığı anlaşılıyor. Bu krizin gelişmesi bölgedeki güvenlik sistemine etki edecektir. Eski Türkiye Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı, Ekonomi Bilimleri Doktoru, Profesör Abdullatif Şener bu konuda şunları söylemiş idi: “Suriye’de masum insanlar ölüyor, tarihi anıtlar tahrip ediliyor, ekonomi yıkılıyor. Tüm bu yıkımın nedenleri Suriye içinde olduğu kadar dışından da kaynaklanıyor.”

Türkiye bilindiği üzere BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerle beraber Suriye krizinin barışçıl, politik-diplomatik çözümünü öngören Cenevre anlaşmasını imzaladı. Ancak daha sonra bu yaklaşımdan geri adım attı ve BM Güvenlik Konseyi kararları haricinde Suriye’deki sorunun çözümü için farklı mekanizmaların oluşturulmasına girişti.

Suriye’nin Dostları grubu 11 ülke temsilcisi ile 20 nisanda İstanbul’da yeni bir toplantı yapacak. Rusya bu foruma katılmayacak. Başbakan Erdoğan’ın son 3-4 ay içinde Suriye’deki durum konusundaki söylemlerinin tonunu biraz düşürdüğü de bir gerçek. Ankara, Suriye krizinin güç kullanılarak çözülmesinden de vazgeçtiğini resmen açıkladı. Ancak bu çok zor durumdan çıkmak için yeterli değil. Çünkü olayların bu şekilde geliştiği bir durumda Taner Yıldız’ın ‘ekonomi ayrı, politika ayrı’ formülü Rusya açısından aksama yapabilir. Birçok Rus haber ajansının Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Türkiye ziyareti konusunda Türk tarafınca tartışılacak sorunların sırasını net bir şekilde vermesi rastlantı değil: Rusya ve Türkiye arasındaki ekonomik bağlantıları geliştirilmesi perspektifleri, ayrıca Suriye’deki durum.

http://www.caferider.com.tr/rus-basini-lovrov-un--ziyaretini-degerlendirdi_h9113.html