Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, İsrail’e karşı askeri direnişin merkezindeki Lübnan Hizbullahı’nı ‘Hizbulşeytan’ diye tanımlamasına İslami çevrelerden de büyük tepki geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak Aydınlık’a yaptığı açıklamada, İslam coğrafyasının hassas bir dönemden geçtiğini belirterek, “Bu hassas ve kırılgan dönemde, en başta hükümet yetkililerinin bunun farkında olması lazım. Ve bu hassasiyete uygun bir üslup geliştirmesi lazım. Yangına körükle gitmenin kimseye faydası yoktur. Gerilimi yükseltecek açıklamalardan kaçınmak lazım.
Ahmet Hakan'ın Hürriyet Gazetesi'nde kaleme aldığı 'Allah’ın Partisi’nden Şeytanın Partisi’ne' adlı köşe yazısında Bekir Bozdağ'a tepki göstererek düşünmeye davet etti.
Ahmet Hakan'ın köşe yazısını aşağıya alıyoruz:
"HİZBULLAH bir efsanedir. Bir Ortadoğu efsanesi...
- Yenilgi yenilgi büyüyen Ortadoğu çocuklarının yüzlerini bir tek Hizbullah güldürebilmiştir.
- Hiçbir gücün milim geriletemediği İsrail’i, 1982’den beri bir tek Hizbullah geriletmiştir.
- Süper güçleri arkasına alan İsrail, sadece Hizbullah’la baş edememiştir.
- İşgalci İsrail, bir tek Hizbullah direnişi nedeniyle işgal ettiği bir bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır.
- Sadece 1982’de değil 2006’da da hezimetlerin en büyüğünü bir tek Hizbullah karşısında yaşamıştır İsrail...
İşte bu Hizbullah’ı, Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ, “Hizbuşeytan” ilan etti.
Neden? “Zalim” Esad’a destek verdiği için...
“Zalim” Esad’a destek verdiği halde Putin’e “şeytan” demeyi aklına bile getirmeyen Bekir Bey, Hizbullah’a “şeytan” demekte tereddüt etmiyor.
Enerji alışverişleri falan nedeniyle Rusya’nın tereddütlerini anlamak durumunda kalan Bekir Bey, Hizbullah’ın derdini anlamak için milim çaba göstermiyor.
Bekir Bey diyor ki:
“Esad çoluk çocuk katlediyor... Hizbullah da bu katliama destek veriyor”.
İyi de Bekir Bey, şunca zamandır Siyonist rejimi geriletmeyi başarmış, Ortadoğu çocuklarının yüzünü güldürmüş, süper güçlere kafa tutmayı başarmış bu örgüt, neden şimdi durup dururken çoluk çocuk öldüren bir katile destek oluyor?
Düne kadar Allah’ın partisi olan bir örgüt, “Yeter sıkıldık Allah’ın partisi olmaktan, biraz da şeytanın partisi olalım” diye karar mı aldı?
Bu zamana kadar mezhep taassubuna girmemiş bu örgüt, birdenbire “mezhepçi” mi oldu?
Sakın bu Hizbullah’ın derdi, başka bir dert olmasın?
Neden kulak vermiyorsunuz Hizbullah’a? Neden “Derdin nedir senin” diye sormuyorsunuz da anında “şeytan” deyip işin içinden çıkıyorsunuz?
Hizbullah diyor ki:
- Emperyalistler ve Siyonistlerin bir planı var.
- Suriye’yi devreden çıkaracaklar, sonra sıra bana gelecek.
- Suriye’de asıl dert Ortadoğu’daki direniş hattını ortadan kaldırmak.
- Suriye giderse sıra Hizbullah’a gelir... Hizbullah giderse sıra İran’a gelir...
- Çoluk çocuk katliamı ise mesele... Muhalifler de katlediyor.
Haklı ya da haksız, böyle diyor Hizbullah ve meseleyi böyle görüyor.
Bekir Bey, böyle şeyler söyleyen bir örgüte “şeytan” dışında söyleyecek bir sözünüz yok mu?
Nasrallah, hiç değilse Putin kadar dinlenmeyi ve muhatap alınmayı hak etmiyor mu?
Ve hepsinden daha önemli esas soru:
Neden Hizbullah’ıyla, Türkiye’siyle, İran’ıyla, Katar’ıyla, İslam Konferansı Örgütü’yle, Mısır’ıyla bütün bir İslam dünyası...
“Yeter artık dökülen bu kan... Esad da muhalifler de derhal ateşkes ilan etmeli... Tüm operasyonlar durmalı... Kardeş kanı dökülmemeli... Güzelim Şam daha fazla yerle bir edilmemeli...” demiyor?
Neden bir taraf Esad’a, öbür taraf muhaliflere destek vererek kan gölünü kan deryasına çeviriyor?
Ve neden hiç kimse Suriye’de “Derhal ateşkes” diyen ve bu nedenle iki tarafın da hışmına uğrayan Suriye muhaliflerine tek bir mikrofon bile uzatmıyor?
Neden? Neden? Neden?"