Cezayir’de son 20 yılda en zengin petrol yatağı keşfedildi.Tahmin edildiğine göre kapasitesi, 1 milyar varilden fazladır. İlgili haber ile hemen hemen aynı zamanda Petrol üreticisi ülkeler Örgütü OPEK tarafından bir açıklama yayınlandı. Açıklamada dünyada enerji taşıyıcılarına talebin 2020 yılına doğru iki kat artacağı iddia ediliyor. Böyle durumda Cezayir’in petrol ve doğal gaz rezervleri, tatlı parça haline gelebilir. Bu ülkede “renkli devrim” gerçekleştirmek yeltenişlerinin yer alması beklenebilir mi?

 Cezayir Enerji bakanı Yusef Yusfi’nin açıkladığına göre Sonatrach devlet şirketi yeni petrol yatağını işletmek niyetindedir. Greenwich finans şirketi uzmanı Lev Snıkov’ ilgili faaliyetlere muhakkak yabancı yatırımcıların da celbedilecekleri kanısını belirterek şunu söyledi:

Petrol üretiminin perspektifleri petrol yatağının jeolojisine ve işletme usullerine bağlıdır. Yeni bulunan petrol yatağı, dünya çapında büyük bir petrol yatağı olarak nitelendirilebilir.Böyle boyutta petrol yatağının işletilmesine yabancı yatırımcılar ve özel sermaye de celbedilmelidir. Zannedilebilir ki Cezayir’in daha açık bir politika uygulamasına tanık olacağız.

Cezayir’de yeni bir petrol yatağının bulunduğuna ilişkin haber yayınladığı sırada OPEK Genel Sekreteri Abdullah el-Badri Uluslararası Enerji Haftası çerçevesinde bir konuşma yaptı. Bu konuşmada OPEK için çok iyimser tahminler öne sürüldü. Dünyada enerji taşıyıcılarına talep artmaya devam ederek 2020 yılına doğru iki kat artış gösterecek. ABD’de şist petrolü üretiminin hızla artması bile olagan petrol yataklarının önemini küçümsemeyecek.

Böyle iyimser perspekifler bazı analistlerde pek haklı olarak kuşkular uyandırdı. Cezayir’de “petrolün karşılığı demokratizasyonu” gerçekleştirmek yeltenişleri yer almasın? OPEK üyesi bazı ülkelerde, bu arada Irak ve Libya’da yer alan olaylar hala unutmuş değildir. Orta Doğu Enstitüsü uzmanı Sergey Serögiçev Rusya’nın Sesi radyosuna verdiği demeçe böyle kuşkuların esassız olmadığını belirterek şunu söyledi:

Yeni petrol yatağı, Cezayir’de durumun istikrarsızlaşması ve dıştan müdahale yapılması için vesile olabilir, diye kuşku belirtiliyor. Cezayir devlet başkanı Buteflika’nın sağlık durumu hesaba alınırsa böyle kuşkuların cok ciddi olduğu bilhassa açık olacak.

Buteflika halefi olarak kimi seçecek? Buteflika’nın yerini bir “demir el” mi, yoksa bir liberal mi alacak? Böyle koşullarda Cezayir’in petrol ve doğalgaz rezervleri olumsuz rol oynıyabilir.

Diğer yandan Cezayir, Libya’dan farklı bir ülkedir. “Arap baharı” başlamadan önce asıl Cezayir’de kargaşalıklar yer almıştı. Fakat Cezayir yöhetimi çabuk olarak durumu normalleştirebildi. Ve komşu Libya, Tunus ve Mali’yi darbe ve devrimler sarsarken Cezayirde durum oldukça sakin kalıyordu.

Analistler şu kanıda birleşiyorlar: Cezayir’de komplo ve darbeler organize etmek yeltenişlerinin yapılması, olanak dışında değildir. Fakat çok görgülü Cezayir yönetimi, her halde duruma doğru değerlendirme veriyor.