Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Diyanet İşleri Başkanı'ndan önemli mesajlar
Allahu Ekber diyerek kan dökenler hangi kaynaktan besleniyor?
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
05-03-2014 09:03 - 921 Okunma
Mekke’de düzenlenen II. Uluslararası İslâm Konferansı, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in kapanış konuşmasıyla sona erdi.
“İslam Dünyasının Problemleri ve Çözüm Önerilerinin” tartışıldığı konferansta 58 ülkeden katılan İslâm âlimleri adına kapanış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez, İslam dünyasına önemli mesajlar verdi.
 
İslam coğrafyasında yaşanan sorunların temel nedenlerine dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Görmez şunları söyledi:'Tevhidin, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin yegâne kaynağı olan din, nasıl oldu da tefrikanın, ayrımcılığın kaynağı haline geldi. Bugün hepimizin bu soruyu yüksek sesle sorması gerekir. İslâm’ın asıl gayesi ırkı, dili, rengi, coğrafyası, kültürü farklı insanları aynı inanç, ideal, gaye etrafında birleştirmek, yeryüzünü birlikte imar etmelerini sağlamak, insanlar arasında her türlü düşmanlık ve ayrımcılığı ortadan kaldırmaktır. Ancak bugün insanlar, bütün ayrımcılıklarına dinden bir mesnet bulmaya başladılar. Din, ötekileştirmenin aracı haline geldi.
 
Barışın, huzurun, esenliğin kaynağı olan din, nasıl oldu da şiddetin, savaşın, terörün kaynağı oldu. Bugün Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Nijerya’da, Etiyopya’da, Somali’de, Pakistan’da, Afganistan’da karış karış bütün İslâm dünyasında mümin, mümin kardeşini neden katlediyor. Bütün bunları sadece dış güçlerin müdahaleleri ile izah etmek yeterli midir? Her bir katilin elinde silahla beraber ayetler, hadisler dolaşıyor. Bunu nasıl izah edeceğiz? Bunda biz İslam bilginlerinin taksiri yok mudur?
 
Din-hayat, din-siyaset, din-devlet, din-insan ilişkilerini yeniden ele alma zarureti hâsıl olmuştur. Bugün İslâm dünyasında üretilen bilgi, bütün bu ilişkileri doğru kurmaya yetmiyor. İnsan yetiştirme düzeneklerimizi, bilinç oluşturma mekanizmalarımızı yeniden ele almalıyız. Dini okullarımızın, medreselerimizin, İslâm üniversitelerimizin müfredatlarını, programlarını, âlim yetiştirme anlayışlarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.
Bugün, İslâm’ın dünyadaki temsilinin doğru bilgiye dayanan, tarihte İslâm medeniyetini kuran anayolla değil, modern zamanlarda ortaya çıkmış metin merkezli hareketlerle gerçekleştiğine şahitlik ediyoruz. İslâm-Batı ikileminde Şii yorum öne çıkarken, Şii-Sünni ikileminde ise Selefilik öne çıkıyor.
İslâm’ın tarih boyunca anayolunu temsil eden yorum ise göz ardı edilmeye çalışılıyor. 
 
Akan kanlar yabancı unsurların, işgal güçlerinin akıttığı kanlar değildir. Dün Müslümanların kanlarını başkaları akıtırken bugün Müslümanlar birbirlerinin kanlarını akıtıyor. “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş olur.” Bu ilahi buyruğa rağmen Müslümanlar birçok Müslüman’ı öldürerek kendilerine bir dünya var etmeye çalışmaktadır. Böyle bir Müslümanlık nereden ve nasıl doğmuştur? ‘Allahu Ekber’ nidalarıyla birbirine silah çeken Müslümanlar hangi kaynaktan beslenerek ortaya çıktı? Âlimlerin bu konuda taksirleri yok mu?
 
Dün İslâm dünyasının birçok beldesinde işgaller yaşanırken Müslüman dünyası tehdit altındayken, bugün yaşananlar İslâm’ı tehdit altına almaktadır. Bu yaşananlar karşısında gelecek nesiller her gün kan akıtan İslâmî algıyı sorgulayacak ve kendileriyle İslâmî yapılar arasına mesafeler koyacaklardır. Üzülerek belirtmek isterim ki bugün yaşananlara bakarak hiçbir aklın İslâm’a sempati ile bakması mümkün değildir. Bugüne kadar Müslümanlar başka, İslâm başka yaklaşımı ile, Müslümanların yaptıkları ile İslâm’ı ayırt ederek İslâm’ı anlatan biz davetçiler artık bugünlerden sonra bu ayrımı yaparak bir savunma yapamayız. Çünkü her dini yapı Kur’an’ı ve Sünnet’i kendine teorik olarak rehber edinerek yaptıklarını İslâm’a dayandırmaktadır.
 
İslâm dünyasını ilgilendiren dinî, içtimaî sorunları aşmak için âkil adamlar heyeti oluşturulmalıdır. Bu heyet gerek teorik sorunlarla ilgilenerek İslâm dünyasına reçeteler sunmalı gerekse kriz masaları oluşturarak fiilî olarak İslâm dünyasında yaşanan çatışmaları önlemelidir. İslâm dünyasında birlikte yaşamanın hukukunu ve ahlakını yeniden inşa etmeliyiz. İslâm İşbirliği Teşkilatı ve bu teşkilatın alt komisyonları aslî görevlerini yeniden hatırlamalıdır. 
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
05-03-2014 09:03 - 921 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
05-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım