Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Esad’ı düşürmeden Suriye’yi yıkmak
Obama’nın “özgürleşmiş Suriye” rüyası: ABD askeri üslerinin serpiştirildiği ve yeraltı kaynaklarının engelsiz bir şekilde çıkarıldığı, anarşik, iflas etmiş bir devlet
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
27-08-2015 08:42 - 650 Okunma
Obama’nın “özgürleşmiş Suriye” rüyası: ABD askeri üslerinin serpiştirildiği ve yeraltı kaynaklarının engelsiz bir şekilde çıkarıldığı, anarşik, iflas etmiş bir devlet.
 
İşte size bugünün ABD dış politikasının muamması: Rejim değişikliği ne zaman rejim değişikliği değildir?
 
Rejim iktidarda kaldığında ama yönetme kabiliyetini kaybettiğinde. Bu ABD’nin Suriye politikasının şu anki hedefidir; Beşar Esad’ı koltuğundan indirmeden, ülkesini yönetemez hale getirmek. Fikir basit: ABD destekli “cihatçı” vekilleri sahaya yerleştirip ülkenin büyük bölgelerini ele geçirmelerini sağlamak suretiyle merkezi hükümetin kontrolünü olanaksız kılmak. Bu Obama yönetiminin Esad’la onu hükümsüz kılarak bir anlaşmaya varma planı yaptığını gösteriyor. Michael E. O’Hanlon, Brookings Enstitüsü’ndeki şu makalesinde bu stratejiyi detaylarıyla anlatıyor: “Suriye’nin yapısökümü: Amerika’nın en umutsuz savaşı için yeni bir strateji.”
 
“ …önümüzdeki tek gerçekçi yol Suriye’yi yapısöküme uğratacak bir plan olabilir… uluslararası toplum Suriye içerisinde daha uygun güvenlik ve yönetişim alanları yaratmak için çalışmalı. Bu fikir Suriye içinde ılımlı unsurların daha önce yapabildikleri gibi güvenli bölgeler kurmalarına yardımcı olacaktır. Amerikalılar ve onların yanı  sıra Suudi, Türk, İngiliz, Ürdünlü ve diğer Arap güçleri bu ılımlı unsurları, sadece havadan değil nihayetinde özel kuvvetler ile karadan da destekleyecektir. Bu yaklaşım olası düşman saldırısı belirtilerinin izlenebileceği tampon bölgelerin oluşturulması için Suriye’nin açık çöl bölgesi olmasından yararlanacaktır. Batılı güçler genel olarak daha güvenli konumlarda (güvenli bölgeler içerisinde de ama ön cephenin gerisinde) kalacaktır; en azından bu tür savunmaların ve yanı sıra, daha ileri konumlara yerleşmeyi ve bualarda yaşamayı uygulanabilir hale getiren bölgesel müttefik güçlerin güvenilirliği ölçüsünde.
 
Bu sığınakların yaratılması, ne IŞİD’in ne de Esad’ın yeniden hükmetme olasılığıyla yüzyüze gelinmeyecek özerk bölgeler açığa çıkaracaktır.
 
Geçici hedef, bazı yüksek seviyede özerk bölgeleri içeren konfederal bir Suriye olabilir… Bu alanları savunulabilir ve yönetilebilir kılmak için, bu alanlarda yaşayan halka yardım sağlamak için, ve eğit-donat  ile daha çok kişiyi silah altına almak için… Konfederasyona  uluslararası bir barış gücü desteği büyük ihtimalle gerekli olacaktır; böylece tampon bölgeler istikrarlılaştırılıp yavaş yavaş genişleyebilecektir.”
 
(“Suriye’nin yapısökümü: Amerika’nın en umutsuz savaşı için yeni bir strateji”, Michael E. O’Hanlon, Brookings Enstütü)
 
Bu bugün Suriye’de gözler önüne serilen temel oyun planı değil midir?
 
Dikkat edin, O’Hanlon, bir egemen ulusu tahrip etmenin, on binlerce sivili öldürmenin ve milyonlarcasını yerinden etmenin ahlaki sonuçlarını nasıl da hiç hesaba katmıyor. Bu tür şeyler emperyal stratejileri uyduran uzmanlar için hiçbir önem arz etmez. Onlar sadece çıkarlara bakar. Yine dikkat edin, yazar nasıl da ABD’nin İncirlik Hava Üssü’nü kullanması için Türkiye ile yaptığı anlaşmayla bağlantılı olarak kullanılan “tampon bölge” ve “güvenli bölge” terimlerini tekrar tekrar kullanıyor.
 
Türkiye, Suriye’nin kuzeyi boyunca, IŞİD’e karşı savaşta kullanılacak sözde “ılımlı” militanların eğitimi için bir sığınak oluşturacak ve onları saldırılardan koruyacak bu güvenli bölgelerin yaratılmasında ABD’nin yardım etmesini istiyor. Bu olursa, müstakbel güvenli bölgeler ile; devleti içinde paralı orduların, El Kaide bağlantılı grupların ve savaş ağalarının hüküm sürdüğü, birbiriyle bağlantısız bir milyon anklava parçalama planının hayati bir parçası gerçekleşmiş olacaktır. O’Hanlon’un büyük planı budur. Bu, Obama’nın “özgürleşmiş Suriye” rüyasıdır: ABD askeri üslerinin serpiştirildiği ve yeraltı kaynaklarının engelsiz bir şekilde çıkarıldığı, anarşik, iflas etmiş bir devlet. Obama her ne pahasına olursa olsun, Irak’ta Saddam’ın ortadan kaldırılmasıyla oluşan güvenlik boşluğunun neden olduğu şiddet ve uzun süreli ayaklanmanın Amerikan kanı, hazinesi ve uluslararası güvenilirliği anlamında oldukça pahalıya patlayacak şekilde yol açtığı türden bir başka sıkıntıya düşmekten kaçınıyor. İşte bu sebeple, hedefine ulaşmak için daha zekice bir yol olduğunu düşündüğü mevcut stratejisinde karar kıldı. Başka bir ifadeyle, hedefler değişmedi. Değişenler sadece yöntemler.
 
O’Hanlon şöyle diyor:
 
“Plan direkt sadece IŞİD’e yönelik olmayacaktır. Bir parçası da Esad’a karşı olacaktır. Ancak, bu bariz bir şekilde onu devirme amacında olmayacak, yeniden yönetmek isteyeceği bölgedeki kontrolünü mümkün olduğunca reddetmek olacaktır. Açıkça anlaşıldığı gibi özerk bölgeler Esad’ın veya varisinin hüküm sürmek için dönemeyeceği kurtarılmış alanlar olacaktır. Her durunda, Esad bu konsept altında askeri hedef olmayacak ama şu anda kontrol ettiği ve (vahşice bombaladığı) bölgeler olacaktır. Ve eğer Esad sürgüne gitmek konusunda anlaşmayı çok uzun süre daha ertelerse, kaçınılmaz şekilde iktidarı ve kendisi için doğrudan tehlike ile yüzleşebilir.”
 
(“Suriye’nin yapısökümü: Amerika’nın en umutsuz savaşı için yeni bir strateji”, Michael E. O’Hanlon, Brookings Enstitüsü)
 
Bu ne anlama geliyor?
 
Bunun anlamı Suriye’nin O’Hanlon’un yeni rejim değişikliği stratejisi için bir test alanı olacağı ve Esad’ın bir numaralı kobay olacağıdır. Ve görüldüğü gibi operasyonun gerçek amacı hakkında herhangi bir yanlış anlaşılma yoktur. O’Hanlon çarpıcı bir itirafta bulunuyor:
 
“Bu plan üç şekilde diğer güncel stratejilerden ayrılacaktır. Birincisi, bu ABD’nin ilan edilmiş amaçlarındaki gibi açıkça ifade edilecekttir… Bu Washington’un Esad yönetimini kötünün iyisi olarak hoşgördüğünü düşünenleri ikna edecektir.”
 
Öyleyse ABD yönetimi, IŞİD’e karşı bir savaş yürüttüğü bahanesini terk etmeli ve “Esad’ın gitmesi gerektiği”ni açıkça söylemelidir. O’Hanlon’un aktardığına göre bu, koalisyonun diğer üyelerinin Washington’un gerçek niyeti hakkındaki kafa karışıklığını düzeltmeye yardımcı olacaktır. O’Hanlon devam ediyor:
 
“…çok yönlü destek ekipleri, konuşlanmış özel harekat müfrezeleri ve hava savunma gibi gerekli şeyler Suriye’nin bölgelerinde muhalefet unsurları güçlü noktalara bir kez el koyabildiğinde ve buraları tuttuğunda hazır olacaktır… Bu son bölümde tabii ki de en mücadeleci ve en korkutucu takımların mevzilenmesi olacaktı. Bunun aceleye getirilmesi gerekmez. Ama bu, söz konusu çabanın gerekli bir parçasıdır.”
 
Tercümesi: Suriye coğrafyasına Amerikan postalları gidecek. Bahse girebilirsiniz. Kaybı önemsiz cihatçıların desteklenmesine öncülük ederek ve düşmanın direnci kırılarak konuşlanma tamamlandığında, anlaşmayı imzalamak için sonunda A Takımı’nı göndermen gerekecek. Bunun anlamı özel kuvvetler, ülke genelinde uçuşa yasak bölge, ileri harekat üsleri ve ABD ulusal güvenliğinin Suriye’nin tahrip edilmesini gerektirdiği konusunda kamuoyunu ikna etmeye yönelik bir propaganda kampanyasıdır. Bütün bunlar, Suriye savaşı fiyaskosunun ikinci evresinde ortaya çıkacaktı.
 
Son olarak, O’Hanlon’un mükemmel yeni rejim değişikliği stratejisi şöyle:
 
“Böylesi bir plan, önümüzdeki tek gerçekçi yol olabilir… Ayrıca, ABD açısından risksiz değilse de, tahayyül edilen askeri katılımın ölçeği geçen yıl Afganistan’da olduğundan pek de fazla değildir. Başkan Obama… Suriye’yi halefine devredeceği bir sorun olarak değil aksine onun dikkatini ve yeni bir strateji gerektiren bir kriz olarak görmeli.”
 
Öyleyse elde olan şudur: Suriye’nin parçalanıp liğme liğme edilme planı, insani krizin hızlı bir şekilde büyümesi ve Esad’ı koltuğundan indirmeden devirmek. Bütün bu katliam ve yıkım 1100 kelimelik bir makaleyle sınırlı. Ne özlü yazı ama?
 
Hiç merak ettiniz mi, O’Hanlon gibi böylesi üstün politik zekaların, büyük stratejileri ile yol açtıkları acılar üzerine hiç düşünmüş müdür ya da bunun onlar açısından bir önemi var mıdır?
 
* Yazının orijinal başlığı ‘Brookings Enstitüsü’nin Suriye’yi tasfiye planı’dır.
 
Mike Whitney / Counterpunch
ABNA
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
27-08-2015 08:42 - 650 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
05-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım