Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Günahları İtiraf ve Allah'a dönüş
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
15-07-2013 09:17 - 1872 Okunma

İbadet edenlerin süsü ziyneti olarak lakaplandırılan Ehlibeyt imamlarından Hz. İmam Zeynelabidin (as) günahları itiraf eden ve tevbe ederek Allah'tan nasıl bağışlanma dilenmesi gerektiğini bize öğretmiştir. Bu konuda müstesna bir duayı  bizlere miras bırakmıştır. Sahife-i Seccadiye'de yer alan bu duada bakın Allah'a nasıl yalvarıp yakarıyor:


Allah'ım, senden (bir şey) istememe üç haslet en-gel oluyor; bir haslet de senden (bir şey) istemeye itiyor beni.
(Rabbim,) Yerine getirmediğim, getirmekte ağır davrandığım emirlerine, tereddüt etmeden işlediğim yasaklarına ve şükrünü eda etmekte kusur ettiğim nimetlerine bakınca, senden (bir şey) istemeye utanıyorum. Sana yönelenlere, hüsnü zanla dergâhına gelenlere olan lütuf ve fazlını görünce de, senden istekte bulunmaya cüret ediyorum. Çünkü senin bütün ihsanların bir lütuf, bütün nimetlerin karşılıksız bir bağıştır.

Ey mabudum, şimdi ben, zilletle boyun eğmiş bir halde izzet kapının önünde durmuş, çoluk çocuğu çok, fakr u zaruret içindeki biri gibi utanarak senden (lütuf ve merhametini) dileniyorum ve itiraf ediyo-rum ki, bana ihsanda bulunduğun zaman sana karşı gelmemeye gayret etmekten başka bir şey yapmış değilim ve hiçbir zaman da senin lütuf ve fazlından mahrum kalmamışım.

Şimdi ey Rabbim, katında kötü şeyler kazandığımı ikrar etmek, bana bir yarar sağlar mı? Çirkin işler yaptığımı itiraf etmek, beni senden (senin azabından) kurtarır mı? Yoksa, bulunduğum durum itibarıyla gazabını mı hakkettim?! Yoksa seni çağırırken gazabınla mı cevap vereceksin?!

Seni tenzih ediyorum! Tövbe kapısını yüzüme açık bıraktıktan sonra senden ümit kesmem. Aksine, günahları büyük, bahtı dönmüş, amel zamanının bit-tiğini, ömrünün sona erdiğini görüp senden kurtula-mayacağını, senden kaçamayacağını anlayınca, ter-temiz bir kalple sana dönüp ihlâsla tövbe eden, sonra da karşında eğilip bükülerek, başını aşağı salarak, korkudan dizleri titreyerek gözyaşları suratını ıslatmış bir halde kısık bir sesle seni çağıran, sana yalvaran, kendine zulmetmiş, Rabbinin saygınlığını küçümsemiş hakir bir kul gibi; "ey merhametlilerin en merhametlisi; ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat; ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zât-ı Kibriya; ey affı cezalandırmasından çok olan; ey rızası gazabından bol olan; ey güzel affıyla yaratıklarına minnet koyan; ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran; ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan; ey kullarının az amellerine razı olan; ey onların az amellerine çok mükâfat veren; ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden ve ey lütfüyle onlara en iyi ödülü vereceğini vaat eden (yüce Allah)!" diyerek seni çağırırım,

sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de ba-ğışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.

Buradan sana yönelerek, kaçırdığı fırsatlara piş-man olan; devşirdiği günahlardan korkan; yaptıkla-rından utanç duyan; senin indinde büyük günahı af-fetmenin büyük bir şey olmadığını, bunun sana göre kolay bir iş olduğunu, hadsiz hesapsız suçlara göz yumabileceğini bilen ve sana en sevimli kulun; sana karşı büyüklük taslamayı terk eden, günahlardan sa-kınan ve sürekli bağışlanma talebinde bulunan kul olduğunun bilincinde olan biri olarak tövbe ediyo-rum.

(Ey Rabbim,) Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınırım. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı dilerim. Aciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım isterim.

Allah'ım, Muhammed ve âline salât eyle ve üze-rime farz ettiklerini bana bağışla; hak ettiğim ceza-landırmalarından beni kurtar; günah ehlinin korktuğu (cehennem azabı)ndan bana güvence ver. Çünkü sen, af ile dolusun; mağfiret için umulansın; bağışlama ile tanınmışsın; hacetimi senden başka kimseden dilemem; günahımı senden başka bağışlayacak olan yoktur. Her türlü eksiklik sıfatından münezzehsin sen. Senden başka kimse bana zarar veremez, senden başka kimseden korkmam. Hiç şüphesiz, sen takva ehlisin; mağfiret ehlisin. Muhammed ve âline salât eyle ve hacetimi gider, dileğimi kabul et; günahımı bağışla, korkumu güvene çevir. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır. Âmin, ya Rabbel âlemin.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
15-07-2013 09:17 - 1872 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
27-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım