Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Her Şey Ne Çabuk Unutuluyor?
IRA'nın işgalci İngilizlere karşı yürüttüğü 'terörizm', burada Şam'a demokrasi getirmek için ezilmesi gereken Baasçı Alevi yönetimine karşı savaşan yiğit Suriye direnişçilerine dönüşüyor."
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
08-10-2012 16:49 - 1118 Okunma

 

    İndependent gazetesinin  dış politika yorumcusu Robert Fisk bugünkü yazısına "Küçük cesur Türkiye, Suriye'ye karşı mı? O kadar basit değil" başlığıla yaptığı analiz bir hayli dikkat çekici.  
 
Fisk yazısına "Hükümet nasıl da bas bas bağırıyordu: Komşu ülkenin desteğini alan 'teröristler' orduyu ve hükümeti yok etmeye çalışıyor, sınırları geçiyordu. Sınırlardan silahlar sokulup, hükümete karşı savaşan isyancılara teslim ediliyordu. 'Silah dışındaki' yardımlarla muhalefet besleniyordu. Geçen gün hepsini bir bir hatırladım sınırı geçerken, Türkiye'den Suriye'ye değil ama, İrlanda Cumhuriyeti'nden Kuzey İrlanda'ya geçerken."  
 
1960'lı yılların sonlarına kadar dönerek, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu IRA'nın, İrlanda Cumhuriyeti topraklarından sınırdaki İngiliz askerlerine ateş açtığını, 1969'da İngiltere destekli Kuzey İrlanda yönetimi Katoliklere karşı harekata giriştiğinde binlerce Katoliğin sınırları geçerek güneydeki cumhuriyete iltica etmek zorunda kaldığını anlattıktan sonra "Nasıl, tanıdık geliyor mu?" diye soruyor.
"Her şey ne çabuk unutuluyor" diyor Fisk.
 
"Şimdi de küçük cesur Türkiye, Suriye rejimine muhalefeti topraklarında barındırıyor, silahları ve silahlı militanları Türkiye'den Suriye'ye akıtıyor, Beşar Esad'ın devrilmesini teşvik ediyor. IRA'nın işgalci İngilizlere karşı yürüttüğü 'terörizm', burada Şam'a demokrasi getirmek için ezilmesi gereken Baasçı Alevi yönetimine karşı savaşan yiğit Suriye direnişçilerine dönüşüyor."
'İkiyüzlülüğün dikâlâsı'
 
Fisk burada bir ara vererek, "kendisini Suriye istihbarat örgütlerinin üyesi olmakla suçlayacaklar için" şöyle bir şerh koyuyor: "Beşar Esad bir despottur, rejimi kötüdür, polisinin yaptığı işkenceler Kuzey İrlanda'da Katolik mahkumlara işkence eden eski polis gücüne parmak ısırtır. Suriyeli milisler ise toplu mezarları dolduruyor. Kuzey İrlanda'da toplu mezar yoktu."
 
"Fakat" diyor Robert Fisk, "İş uluslararası hukuka, etiğin sulandırılmasına, ikiyüzlülüğün dikâlâsına geldiğinde birinciliği Batılı güçler alır. Hilary Clinton bir yandan Türkiye'de bir kadın ile dört çocuğunu öldüren Suriye ateşinden sonra Suriye'ye söylemediğini bırakmaz, ama diğer yandan Suriye'de rejim yanlılarını öldüren, işkence eden ve intihar bombalarıyla yok eden milislere yardım eder. Halbuki Clinton'dan önceki ABD dışişleri bakanları Kuzey İrlanda söz konusu olduğunda bambaşka düşünüyordu. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague Suriyeli isyancılara 'silah dışı' yardım yolladığımızı söyler durur ama İrlanda Cumhuriyeti de bizim siyasi ve askeri muarızlarımıza 'silah dışı' yardım yapmıyor muydu vaktiyle?"
 
Hatay ve tarih
Bir başka çelişki de Robert Fisk'e göre, Suriye mermilerinin düştüğü Hatay ilinin tarihinden hiç söz edilmemesi. "Bu tarih Avrupa'yı da yakından ilgilendirir" diyor.
 
Fisk Hatay'ın 1939 yılına kadar "yüzlerce yıl Suriyeli olduğunu" öne sürdükten ve İskenderun'un bir zamanlar Suriye'nin en önemli limanı olduğunu söyledikten sonra, "Fakat 1930'larda Nazi Almanyası'nın gücü arttıkça, Milletler Cemiyeti adına Suriye'de manda rejimini yürüten Fransa, Türklerin Hitler'e karşı müttefiklere katılması umuduyla Hatay'ı Türkiye'ye vermeye karar verdi. Hileli bir referandum yapıldı ve onbinlercesi Alevi olan, bugün Esad rejiminin belkemiğini oluşturan Araplar ve 1915 soykırımından geriye kalan bir o kadar Ermeni, kitleler halinde güneye kaçtı." diye sürdürüyor yazısını.
 
Independent yazarı daha sonra, Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsız kalmayı seçtiğini ama savaşın sonuna kadar Almanya'yı hatta cepheyi ziyaret eden Türk generallerin "Almanlarca saygıyla karşılandığını, onlara güvenildiğini" ekliyor.
Fisk "Bugün bunlardan söz eden yok. Hatay Türk, Hitler öldü. IRA bir dereceye kadar muzaffer oldu. Tarih tuhaf bir şey. Bugün var. Yarın yok." diye noktalıyor yazısını.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
08-10-2012 16:49 - 1118 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
06-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım