Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Hz. Ali Ekber'in Kutlu Doğumu
Hz. Ali Ekber (a.s)’ın dünyaya teşrifleri münasebetiyle tüm insanlığa, mustazaflara ve özellikle de müminlere tebriklerimizi arz ederiz.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
05-04-2020 17:11 - 1543 Okunma
Hz. Ali Ekber (as) hicri 33 yılı 11 Şaban tarihinde Medine kentinde dünyaya geldi, babası İmam Hüseyin (as) annesi ise Leyla'dır.
 
Hiç şüphesiz zaman ve mekân, Hz. Hüseyin'in yaranları gibi vefalı bir ashap görmemiştir. İmam Hüseyin'in Ali Ekber diye tanınan Leyla binti Ebi Merre bin Urve bin Mesut'tan olan oğlu Ali bin Hüseyin, İmam'ın ailesinden savaş meydanına gitmek için izin alan ilk kişi idi.
 
Ali Ekber baba tarafından olsun, anne tarafından olsun insanların en şerefli nesebine sahiptir. Babası ve ceddinin tanıtılmaya ihtiyacı yoktur. Anne tarafından ise şu kimliğe sahiptir: annesinin babası yani Urve b. Mesut Sakefi, İslam dininin tebliği yolunda şehit düşmüştür. Onun hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ben, İsa b. Meryem'i gördüm ve Urve b. Mesut herkesten daha çok ona benzemektedir ve ayrıca onu dört Arap büyüğünden biri olarak saymıştır.
 
Ali Ekber son derece ahlaklı ve oldukça yakışıklı biriydi ve Peygamber Efendimize olan şiddetli benzerliğinden dolayı her ne zaman sahabe Peygamberi görmek ister ve onu özlerse ona bakarladı.
 
İlim ve kemal açısından da aşağıdaki olaya bakmak onun imamsal olan marifetini bize göstermek açısından yeterlidir:
 
Aşk kafilesi Mekke'den Kerbela'ya doğru yol aldığı günlerden bir gün, öğlen saatlerinde dinlenmek için konakladıkları bir sırada, imam Hüseyin hafif bir uykuya dalmış ve bir süre sonra başını kaldırarak şöyle buyurmuştu: "Bir münadi gördüm ki şöyle nida etmekteydi: Siz gidiyorsunuz ve ölüm sizin peşiniz sıra hareket etmektedir." Ali Ekber babasına şöyle arz etti: "Babacığım! Acaba biz hak üzere değil miyiz?" İmam Hüseyin şöyle cevap verdi: "Tabi ki oğlum, Allah'a and olsun ki biz hak üzereyiz." Ali Ekber yiğit bir şekilde şöyle dedi: "Öyleyse ölümden korkumuz yoktur." İmam Hüseyin'i teskin etme duygusu sararak şöyle buyurdu: "Oğlum! Allah'ın babadan oğla vereceği en üstün mükâfatı sana versin."
 
İmam Hüseyin'in (a.s) vefalı ashabının mukaddes naaşları paramparça olmuş hâlde toprak üstünde yatmaktaydı. Şimdi Ehlibeyt’ten başka kimse kalmamıştı. İmam Hüseyin’in (a.s), cemal ve ahlak olarak herkesten daha güzel olan oğlu Ali, İmamın (a.s) huzuruna varıp savaşmak için izni istedi. İmam Hüseyin (a.s), duraksamaksızın izin verdikten sonra ümitsizce baktı durdu; iradesi dışında gözyaşları damla damla süzüldü ve şöyle dedi:
 
"Allah'ım! Şahit ol, bu orduya karşı öyle bir genç gidiyor ki boy, ahlak ve konuşma tarzıyla Peygamberine (s.a.a) çok benziyor. Biz Peygamberi arzuladığımızda ona bakardık."
 
Sonra da Ömer b. Sad’a dönerek yüksek sesle şöyle buyurdu:
 
"Ey Sad’ın oğlu, benim soyumu kuruttuğun gibi Allah da senin soyunu kurutsun!"
 
Ali b. Hüseyin (a.s) düşmana yaklaşıp kanlı bir savaşa girişmişti. Düşman ordusundan bir grubu öldürdükten sonra babasının yanına dönerek şöyle dedi:
 
Babacığım! Susuzluk beni öldürmek üzeredir ve bu demirlerin ağırlığı da bir yandan beni zorlamaktadır; bir içimlik su verebilir misin?
 
İmam Hüseyin (a.s) ağlayarak buyurdu:
 
"Aziz oğlum, dön ve savaş! Çünkü artık ceddin Muhammed’in (s.a.a) huzuruna varmana ve onun elinden tas dolusu su içmene çok az bir zaman kaldı. Artık asla susamayacaksın."
 
Ali Ekber savaş meydanına döndü. Canından el çekip şehitliğe hazırlandı. Çok ağır bir saldırıya geçti. Ansızın Münkiz b. Mirra-i Abdî, onu nişan alarak bir ok fırlattı. Ali Ekber aldığı ok yarasıyla savunma gücünü kaybedip yere düştü ve yüksek sesle şöyle dedi:
 
"Canım babam! Benden selam olsun sana. Bu ceddim Muhammed'dir (s.a.a), sana selam yolluyor ve 'Bize çabuk gel!' diyor."
 
Bir kez daha feryat etti ve can verdi. İmam Hüseyin (a.s), oğlunun cansız bedeninin yanına gelerek yüzünü onun yüzüne dayadı ve şöyle buyurdu:
 
"Seni öldürenleri Allah öldürsün, ne kadar da Allah'a karşı küstahlık ve Resulüne (s.a.a) de saygısızlık ettiler! Senden sonra dünyanın başına kül olsun!"
 
Olayı aktaran şahıs şöyle der:
 
"Hz. Zeyneb (s.a) kadınların çadırından çıkıp, 'Ey habibim, ey kardeşimin oğlu!' dedi ve meydana doğru koşmaya başladı. Ali Ekber'in yanına geldiğinde kendini, o pare pare naaşın üstüne attı.
 
İmam Hüseyin (a.s), Hz. Zeyneb'i (s.a) geri gönderdi. Bundan sonra Ehlibeyt gençleri birbiri ardınca meydana çıkıp savaştılar. Onlardan bir grubu şehit olunca, İmam Hüseyin (a.s) yüksek sesle dedi:
 
"Amca oğullarım ve ehlibeytim, sabırlı olun! Andolsun Allah’a, bu günden sonra artık asla horlanmayacaksınız."
 
CAFERİDER
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
05-04-2020 17:11 - 1543 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
27-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım