Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
İmam Humeyni (ks) vefat yıldönümünde anılıyor
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-06-2013 12:40 - 1491 Okunma
İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucu başkanı Ayetullah İmam Humeyni vefatının 24. yıl dönümünde törenlerle anılıyor. Başkent Tahran'da onbinlerce kişinin katıldığı anma törenine İran dini lideri Ayetullah Hamanei'de katılarak bir konuşma yaptı.
 
İmam Humeyni Kimdir?
    İmam Humeyni -ks-  20 Cemadi-us Sani 1320 tarihinde İranın Merkezi eyaletine bağlı Humeyn şehrinde dünyaya geldi. Kendisi ilim, hicret ve cihad ailesinden olup, Hz. Zehra (s.a)’nın soyundan gelmektedir.

İmam Humeyni -ks- ’ın babası Merhum Ayetullah Seyyid Mustafa Musevi -ks-, ilim ve maarifi Necef-i Eşref’te öğrendi, içtihat derecesine ulaştıktan sonra İran’a döndü. Humeyn şehrinde halkın sığınağı ve dini konularda hidayetçisiydi. Ayetullah Seyyid Mustafa Musevi -ks- Merhum Ayetullah Uzma Mirza Şirazi ile aynı dönemde yaşıyordu. Daha “Ruhullah” (İmam Humeyni) -ks- ’ın doğumundan henüz 5 ay geçmemişken, daima zorba hanların karşısına dikildiği için devletin desteklediği hanlar ve tağutlar tarafından Humeyn-Erak yolunda şehit edildi.

İSLAMİ İLİMLERİN TAHSİLİ

Çok üstün bir zekâya sahip olan Hz. İmam Humeyni -ks-, zamanın ilimlerini ve Arap edebiyatı, mantık, fıkıh, usul ve bunun gibi dini ilimleri çocukluk ve gençlik döneminde öğrenerek Hicri Şemsi 1298 (1920)’de Erak İslami İlimler Havzasına gitti.

Kum’a Hicret

Ayetullah Abdülkerim Hairi Yezdi’nin h.ş 1300 (1922)’de Kum’a hicretinden sonra İmam Humeyni -ks- ’de Kum’a giderek İslami ilimleri kısa sürede büyük üstatların yanında tamamladı. Meani ve Beyan ilmini Ağa Mirza Muhammed Ali Edib-i Tahraninin yanında okuyup mantık, usul, fıkıh vs. derslerini Ayetullah Seyyid Muhammed Takinin yanında tamamladıysa da daha çok Ayetullah Seyyid Ali Yesribi’den ders aldı. Fıkıh ve usulün haricini ise Kum İlmiye Medreselerinin kurucusu Şeyh Abdülkerim Hayri’nin yanında okudu. Bütün bu ilimlerinin yanı sıra matematik, astronomi ve felsefe de tahsil etti. Bu dersleri önce Seyyid Ebul Ahsan Rafii Kazvini gibi büyük fakih ve müçtehitlerden aldı. Aynı derslerin devamı ile manevi ve irfani ilimleri Mirza Ali Ekber Hakimi Yezdiyle okudu. Aruz, şiir uyumları (kafiyeler), İslam felsefesi ve batı felsefini Şeyh Muhammed Rıza Mescidşahi İsfahani’den öğrendi. Ahlak ve irfanı Ayetullah Mirza Cevad Meliki Tebrizîden aldı. İrfanın en yüksek derecesini ise 6 yıl boyunca Mirza Muhammed Ali Şahabadîden öğrendi. Maneviyata çok önem veren İmam Humeyni -ks-, Kum İlmiye Havzasında fıkıh, usul, felsefe, irfan ve ahlak dersleri verdi. Necef İlmiye Havzasında ise 14 yıl boyunca Ehl-i Beyt (a.s)’ın maarifi ve fıkıh ilmini en yüksek derecede işledi. Yine Necefte ilk olarak İslamî hükümetin teorik temeli olan “Velayet-i Fakih” derslerini verdi.

Öğrencilerinin dediğine göre, İmam Humeyni -ks-’in dersleri İlmiye Havzasının en muteber derslerinden sayılıyordu. Kum İlmiye Havzasında ders verdiği yıllarda bazı dönemlerde aralarında bir çok alim ve müçtehitlerin de bulunduğu öğrencilerinin sayısı 1200 kişiye ulaşıyordu.

H.ş 10 Ferverdin 1340 (29 Mart 1962)’de Ayetullah Uzma Brucerdi vefat ettikten sonra halk ve ilmiye havzasının ısrarlarına rağmen, İmam Humeyni -ks-geçmişte olduğu gibi taklid mercii olmak için en küçük bir girişimde bulunmadı.

Ayetullah Brucerdi -ks- ’in vefatıyla birlikte taklit merciliği bölününce, Şah rejimi, Amerikanın istediği reformları yapmaya daha da hız verdi. Eyalet ve vilayet encümenleri kanunu değiştiriliyordu. Bu kanuna göre Müslüman olmak ve Kur’an-ı Kerime yemin etmek şartı kalkıyordu. H.ş 16 Mehr 1341 (7 Ekim 1963)’de Esedullah Alem kabinesi bunu onayladı. İmam Humeyni -ks- Kum ve Tahranın büyük alimleri bu haberi duyunca, kendi aralarında görüşerek hükümete itirazda bulundular.

Şah rejimi, önce alimleri tehdit edip aleyhlerinde tebliğ etmeye başladı. Bunun üzerine kıyamlar daha da büyüdü. Tahran, Kum ve diğer bazı şehirlerde kepenkler çekiliyor, halk alimlerin hareketini destekleyerek camilerde toplanıyordu. İmam Humeyni -ks- , devletten, vilayet ve eyalet encümenleri kanununu resmen iptal edilip bunun açıkça yayınlamasını istiyordu.

Sonunda Şah rejimi yenilgiyi kabullenip h.ş 7 Azer 1341 (27 Kasım 1963) günü onaylanmış kanunu iptal ettiğini Tahran ve Kum ulema ve müçtehitlerine bildirdi. İmam Humeyni -ks-Kum alimlerini yeniden toplayarak kapalı kapılar ardında iptal edilen kanunun basın yayın organlarında açıkça ilan edilmedikçe kıyamların süreceğini bildirdi. Ertesi gün yasanın iptal ediliş haberi gazetelerde yayınlandı. İslam ulemasının ve Müslüman halkın bu başarısının ardından Şah rejimi, ulemanın ve özellikle İmam Humeyni -ks- ’in aleyhine geniş bir saldırı başlattı. Şah, kıyamları bastırmaya kararlıydı. İmam Cafer-i Sadık (a.s)’ın şehadet yıl dönümüne tesadüf eden h.ş 2 Ferverdin 1342 (12 Mart 1964)’de, Şahın silahlı sivil görevlileri Feyziye medresesine girip, orada toplanan alimleri dağıttılar. Sonra da polisler vahşice saldırarak birçok kişiyi şehid ettiler. Aynı gün Tebriz’deki Talibiye medresesine de saldırıda bulundular.

İmam Humeyni -ks-Feyziye medresesindeki facianın 40. günü, yani h.ş 12/2/1942 (1/5/1946) tarihinde ulema ve halkla beraber, bütün İslam ve Arap ülkelerinin İsrail’in karşısında durmaları gerektiğini vurgulayarak Şahın İsrail’le yaptığı anlaşmaları kınadı. Bu şekilde İran’daki İslami hareketin ümmetin menfaatlerinden ayrı olmadığını daha baştan ortaya koydu.

15 Hordad (4 Haziran) Kıyamı

İmam Humeyni -ks-h.k. 1383 (h.ş 13 Hordad 1342, 2 Haziran 1964)de Feyziye medresesinde tarihi bir konuşma yaptı. İmam -ks- ’ın konuşmasının büyük bölümünü, Pehlevi saltanatının getirdiği yıkımlar ve Şah ile İsrail’in aralarındaki gizli ilişkiler oluşturuyordu. İmam’ın bu konuşması Şahın beynine balyoz gibi inmişti. Kudrete deli gibi susayan ve Firavni tekebbürü dillere desten olan Şah, kıyamı bastırmak için emir verdi. Önce 14 Hordad (3 Haziran) günü akşamüzeri İmam -ks- ’in yarenleri tutuklandı. Sabah saat üçte de, yani 15 Hordad (4 Haziran), İmam Humeyni -ks- ’i gece namazı üzerinde tutuklayarak Tahran’a götürüp subay evine hapsettiler ve aynı gün akşam oradan Kasr zindanına nakledildi. İmam -ks- ’ın tutuklandığı haberi Kum ve çevresinde hızla yayıldı. Kadın ve erkek birçok kişi rehberlerinin evine akın ettiler. “Ya ölüm, ya Humeyni” sloganları şehirde yankılandı. Halk Hz. Masume (s.a)’nın türbesinden dışarı gelirken kurşun yağmuruna tutuldu. Kıyam acımasızca bastırılıp, kontrol edildi. Askerî kamyonlar şehitleri ve yaralıları cadde ve sokaklardan toplayıp bilinmeyen yerlere götürdüler.

15 Hordad (4 Haziran) sabahı inkılâp rehberinin tutuklandığı haberi Tahran, Meşhed, Şiraz ve diğer şehirlere de ulaştı. Oralarda da Kumdakine benzer olaylar yaşandı. Veramin ve Tahranın etrafındaki diğer şehirlerin halkları Tahrana doğru yürümeye başladılar. Tanklar ve diğer zırhlı araçlar halkın şehre girmesine engel olmak için Veraminin üç yoluna dayanmışlardı. Askerler halkla çatışmaya girerek halktan birçok kişiyi şehid ettiler. Tahran pazarının etrafı ve şehrin merkezinde de toplanan halk “ya ölüm, ya Humeyni” diyerek Şahın sarayına doğru yürüdü. Şahın adamları halkı makineli silahlarla tarayarak kıyamı güçlükle durdurabildiler.

Hareket liderinin tutuklanması ve h.ş 15 Hordad 1342 (4 Haziran 1964) yılında halkın acımasızca katledilmesinden sonra kıyam bastırıldı gibi göründü. İmam Humeyni -ks-hapiste sorgulanırken büyük bir cesaretle İran’a hakim güçlerin ve yargının salahiyetsiz ve kanunsuz olduğunu haykırdı.

İmam Humeyni -ks-h.ş 18 Ferverdin 1343 (6 Nisan 1965) yılında akşam vakti hapisten çıkıp, Kum şehrine geldi. Halk bu haberi duyunca büyük bir sevinçle sokaklara çıkıp, Feyziye medresesi ve şehirde şenlikler düzenlediler. İmam -ks-hapisten çıkmasından üç gün geçmemişti ki yaptığı inkılâpçı bir konuşmayla rejimin bütün planlarını alt-üst etti. Devrim lideri bu konuşmasın da 15 Hordad (4 Haziran) kıyamını çeşitli boyutlarıyla ele alıp gazetelerin kendisinin rejimle anlaştığına dair haberlerini yalanlayarak şöyle buyurdu: “Gazeteler, ulemanın Şahla, onun beyaz reformu ve milletle anlaştığını yazmışlar. Hangi reform? Hangi millet? Humeyniyi assalar yine de anlaşmayacaktır. Zorla reform olmaz.”

Kapitülâsyonun Aleyhine Kıyam Ve Türkiye’ye Sürgün

Şah, tutuklama, mahkeme ve katliamlarla direnişin gücünü büyük ölçüde kırdığını zannederek Amerikanın baskılarıyla Beyaz Sarayın dikte ettiği reformları uygulamakta ısrar ediyordu. Kapitülasyonu (yani İran’daki Amerikalıların her türlü dokunulmazlık haklarına sahip olma kanununu) hayata geçirmek Şahın yapacağı işlerin başında geliyordu. Bu tasarının meclis tarafından onaylanması İran’ın zaten yarım yamalak olan özgürlüğüne ağır bir darbe indirdi. İmam Humeyni -ks-Şahın doğum günü olan h.ş 4 Aban 1343 (25 Ekim 1965) tarihinde Kum’da büyük halk topluluğu ve ulemaya tarihî konuşmalarından birini yaptı. Bununla gerçekte Amerikalıların İran’da yaptıkları kanunsuz girişimleri sorguluyor, şahın cinayetlerini açıklıyordu.

H.ş 13 Aban 1343 (3 Kasım 1965) yılında Tahrandan gelen komandolar İmam Humeyni -ks- in evini tekrar kuşattılar. İmam’ı tutuklayıp direk olarak Tahran Mihrabad havaalanına götürdüler ve oradan askerî uçakla, emniyet ve askeri güçlerin gözetiminde Türkiye’ye sürgün edildi. İmam Humeyni -ks-11 ay Türkiye’de kaldı.

Türkiye’den Irak’a Sürgün

İmam Humeyni -ks-h.ş 13 Mehr 1344 (4 Ekim 1966) yılında oğlu Ayetullah H. Mustafa’yla beraber Türkiye’den ikinci sürgün yeri olan Irak’a gönderildi. Şah rejiminin düşüncesinin aksine Irakta ulema ve halk, İmam (r.a)’i büyük bir coşkuyla karşıladılar. Bu hareket, 15 Hordad (4 Haziran) kıyamının Necef havzası tarafından desteklendiğini gösteriyordu.

İmam Humeyni -ks-h.ş 1344 (1966) yılının Aban (Eylül-Ekim) ayında Necefte, Şeyh Ensari Camiinde fıkıh derslerine başladı. Bu dersler Paris’e hicret edinceye dek devam etti ve h.ş 1348 (1971) yılının Behmen (Ocak-Şubat) ayında “İslam Hükümeti” veya “Velayet-i Fakih” adı altında kitap haline getirilip İran, Irak ve Lübnan’da yayınlandı; hac mevsiminde de hacılara dağıtıldı. Bu kitabın yayınlanıp dağıtılması mücadeleyi yeni bir aşamaya getirmişti.

İmam Humeyni -ks-sürgün döneminde, bütün zorluklara rağmen mücadelesinden taviz vermedi. Konuşmaları ve mesajlarıyla zafer ümidini kalplerde canlı tutuyordu. Merhum İmam -ks-Araplarla İsrail arasında süren altı günlük savaş dolayısıyla h.ş 17 Hordad 1346 (6 Haziran 1968)’da olay yaratan fetvasını vererek Müslüman devletlerin İsrail ile her türlü ticarî ve siyasî ilişkilerini, Müslümanlara İsrail mallarını kullanmayı haram etti.

Mücadelenin Devamı

Şah, h.ş 1353 (1975) yılının İsfend (Mart) ayının sonlarına doğru “diriliş” adlı bir parti kurdu. Bununla tek partili sisteme geçip diktatörlüğünü sağlamlaştırmak istiyordu. Televizyonda yaptığı bir konuşmayla herkesi bu partiye üye olmaya çağırdı. Üye olmayanlar ülkeyi hemen terk etmek zorundaydılar. İmam Humeyni -ks-buna engel olmak için şu fetvasını yayınladı: “İslam ve Müslüman İran milletinin menfaatlerine zarar veren bu partiye üye olmak haram, zalime yardım ve Müslümanları yok etmektir. Onun karşısına dikilmek “neyh an-il münkerin (kötülükten men etmenin) en açık yerlerindendir.” İmam Humeyni -ks-ve bazı diğer alimlerin bu konuda fetvaları çok etkili olmuştu. Şah rejimi partiyi ayakta tutmak için gösterdiği bütün çabalara rağmen, birkaç yıl sonra, partinin başarısızlığa uğradığını ve resmen dağıtıldığını ilan etti.

H.ş 1354 (1976) yılında 15 Hordad (4 Haziran) kıyamının yıl dönümünde inkılapçı ulema Kum’daki Feyziye medresesinde yeniden kıyam ettiler. “Yaşasın Humeyni” “Pehlevi hanedanlığına ölüm” sloganları her tarafı inletiyordu. Bu hareket Şah ve SAVAKa çok ağır gelmişti. Polisler medreseyi kuşatma altına alıp, kıyamcıları acımasızca dövdüler. Sonra da hepsini tutuklayıp hapse attılar.

Şah, İslam dinini tümüyle yok etmek için aynı yıl, yani h.ş 1354 (1976)’da Peygamberimizin -sav-  Mekkeden Medineye hicretiyle başlayan hicri takvimini değiştirip yerine Hahamenişi şahlarının saltanata ulaşma yılını olan şahlar şahı takvimini getirdi. İmam Humeyni buna da sert bir tepki göstererek, böylesi temelsiz bir takvimi kullanmayı haram etti. İran halkı Diriliş Partisi konusunda verilen fetvaya nasıl uyduysa, takvim konusundaki fetvaya da aynı şekilde uydu. Şah rejimi her iki olayda da ağır yenilgiye uğradı ve h.ş 1357 (1979) yılında şahlar şahı takvimini değiştirmek zorunda kaldı.

H.ş 1356 (1978) yılında İnkılapçı Hareketin Doruğa Ulaşması

İmam Humeyni -ks- ’in oğlu Ayetullah Mustafa Humeyninin 1 Aban 1356 (22 Ekim 1978)’de şahadeti üzerine İran’da büyük bir cenaze merasimi düzenlendi. Bu merasim ülkedeki ilmiye havzaları ve inkılapçı güçlerin kıyamı için yeni bir zemin hazırladı. İmam Humeyni bu olayı, “Allah’ın gaybi yardımlarından biri” diye nitelendiriyordu. Şah, İmam Humeyni -ks- ’in aleyhine İttilaat gazetesinde ihanet dolu bir makale yayınlatarak aklınca İmam -ks- ’den intikam almak istedi.

H.ş 19 Dey 1356 (8 Ocak 1979) tarihinde Kum halkı ve ulema makaleye itiraz ederek kıyam ettiler. Rejim, kıyamı kanlı bir şekilde bastırdı. Baskında şehid olanların şahadetlerinin üçüncü, yedinci ve kırkıncı gününde Tebriz, Yezd, İsfahan ve Tahranda ardı arkasına rejimin aleyhine kıyamlar düzenlendi.

Irak'tan Paris’e Hicret

İran-Irak dış işleri bakanları, Amerikanın Newyork şehrinde bir araya gelerek, İmam Humeyni -ks- i Iraktan çıkarmaya karar vererek 2 Mehr 1357 (23 Eylül 1978) yılında İmam -ks- ’in Necefteki evini kuşattılar. Irak’ın emniyet genel müdürü İmam -ks- in yanına gelerek Irakta kalabilmesi için davasından vazgeçip, siyasete karışmamasının şart olduğunu söyledi. İmam -ks-de İslam ümmeti karşısındaki sorumluluğundan dolayı mücadelesine devam edeceğini ve asla barış yapmayacağını bildirdi.

İmam Humeyni -ks-12 Mehr 1357 (3 Ekim 1978) günü Iraktan Kuveyt’e gitti. Kuveyt devleti İran’ın işareti üzerine İmam -ks- ’in bu ülkeye girmesine engel oldu. İmamın önce Lübnan veya Suriye’ye gitmesi söz konusuydu. Ama daha sonra oğlu Ahmed Humeyni’yle yaptığı istişare sonucu Paris’e hicret etmeye karar verdi. 14 Mehr (5 Ekim) günü Paris’e gitti. İki gün sonra Paris’in Nevfel Luşahta bölgesinde bir İranlının evine yerleşti.

İmam -ks- ’in dört ay boyunca kaldığı bu bölge dünya muhabirlerinin merkezi haline geldi. İmam Humeyni -ks-burada yaptığı çeşitli röportaj ve görüşmelerle İslam hükümeti ve hareketin geleceğine yönelik hedeflerini bütün dünyaya duyuruyordu. Bu şeklide dünyada birçok kişi İmam -ks- ’in düşünce ve kıyamını daha yakından tanıma fırsatını buluyordu. İmam Humeyni -ks-Paristen İran’daki hareketin en buhranlı dönemini yönetiyordu.

İmam -ks-1357 yılın Dey ayında (Aralık-Ocak 1978-79) “Devrim Şurası”nı kurdu. Şah ise “Saltanat Şurası”nı kurup, Bahtiyarın hükümetine güvenoyu aldıktan sonra 26 Dey (15 Ocak)’de ülkeden kaçtı. Şahın kaçışı Tahranda, ardından bütün İran’da yayıldı. Halk mutluluktan sokaklara döküldü.

Sürgünden Sonra Vatana Dönüş

1357 (1979) yılının Behmen (Ocak) ayının başlarında, İmam Humeyni -ks- ’in İran’a dönmeye karar verdiği duyuldu. Halk 14 yıldı onun -ks-dönüşünü beklerken, bir yandan da endişeliydiler; çünkü Şah hükümeti emniyet merkezleri ve havaalanlarını elinde tuttuğu için İmam -ks-’in hayatı tehlikedeydi. Ayrıca askeri yönetim de vardı. Ama İmam Humeyni -ks-dönmeye karar vermişti. Halka gönderdiği mesajlarda bu kritik ve tehlikeli aşamada halkın yanında olmak istediğini söylüyordu.

Sonunda, İmam -ks-12 Behmen 1357 (31 Ocak 1979) tarihinde, 14 yıllık uzun bir ayrılıktan sonra vatana geri döndü. İran halkı, eşi-benzeri görülmemiş bir şekilde, İmam -ks-’i karşılamaya geldi. Kalabalık öylesine çoktu ki batılı muhabirler bunu gizleyemiyor ve bu insan selinin 4 ya da 6 milyon kişi olduğunu söylüyorlardı. İnsan yığınları İmam Humeyni -ks-’in tarihi konuşmasını dinlemek için havaalanından İslam devrimi şehitlerinin mezarlarının bulunduğu “Beheşti Zehra (s.a)”ya akın ettiler. İmam -ks- bu konuşmasında yüksek sesle şöyle buyuruyordu: “Ben devlet kuracağım! Ben bu milletin desteğiyle devlet kuracağım!” Şahpur Bahtiyar önceleri bu sözleri önemsemediyse de birkaç gün sonra, yani h.ş 16 Behmen 1357 (5 Şubat 1979)’de İmam -ks-devrimin geçici devlet başkanını atayınca işin ciddiyetini anladı.

H.ş 19 Behmen 1357 (8 Şubat 1979)’da Hava Harp Okulu personeli İmam Humeyni -ks-’in ikamet ettiği Tahran Alevi okuluna gelerek ona biat ettiler. Şah ordusu yılın eşiğine gelmiştir. Bu olaydan önce İmam -ks-’ın fetvası üzerine ordudan birçok imanlı asker ve rütbeli kişiler, kışla ve birliklerinden firar ederek halkın safına geçmişlerdi.

20 Behmen (9 Şubat) günü pilotlar Tahranın önemli hava merkezlerinde kıyam ettiler. Şah’ın eğitilmiş özel birlikleri bu kıyamı bastırmak için devreye girdiyse de halk onların yardımına koştu ve 21 Behmen (10 Şubat) günü karakollar ve devlet kurumları ardı arkasına halkın eline geçti. Şahın bütün güç merkezleri tek tek yıkıldı ve 22 Behmen (11 Şubat) sabahı İran’da İslam devriminin zafer güneşi doğuyor, 2500 yıllık zalim şahların saltanatı çöküyordu.

H.ş 1358 yılında halk İran tarihinin ilk özgür seçimi için sandık başına giderek sistemin İslam Cumhuriyeti olmasına oy verdi. Daha sonra, İslam anayasasının onayı ve İslami Şura Meclisinin seçimi için üst üste seçimler yapıldı.

İmam Humeyni -ks-İslam devletinin temellerini sağlamlaştırmak, hedeflerini, İslamî hükümetin öncelik vereceği işleri açıklamak ve halkı sahnede tutmak için Kum şehrinde her gün kendisini seven binlerce insanla görüşüyor, konuşmalar yapıyor, yol gösteriyordu.

İnkılaptan sonra h.ş 10 İsfend 1357 (28 Şubat 1979)’de Tahrandan Kuma geldi. Kalp hastalığı başlayıncaya kadar da orada kaldı. İmam Humeyni -ks- kalbinde rahatsızlık başlayınca Tahranda kalp hastanesine yatırıldı. Orada 39 gün tedavi gördükten sonra geçici olarak Tahranın Derbend bölgesinde bir eve yerleşti. Daha sonra h.ş 27 Ordibeheşt 1359 (16 Mayıs 1980)’da kendi isteğiyle Tahranın Cemeran bölgesinde küçük ve sade bir eve taşındı ve vefat edinceye kadar da orada kaldı.

Tahmili Savaş Ve 8 Yıllık Savunma

Amerikanın İslam Cumhuriyetinin aleyhine uyguladığı ekonomik ve siyasî ambargolar bir işe yaramdı. Casusluk yuvası olan Amerikan konsolosluğunun ele geçirilmesinden sonra Tebes çölündeki askerî operasyon ve Kürdistan bölgesini parçalama konusundaki başarısızlıklarının üzerine 1359 (1980) yılında İran’ı savaşla dize getirmeye karar verdi.

Irak ordusu, Amerikanın planıyla 31 Şehriver 1359 (21 Eylül 1980)’da İran’a saldırdı. Aynı gün öğleden sonra saat 2’de savaş uçakları Tahran ve diğer şehirlerin havaalanlarını bombardıman ettiler. Saddamın ordusu, İran topraklarında kısa sürede kilometrelerce ilerlemiş, beş büyük eyaleti işgal etmişti. Kahraman İran milleti, İmam Humeyni -ks-’in kumandasında tüm varlığıyla düşmanın karşısına dikildi. Sâmin-ul Eimme (a.s), Tarik-ul Kuds, Feth-ul Mubin, Beyt-ul Mukaddes gibi başarılı operasyonlarla düşmanı İslamî İran’ın topraklarından dışarı attılar. Bu uğurda on binlerce şehid verdiler. Gösterdikleri fedakarlıklarla Müslüman İran milletinin tarihine iftiharla geçtiler. Savaşı başlatanlar ise hedeflerinin hiç birine ulaşamadılar.

Marksizmin Yıkılış Haberi

İmam Humeyni -ks-kendine has basiretiyle h.ş 11 Dey 1367 (31 Aralık 1988)’de Gorbaçov’a yazdığı mektupta Marksizmin yıkılacağını önceden şöyle haber vermişti:

“Bundan sonra Komunizm’i dünyanın siyasi müzelerinde aramak gerekir.”

Aynı mektupta, Sovyetler Birliğindeki olayları derin bir şekilde tahlil ediyor ve bunu “Komunizm’in kemiklerinin kırılma sesi” diye nitelendiriyordu. Yine komünistlerin dini yok etme siyasetlerinde başarısızlığa uğradıklarına işaret ederek, Gorbaçov’a, batılı emperyalistlere ümit bağlamak yerine Allah’a ve dine yönelmesini tavsiye ediyordu.

Peygamber (s.a.a)’i Ve Dini Değerlerini Savunma

İran-Irak savaşı bittikten sonra batının siyasi liderleri bir araya gelerek, İslam ve inkılâpçı Müslümanların aleyhine yeni bir ihanet girişiminde bulundular. Selman Rüşdü’nin “Şeytan Ayetleri” kitabını yayınlayıp, geniş bir şekilde dağıtımını sağlayan batılı devletler gerçekte İslam’ın aleyhine kültürel bir saldırı başlatmışlardı. İmam Humeyni -ks-h.ş 25 Behmen 1357 (13 Şubat 1989)’de Selman Rüşdü ve kitabının içeriğini bilip basan yayıncıları mürtet ilan ederek idam hükmünü verdi. Bu hüküm Müslümanlar arasında görülmemiş bir vahdet sağladı. İmam -ks-bu hükmüyle dünyayı bir kere daha titretti.

Eşsiz Şahsiyet

İmam Humeyni -ks- ’in çok düzenli ve programlı bir yaşamı vardı. Yaşamında plan ve programa oldukça önem verirdi. İbadeti, zikri, Kur’an okumayı belli zamanlarda yerine getirirdi.

Yürüyüşe çıkmak, yürürken Allah’ı zikretmek ve tefekkür etmek günlük programının bir parçasıydı. 90 yaşına gelmesine rağmen dünyanın en dinamik siyasi liderlerinden biriydi. İslam toplumunu ilerletmek ve sorunlarını halletmek yolunda, en sıkıntılı anlarda dahi hiçbir zaman iradesini kaybetmedi. Günlük gazeteleri yakından takip etmenin yanı sıra, radyo ve televizyon haberlerini izliyor, Farsça yayın yapan yabancı radyoları dinliyordu. Bu şekilde bizzat inkılap düşmanlarının düşüncelerini biliyor ve onlara karşı koymanın yollarını belirliyordu. Günlük faaliyetlerinin çokluğu ve devlet erkanlarıyla yaptığı toplantılar İslamî hareketin asıl sermayesi olan halk kitleleriyle görüşmesine engel olmuyordu. Daima çeşitli halk gruplarıyla görüşerek, onlara nasihatler ediyor, yol gösteriyordu.


İmam Humeyni -ks- h.ş 2 Hordad 1368 (22 Mayıs 1989)’da tedavi için Tahranın Cemaran hastanesine yatırıldı. Zor ve uzun ameliyatlar geçirmesine ve kollarında serumlar olmasına rağmen yine de gece namazı kılıyor, Kur’an okuyordu. İmam -ks- h.ş 13 Hordad 1386 (3 Haziran 1989) gece saat 22:23’te yüce ruhu ahirete göç etti. Bu hicret bütün kalpleri yaraladı.

İmam -ks- ’in cenaze törenine milyonlarca insanın katılması tarihin ender olaylarından birisiydi. Onun -ks-vefatı, yaşamı gibi yeniden bir diriliş ve hareket kaynağı oldu. Geride ebediyete kadar sürecek bir yol bırakmıştı.

İmam Humeyni -ks-’in emriyle birçok kurum ve teşkilat kuruldu. Bunların, devrim ve onun semerelerinin korunması, ülkenin onarılması, fakir-fukaranın elinden tutulması vb. gibi işlerde önemli ölçüde payları vardı. Onlardan bazıları şunlardı:

1- Devrim Muhafızları –İran İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu-

2- Yapım-Onarım Cihadı

3- Şehitler Kurumu

4- 15 Hordad Kurumu

5- Mustazaflar ve Gaziler Kurumu

6- Okuma-Yazma Seferberliği

7- Özel Ruhaniyet Mahkemesi

8- Nizamın Maslahatını Teşhis Kurumu

Eserleri

İmam Humeyni -ks- ahlâkî, irfanî, fıkhî, usulî, felsefî, siyasî ve içtimaî konularda birçok değerli kitaplar yazmıştır. Onların bazıları şimdiye dek yayınlanmıştır. İmam -ks-’ın bir kısım değerli eserleri de kirada oturduğu yıllarda evden eve taşınırken Şah’ın adamları evine saldırdıklarında kaybolmuştur.

İmam Humeyni -ks-in eserleri yazılış tarihine göre şöyledir:

1- Seher Duası’nın Şerhi

2- R’es-ul Calut Hadisinin Şerhi

3- R’es-ul Calut Hadisinin Şerhine Haşiye

4- Fevaid-ul Rezeviye’nin Şerhine Haşiye

5- Akıl ve Cehaletin Orduları Hadisinin Şerhi

6- Misbah-ul Hidayet ilel Hilafeti vel-Velayet

7- Fusus-ul Hilem’in Şerhine Haşiye

8- Misbah-ul Uns’a Haşiye

9- Kırk Hadis Şerhi

10- Sırr-us Salat (Namazın Sırrı)

11- Namazın Adabı

12- Likaullah Risalesi

13- Esfar’a Haşiye

14- Keşf-ul Esrar

15- Envar-ul Hidaye fi Talikat-il Kifaye (2.cilt)

16- Bedayi-ul Durer fi Kaidet-i Nefy-iz Zarar

17- İstishab Risalesi

18- Teadul ve Teracih Risalesi

19- İçtihat ve Taklit Risalesi

20- Menahi-ul Vusul ile İlm-il Usul (2. cilt)

21- Talep ve İrade Risalesi

22- Takiyye Risalesi

23- Malikiyet Kaidesi Risalesi

24- Kamerli Gecelerde Fecrin Tayini Risalesi

25- Taharet Kitabı (4 cilt)

26- Urvet-ul Vuskaya Talika

27- Mekasib-ul Muharreme

28- Vasilet-un Nuhat’a Talikat

29- Necat-ul İbad Risalesi

30- İrs Risalesine Haşiye

31- Usul Dersine Takritar (Ayetullah Uzma Burucerdi)

32- Tevzih-ul Mesail

33- Hac Menasiki

34- Tahrir-ul Vesile (2 cilt)

35- Alım ve Satım Kitabı (5 cilt)

36- İmam Humeyni (r.a)’in Derslerinin Takriratı.

37- Namazda Halel Kitabı

38- İslam Devleti (Velayet-i Fakih)

39- Cihad-ı Ekber veya Nefsle Mücadele

40- Fatiha (Hamd) Suresinin Tefsiri

41- İstiftaat (2 cilt)

42- Şiir Divanı

43- İrfani Mektuplar

44- İmam -ks- ’in Sahifesi

45- İlahî-Siyasî Vasiyetname 
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-06-2013 12:40 - 1491 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
07-05-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım