Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Suriye Ordusu ve Hizbullah’tan Teröre Karşı İttifak
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad, El-Ahd haber sitesine verdiği mülakatta Lübnan halkının kahir çoğunluğu ülkelerinin Suriye ile terörle savaşta birlikte hareket etmesine destek verdiğini belirterek, Suriye yönetimi karşıtı bazı Lübnanlı politikacıların kişisel çıkarlarını Lübnan milletinin çıkarlarına tercih etmelerini eleştirdi.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
25-08-2017 13:29 - 459 Okunma
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Mikdad, El Nusra cephesi adlı terör örgütü ile son savaş hakkında bazı bölgesel ve küresel tarafların yeşil ışık yakması ile ilgili soruya verdiği cevapta şöyle dedi:
 
Terörle savaş, yeşil veya sarı veya kırmızı ışık gerektirmiyor, çünkü bugün bütün dünya böyle bir savaşı meşru ve yasal biliyor. Bugün bölge terör tehdidi ile karşı karşıyadır ve bizce dünya kamuoyu teröre karşı her türlü eyleme destek veriyor. Gerçi bazı ülkeler El Nusra cephesinin adı BM güvenlik konseyinin terör örgütleri listesine alınmış olmasına karşın bu örgütü terör örgütü saymıyor. Biz bu ülkelere yöntemlerini değiştirmeyi ve çürük düşüncelerini ve mantıksız gerekçelerini bir kenara bırakmalarını tavsiye ediyoruz, çünkü bu tür tavırlar terörün yararınadır ve ahlak ilkelerine aykırı ve kabul edilemez sayılır.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle devam etti: Lübnan ordusunun tekfirci IŞİD terör örgütü ile savaşına itiraz edenler, aslında Suriye ve Lübnan’da terörle savaşı eleştirenlerdir. Bunlar düşünme gücünü kaybeden insanlardır ve dostu düşmandan ayırt edemiyorlar. Bu duruma son verilmelidir, çünkü dünya değişiyor ve terörle mücadele için küresel konsensüs sağlanmıştır. Bu yüzden eğer bu zümre Lübnan halkının maslahatını gözardı etmeye kalkışsa bile halk sonuçta onları dışlayacaktır. Biz IŞİD ve El Nusra cephesi ile savaşarak Lübnan milleti ve Lübnan ordusuna destek veriyoruz. Kim bu savaşa inanmıyorsa, teröristlerin yanındadır demektir ve Lübnan halkının yarına olmayan planları izlemektedir.
 
Direniş savaşçılarının Arsal yüksekliklerinde kurtarılan bölgelerde Lübnan bayrağını dikmeleri ve şehitlerin posterlerini asmalarına işaret eden Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle devem etti:
 
Lübnan direnişi nasıl Lübnan ordusunun şehitlerinin posterlerini taşıdıklarını görünce başımı büyük bir onurla kaldırdım. Bu şehitler belli bir gruba veya etnik kesime ait değildir ve Lübnan’ın her yerine ait şehitlerdir. Ben Lübnan direnişinin fedakarlıkları ve Lübnan halkı ve Lübnan ordusunun hizmetleri ile onur duyuyorum. Direnişin yaptığı iş Lübnan’ın tümünün lehinedir ve özel bir gruba özel veya ait değildir.  Terör Lübnan’a saldırdığında hiç kimseyi ayırt etmez ve zaten bu yüzden biz de Lübnan direnişinin yaptığı işin iyi yankılandığını düşünüyoruz. Bunu sadece Suriye devletinin bir yetkilisi olarak değil, sıradan bir Arap vatandaş olarak söylüyorum. Söylediğim söz, Fas’ta ve Mısır’da ve Cezayir ve Sudan’da tüm Arap vatandaşların tek tek söylediği sözdür. Biz Suriye’de sadece direnişi desteklemiyoruz. Biz aynı zamanda direnişin bir parçasıyız ve direniş de Arap dünyasının bir parçasıdır. Tüm Arap ülkeleri böyle bir güce sahip olmayı  ve gerektiği zaman teröre karşı bu gücü kullanmayı arzu ediyor.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad Lübnan halkının direnişin Arsal bölgesinde operasyonuna desteğini Lübnan’ın iç arenasında gerçek değişim ve Lübnan halkının uyanışının işareti niteledi. Mikdad şöyle devam etti:  hükümette yer alan bazı siyasi partilerin liderleri ve bazı siyasiler bu savaşa inanmıyor ve bu da onların akli geri kalmışlığı ve Lübnan halkının çıkarlarını anlayamadıklarını gösteriyor. Oysa Lübnan halkı terörle mücadele edenleri  teröre silah ve mali destek verenleri ayırt edebiliyor.
 
Bazı grupların Suriye ve Lübnan yönetimleri arasında terörle mücadele yönünde koordinasyona karşı çıkmaları ile ilgili yaygaralarına işaret eden Mikdad, Suriye ordusu ile Lübnan direnişi arasında koordinasyonun aylık, haftalık veya günlük olarak değil, her an yaşandığını ve bu mesele de Suriye içinde ve dışında teröre karşı büyük zaferlere vesile olduğunu ifade etti.
 
Suriye ve Lübnan’ın savaş meydanları iç içe olduğunu ve bu meydanları  birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını belirten Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: teröristler sınırın bu tarafından karşı tarafa kaçıyor ve bu kez Lübnan’da takip edildiklerinde Suriye’ye kaçıyor. Bu durum Suriye devleti ile Lübnan devleti arasında koordinasyon gerektiriyor. Ancak bazıları Lübnan’da şeytanla işbirliği yapmayı ama Suriye ile koordineli hareket etmemeyi tercih ediyor. Gerçi bu da doğal bir durumdur, çünkü bu zümrenin bölgesel ve uluslararası ilişkileri ve bağımlılıkları gizli saklı bir konu değildir. Lübnanlı bir yetkili tam da koordinasyon durumu değiştirmekte kader belirleyici etkisi olduğu bir sırada Lübnan ve Suriye arasında koordinasyona karşı olduğunu söylediğinde, biz bu tür sözlere sadece gülüyoruz ve onları umursamıyoruz bile. Bu zümrenin Fars körfezindeki ülkeler ve yine Batılı ülkelerle olan ilişkileri Suriye ve Lübnan arasında koordinasyona engel oluyor ve Lübnan halkının zararı ile sonuçlanıyor, gerçi asıl onlar zarara uğrayacağı kesindir.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle devam ediyor: biz iki ülkenin en üst düzey yetkilileri arasında yapılan koordinasyonu ve karşılıklı mesajları faydalı görüyoruz. Ancak mevcut şartlarda daha fazla derinleştirerek sürdürülmesine ihtiyaç duyulan şey, terörle mücadelede operasyon bazında koordinasyondur. Lübnan halkının mutlak çoğunluğu Suriye ve Lübnan arasında böyle bir koordinasyonu istiyor.
 
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun tarafından General Abbas İbrahim’in Suriye ile koordinasyon sağlanması yönünde temsilci olarak atanıp atanmadığı ile ilgili soruya cevap veren Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle diyor:  bu konuda konuşarak bu meselenin muhaliflerinin eline bahane vermek istemiyorum. Mişel Aun Lübnan Cumhurbaşkanı olarak sorumluluklarının bilincinde olan biridir ve biz de bu konuda her türlü koordinasyonu olumlu karşılıyoruz.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad ayrıca Arabistan, Katar ve Türkiye’nin Suriye’ye dayatılan savaşta ifa ettikleri rollerini de ifşa etti.
 
El-Ahd sitesinin Suriye ordusunun Hizbullah hareketi gibi müttefiklerinin Suriye’nin güneyinden çekilmeye zorlanması yönünde bazı girişimlerin söz konusu olup olmadığı ile ilgili sorusuna cevap veren Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle konuştu: bu bağlamda girişimlerin kesinlikle sonuç vermediğini söyleyebilirim, Suriye ordusu ve direniş ve Suriye ordusuna destek veren tüm tarafların terörle mücadelede ve Suriye’nin istikrarını ve güvenliğini korumak gibi durumlarda hiç bir şartı veya önşartı kabul etmeyeceğini söyleyebilirim. Çünkü direniş ve Suriye’ye destek veren Rus ve İranlı dostlarımız gibi diğer tüm gruplar Suriye hakimiyetinin çerçevesinde ve Şam yönetiminin aldığı kararların doğrultusunda faaliyet yürütüyor.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle devam etti: biz daha önce de belirttiğimiz üzere çatışmaların azalmasını destekliyoruz ve kırmızı çizgilerimiz de Suriye topraklarında Suriye devletinin izni dışında hiç bir ecnebi gücün bulunmasını kabul etmemektir. Biz Amerika liderliğindeki Batılı ittifakı illegal olarak biliyoruz. Onlar Suriye’de Suriye halkına karşı bir çok cinayeti işliyor ki bu da bizim kırmızı çizgimizdir. Bizim ikinci çizgimiz, İsrail’in rol ifa etmesiyle ilgilidir.  Ancak buna karşın ülkenin ister güneyi ister kuzeyi ister ortası olsun her yerinden milli barış için her türlü fırsatı ve güvenlik ve istikrarın sağlanmasını olumlu karşılıyoruz.
 
Suriye’nin güneyindeki anlaşmanın temel şartları ülkenin diğer ölgeleri için de uygulanacağını kaydeden Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle devam etti: Suriye topraklarında ecnebi güçlerin bulunmaması, fırsatların ülkeye güvenlik ve istikrarın geri dönmesi yönünde değerlendirilmesi, Suriye halkının kanının akıtılmasının önlenmesi, Suriye’nin her yerinde milli barışın sağlanması, bizim şartlarımızdan bazılarıdır. Suriye ordusu doğudaki bölgelerde son ilerlemelerinin ardından   şimdi de Sahane kentini teröristlerin işgalinden kurtardı. Bu kent teröristlerin Deyrizzur’a uzanan yolda temel savunma hattıdır ve Suriye ordusu ve müttefiklerinin bu ölgede zafer kazanması büyük bir zafer olacaktır ve teröristlere karşı yeni zaferleri beraberinde getireceği kesindir.
 
Suriye’de akan kandan İsrail en çok nemalanan taraf olduğunu vurgulayan Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad bu konuda da şu değerlendirmede bulunuyor:
 
İsrail ve bölgede Suud rejimi ve Katar gibi işbirlikçi rejimlerin ittifakı ve eşgüdümlü hareket etmeleri Suriye’nin altyapılarının yıkımına yol açtı. Bu zümrenin teröristlere mali yardımları ahlaki olmayan bir iştir ve bu kuşak veya gelecek kuşaklar buna sebebiyet verenlerden hesap soracağı kesindir.
 
Mikdad ayrıca Fars körfezindeki bazı Arap emirlikleri İsrail’e mali yardımda bulunduklarına işaretle sözlerini şöyle sürdürüyor: Amerika, Fransa ve Britanya’nın Netanyahu’ya destek vermeleri şaşılacak bir durum değildir, ama asıl şaşılacak şey, Arabistan’ın Netanyahu’ya Filistinli vatandaşlara karşı mali destek vermesi ve ardından da Arap ümmetinin çıkarlarını desteklediğini iddia etmesidir. Bu yalanlar ve iki yüzlülükler perde ardında kalmaz, çünkü Arap milletleri bu rejimlerin gerçek yüzünü tanımıştır.
 
Suriyeli yetkili Mikdad Arabistan’ın korsan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyuhu’ya Mescid-i Aksa girişlerine yerleştirdiği elektronik kapıları toplama yönünde baskı uyguladığı ile ilgili iddiaların sorulması üzerine şöyle dedi: siyasi açıdan bu tür baskıların uygulanmış olması muhtemeldir, zira Filistin milletinin başlattığı intifadanın devam etmesi bu rejimlerin zararınadır ve onlar bu intifadanın önüne geçmek istiyor. Yani esas amaç, Filistin milletinin başlattığı kıyamın ateşini söndürmektir ve kamuoyu er geç Suud rejiminin sahtekarlığı ve Tel aviv ile işbirliği yaptığını görecektir.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad Türkiye hakkında da şöyle konuştu: Türkiye yönetimi 400 bin teröriste silahları ve paraları ve teçhizatları ile bu ülkenin sınırını geçerek Suriye topraklarına ve Suriye’yi yıkmalarına izin verdi. Bu paraları ve silahları ise Fars körfezi kıyılarında yer alan Arap emirler bu teröristlere vermişti.  Öte yandan teröristler Suriye’nin petrol ve doğalgaz kaynaklarına ve tarım arazilerine ve fosfat madenlerine musallat olup Suriye’nin bu servetlerini Türkiye’ye ve başka ülkelere kaçak etmeye başladı. Biz bu ülkelerden Suriye milleti hakkında işledikleri cinayetleri yüzünden hesap soracağız.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad Amerika Başkanı Donald Trump’ın Suriye’de silahlı örgütlere desteğini durdurması ve Suriye’nin güneyinde gerginlikleri hafifletme anlaşmasına ve Suriye’nin kırmızı çizgilerine bağlı kalması konusunda da şu değerlendirmede bulundu:
 
Amerika’nın yeni yönetiminde yer alan yetkililerin açıklamaları beyaz sarayın bölgeye yönelik politikalarını bir bir ifşa ediyor. Biz bundan çok önce Amerika yönetimi Suriye’de silahlı örgütleri destekleyerek yıkıcı ve kabul edilemez bir yol izlediğini ve bu örgütlere verdiği milyonlarca dolar parayı heba ettiğini söyledik. Peki Amerika bu desteklerle neyi kazandı, neyi kaybetti? Bugün Amerika yönetimi bizim bir kaç yıl önce söylediğimiz sonuçlara ulaşması doğaldı. Biz terör örgütlerine destek vermek, teröre destek vermek olduğunu ve BM güvenlik konseyinin kararnameleri ve hatta Amerika’nın kendisinin ilan ettiği siyasetleri ile çeliştiğini söyledik.
 
Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdad şöyle devam etti: Bu gelişme Amerika’nın uşakları için de Amerika’ya güvenilemeyeceği yönünde bir ders oldu ve bundan hiç kuşkumuz yoktu ki Amerika sonunda Suriye’de terör başarılı olduğu takdirde bu ülke de nasipsiz kalmayacağını anlayacaktı. Acaba Amerika’nın üç dört teröristi eğitmek için beş milyon dolar harcaması akılcı mıydı? Sonuçta bazıları ılımlı muhalif tabir ettiği bunlar da Amerika’nın eğitim kamplarında ayrılarak IŞİD’e katıldı. Amerika şu El Nusra cephesi, Amerika’da 11 Eylül 2001’de binlerce insanı katleden El-Kaide olduğunu nasıl unutabilir? Bu iş hem Amerika halkı ve hem diğer Batılı ülkelerin insanlarına reva görülmemeliydi ve sonuçta Amerika halkının zararına oldu.
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
25-08-2017 13:29 - 459 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
27-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım